Yahudi soykırımı bir ayrıntıdan ibaret.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ben, Struma cinayetini 'ni birebir yaşadım. 1941 yılında 15 Aralık'ta Struma gemisi Sarayburnu açıklarına demir attı. Rıhtıma yanaşmasına izin verilmedi. Gece gündüz polis nezaretinde, 769 insan 72 gün boyunca hapsedildi ve sonra katledildi.
Adolf Hitler 6 milyon Yahudi'yi gaz odalarında yakmışsa, kesinlikle onların sorun çıkaran bir millet olduğunu bildiği için yapmıştır.
Yapmadığımız soykırımla suçlanıyoruz. Oysa biz nerelerde soykırıma uğradık. Doğu'daki sorun ekonomik sorun. Sorun da, terörü getirir.
Uluslararası alanda ise Türkiye'nin AB'ye girmesine kesinlikle karşıyım. Bu ülke Asya kıtasında bulunuyor ve 20'nci yüzyılın en büyük soykırımını yapmış. Bu yüzden bizim inşa ettiğimiz insan haklarına dayanan Avrupa'da yeri yok.
Kızılderililer'in aksine, bu kara derili adamlar, Amerika'da hiçbir zaman özgür olmadılar. Tek amaçları; yaşamlarını sürdürmek oldu ve emeklerine de gereksinim duyan beyaz adamlar, bunları öldürmektense, çalıştırmayı tercih ettiler. Ve böylece soykırıma uğramadılar. Özellikle 'güneyde' yaşadıkları, yaşam değildi ama varlıklarını sürdürdüler.
Ancak ölüme kendi üyeleri kadar kayıtsız kalan bir insanlık, kendisi de ölmüş olan bir insanlık, ünümü sayısız insana idari yöntemlerle uygulayabilir.
Soykırım gibi, insanlar hayvanların başına ne geldiğini öğrenmek istemiyorlar, reddetme hali içerisindeler; yakılmış insanların dumanları arasında işini görmeyen devam eden “İyi Almanlar”ın bir benzerini ahlaki iyilik ve merhamet numarası yapan; ama yiyecek seçimleri hayvanlara yönelik soykırımı devam ettirmeye yarayan önyargılı ikiyüzlülerden başka bir şey olmayan “İyi İnsanlar”da görebiliriz.
Gezegenin her bir yanında gözler önüne serilen devasa bir soykırım var, ve şu anda en çok ihtiyacımız olan şey devasa bir toplumsal direniş, ve ne şekilde olursa olsun dünyaya ve hayvanlara karşı yürütülen bu total savaşı durdurmak. Öfkeye, direnişe, korkusuzluğa, fedakârlığa, bedenlerimizi öne sürmeye, gerekirse özgürlüğümüzü ve hatta hayatlarımızı riske atmaya ihtiyacımız var. Akademisyenler nihayetinde politik eyleme ve devrimci değişimlere sürekli engel olan, kendi çıkarlarına düşkün kariyeristler, hayvan soykırımından para kazanan çıkarcılar, bürokratik görevliler, devletin hizmetçileri ve teorik fetişistler topu topu.
Nazi toplama kamplarında kullanılan endüstriyel öldürme biçimlerinin ABD mezbahalarında 19. yüzyılın sonlarında kullanılan tekniklerden model alındığını söylemek gerek. Yahudi soykırımı kurbanları hayvanların mezbahaya götürüldüğü aynı tren raylarında taşındılar, insanlar tavuk çiftliklerindeki tavuklar gibi bir araya tıkıştırıldılar, ve Auschwitz gibi öldürme alanlarının kendi mezbahaları vardı. Hayvanların topyekûn nesneleştirilmesi ve masum canların mekanize bir biçimde öldürülmeleri insanlar için kitlesel öldürmelere yönelik bürokratik yönetimlerin ve teknolojilerin kolayca kendilerine de uygulanabileceği konusunda yapılmış bir uyarı anlamına gelmeliydi. Bu yüzden Theodor Adorno dokunaklı bir biçimde şu sözleri söylemişti: “Auschwitz bir insan bir mezbahaya bakıp da 'ama onlar hayvan' diye düşündüğü zaman başlar”.
Klasik bir şekilde söylemek gerekirse, birisi “kalkınma” kelimesini söylediği an, silahıma uzanıyorum. En kötüsü ise “kalkınma”; hırs, sömürü, soykırım ve insanların, hayvanların, biyolojik çeşitliliğin şirket-militarizm makinesının devasa tekerlekleri arasında ezilmesinde bir suç aleti olarak işlev görüyor. “Kalkınma” kelimesi olsa olsa, milyonlarca insanın hayatta kalmak için debelendiği bu gerileme çağında zalim bir şaka olabilir.
Güzel kadınlar oldukça tecavüz olayları da yaşanacaktır. Kim ilk talepte yapmak ister ki? Kadın buna izin verir mi ki? Hayır. Kimse ilk seferde istemez. Sinemalarda yaşananlar da tecavüze girmiyor mu? Açıkçası çok güzel kadınlar var.
Evrim bir gerçektir. Makul şüphenin ötesinde, ciddi şüphenin ötesinde, aklı başında, bilgili, zeki şüphenin ötesinde, her türlü şüphenin ötesinde evrim bir gerçektir. Evrimin kanıtları, en az Soykırımın kanıtları kadar kuvvetlidir, hem de Soykırımın görgü tanıkları olduğunu dikkate alsak bile.
Güven içinde yaşarsınız Ilık evlerinizde, Bulursunuz, akşam döndüğünüzde, Sıcak aş ve dost yüzler: Düşünün bu da bir insan mıdır Çamurlarda çalışır Barış nedir bilmez Savaşır bir dilim ekmek için Kal de kalır öl de ölür. Düşünün bu da bir kadın mıdır, Ne saçı var ne adı Hiçbir şey anımsayacak gücü yok, Gözleri bomboş ve kucağı buz kesmiş Bir kış kurbağası gibi. İyice kafa yorun bu konuda: Size söylüyorum bu sözleri. Çıkarmayın onları kalbinizden Yuvanızda, sokakta, Yatarken kalkarken; Yineleyin onları çocuklarınıza, Yoksa yıkılsın eviniz başınıza, Hastalıklar sakat bıraksın, Dilerim çocuklarınız bakmaz bir daha yüzünüze.
Hayatta kalmanız bizim için bir kazanç olmadığı gibi, ölmeniz de bizim için bir kayıp değildir.
Almanların birçok ulusa vahşet uyguladığına ilişkin tarihi bir gerçeğe değinirken Yahudilere uygulanan soykırımı yanlış ifadelerle önemsizleştirmiş olmaktan pişmanlık duyuyor, özür diliyorum.