Yegâne hakikatin değişme olduğu fikrinden kalkarak hareket edenler günümüzün iri kıyım Türklerinin yaptığı gibi paçasını dünya sisteminin döndürdüğü çarklara kaptırıyor ve hayatını birkaç milyar doların sınırları içine fütûrsuzca tıkıştırabiliyor. Bir sonraki aşamada kendimizi iri kıyım Türklerin gâvur parasıyla kaça gittiklerinin ve ufak tefek Türkleri kaça pazarladıklarının keşfine hasretmek mecburiyeti altında hissediyoruz.
- Henüz kategori yok.
-
Erbaaspor - İnegölspor Maçı: Tarih, Saat ve Canlı Yayı…08.11.2025
-
Süper Lig: Trabzonspor - Alanyaspor Maçı Öncesi Son Du…08.11.2025
-
Yasemin Ergene'nin Boşanma Sonrası Yeni Yaşamı: Sosyal…08.11.2025
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Türkiye'de sistem her devirde kapitalizm. Bundan şikayetçi bir halk da yok, bunu değiştirmeye gücü yetecek parti de yok. Bunu eleştirecek bir entelektüel de yok, işe buradan başlamak gerektiğini düşünen bile yok. Herkes paraya fit oldu.
Türkiye yahut Türkmeniya ismini dünyanın en zeki, en bilgili insanları vermiştir. İtalyanlar, Cenovalılar ve Venedikliler tarafından verilmiştir. Çünkü bu adamlar coğrafya bilirler. Etrafı kollarlar. Bir kavramın saçmalığını anlamak için yapacağınız ilk şey onu ilk evvela tercüme etmektir. 'Türkiyeli' gibi bir kavram başka dillere çevrilir mi? Çevrilir dediğin zaman ne kadar gülünç olur ona bakacaksın. İkincisi dünyada 'Türkiyeli' olmayıp da Türk olan vardır. Türkiye bunun coğrafyasıdır. Ben bunları fantezi, fikir jimnastiği olarak görüyorum. 'Türkiyeli' bidon bir kavramdır. Çeviremezsiniz, bundan bir üst kimlik de yaratamazsınız. Sağa sola bakarak bu tür kavramlar kullanamazsınız.
Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türklerin ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya", "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.
Türkiye'de yaşayıp 'ben Türk değil, Kürt'üm' diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük'ten çıkacağım? Öyle bir şey olabilir mi? Ne kadar anlamsız bir çıkış bu ve bunu çıkartan da maalesef birkaç tane orijinal olmak isteyen münevverler. Coğrafya bilmiyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar ve aslında kimliğini saklamak isteyen belki de rahatsız olan adamlar bunlar. Önce kendi kimliğine kendisi sahip çıksın o zaman zaten mesele kalmaz.
Türk toprağının üstün niteliklerle donatılması görevi savsaklanmış, vatan toprakları bakımsız bırakılmış, Türkler Türkleri ihmal etmiştir. Türk olmayanlar tarafından telkin edilen sözde milliyetçilik bu noktaları gözden uzak tutuyor. Savsaklama hangi alanda ve ne zaman başlamış? Vatan topraklarının bakımsızlığından kimler yararlanmış? Kimlerin ihmaliyle felâkete giden yol genişletilmiştir? Bunları konuşalım. Türkiye düşmanlarının elimize tutuşturduğu siyaset reçetesini yırtıp atalım.
Kimseye ağzının payının verilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca, en azından son kırk yıldır "yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor" düşüncesi zihnimizi meşgul etti. Bir gün ev sahibinin hırsızı ağzının payını vereceğini ümid ediyorduk. Sosyal değişimin hakkaniyet konusunda bir duyarlık geliştireceği bize mantıklı görünüyordu. Diliyor ve özlüyorduk ki Türk toplumunun meşruiyet alanı inkâr edilemeyecek derecede açıklıkla benimsenebilecek. Fakat böyle olmadı. Son birkaç yılda Türkiye'yi evi sayanların kimler olduğu ve bu evin ahalisinin kimlerden teşekkül ettiği soruları eskisinden daha muğlak hale geldi. Kimse kimseye ağzının payını veremedi.
Ben, ülkücülük tuzağına düşmüş acizlerin bile Türk kelimesinden kurtulmak istedikleri bir dönemde sarahaten "Kalın Türk" deyiverdim. O tarihte bu söz, Türkiye'nin modernlik macerası boyunca ekmeğini solcu ve sağcı hayal perdesinden yiyen eyyamcı taifesi ağzından sadır olamayacak bir ifade idi.
Allah hayrınızı kabul etsin. Ne mutlu size. Sizde sanmayın milletvekilliği öyle çok paralı maralı iş değildir. Milletvekili olduğunuzda sanırsınız ki, çok parası marası olur. Milletvekilleri ay sonunu zor getirir, onu da söyleyeyim.
Türkiye; Edirne’nin batısında, Ağrı’nın doğusunda esamesi okunmayan adamların en milli benim diye palavra sıktığı bir ülke oldu.. Bunu değiştirmek zorundayız.
Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişşe bile bir mana ifade etmez.
Türkiye'de insanlar, “iş yerine laf üretirken“ , dışarıda hızlı bir değişim var. Dünya konjonktürü hızla değişiyor. Dünya hızla değişiyor. Biz geç kaldık.. Biz işin danasıyla uğraşırken işin anasına bakmaya vakit bulamadık. Artık kabuğu yırtmak gerek.
Herkes Otorite’yle iş yapıyor, bundan kaçamıyoruz; sorun da burada işte. Değiştireceğimiz şey bu.
Sanayi Çağının simgesi "makineleşme"ydi. Yaklaşan yeni dönemin simgesi ise "gezegen" olacak. Yani yaşayan, kendi kendini yaratan ve yenileyen bir sistem. Yöneticilik anlayışı da bu doğrultuda değişecek.
Değiştirilmesi gereken patronun değil de ENDÜSTRİYEL SİSTEM olduğunu göremiyor musunuz?
Hiç muhalefet yok mu? Bir tane var. Büyük, etkili, ciddi: Antidemokratik, alaycı gülüşlü, adalet fikri için bilinçli adil olmayan sınıf kavgası. Bürokrasiyi temizlemek için sadece bir şey var. Bir kelime ki, egemen sınıfın tüylerini ürperteceği için, burada yazmak istemiyorum. Bu kelimenin anlamı: Kökten değişim. Çekidüzen vermek. Genel temizlik. Havalandırma.
Türkiye bütün diplomatlar için son derece ilginç bir ülke ama benim için çok daha özellikli... Bir geçiş döneminde. Liberal ve modern anlamda geçiş sürecinde olan ülkeler beni daha çok çekiyor. Avrupa Birliği’ndeki kariyerim bana şunu gösterdi; AB entegrasyonu, aday ülkeler açısından değişimin motoru işlevi görüyor. Daha önce Doğu Avrupa ülkelerinde de bunu gözlemlemiştim. Türkiye’de değişimin sancıları yaşanıyor. AB süreci de nefretle coşku arasında gidip geliyor.