Wayne Rooney’nin beni neden ağır şekilde eleştirdiğini bilmiyorum. O emekli oldu, ben ise hala en üst seviyede oynuyorum. Muhtemelen bu yüzdendir. Bir doğruyu ise dile getirmeyeceğim, o doğru ise; ondan daha iyi göründüğüm.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Rooney’nin beni neden ağır şekilde eleştirdiğini bilmiyorum. O emekli oldu, ben ise hala en üst seviyede oynuyorum. Muhtemelen bu yüzdendir. Bir doğruyu ise dile getirmeyeceğim, o doğru ise; ondan daha iyi göründüğüm. — Cristiano Ronaldo
Hiçbir zaman tek bir film ile olağanüstü bir başarı kazanmadım. Benim şöhretim yavaş yavaş oluştu. Şimdi bana, başarılı bir yönetmen olduğumu ve birçok kişinin benim hakkımda iyi şeyler söylediğini söyleyebilirsiniz. Ama aslına bakarsanız hiçbir filmim tamamen pozitif eleştiriler almadı ve gişede çok büyük hasılatlar elde etmedi.
İnsanlar devlet kademelerinde nasıl yükselir diye sorulursa, ya hak ederek, ya sürünerek ya da yaltaklanarak yükselirler. Bu gibi pek çok yöntem vardır. Ben hak ederek geldiğime inanıyorum.
Aman ne sağlıklı yaşamı! Seks tabii ki. Geçen gün Usain Bolt’un bir söyleşisini okudum, o bile kız tavlamak için spor yapıyormuş. Türkiye’de öyle ya da böyle tanınıyorsun, paranla, dilinle, şöhretinle durumu kurtarıyorsun. Amerika’da ise ‘hiç kimse’sin ve rekabet ağır. E bir de gözüm yükseklerde. Benim beğendiğim tipler, dergilerden fırlamış gibi duranlar, onlar da haklı olarak sadece kendileri gibi olanları beğeniyor. Buna yatırım yapıyorum ben de. Sonuçta New York’ta tek rekabet ölçüsü santim! Hemen ilk akla gelen ölçüden bahsetmiyorum. Kolun ne kadar kalın, baldırların nasıl, karnında kaç baklava var daha önemli!
Biz halk olarak, birbirimizle rekabetten başka, suçlu arayıp parmak göstermekten başka pek birşey yapamamışız.
İnanılmaz derecede ünlü bir insan olarak, -özellikle bu ülkede- belirli bir süreliğine sadece insanların onayı dahilinde istediğini yapabiliyorsun. İnsanlar senin üzerinden yaşıyor ve hem sen olmak hem de senin yaptıklarını yapmak istiyor. Ama bu hiçbir zaman böyle devam edemez, çünkü bazı şeylerin olması gerekiyor; Ortalıktan kaybolman, kendini tüketmen ya da kafandaki fikirlerin bitmesi lazım. Evlenip bir sürü çocuk yapman gerek ya da şişmanlaman filan lazım. İçki ya da uyuşturucu sorunun olmalı. Rehabilitasyona girip çıkman gerekir ki herkes sana acıyabilsin. Ya da en basiti kendini öldürmen lazım. Aslında bunların hiçbiri bana olmadığı için insanlar tüm bu “kariyeri bitti, şimdi kendisi de bitti, o başarısız” açıklamalarını yapıyorlar. Ama bunlar kulağa değerlendirmeden ziyade bir dilek gibi geliyor.
Pepe'nin sözlerinin analizi çok kolay. Pepe'nin bir problemi var, adı da Raphael Varane.
Dürüst bir insansınız, işinizi etrafınızdakileri memnun etmek ya da etmemek üzere yapmıyorsunuz; efendinize ve görevinize sıkı sıkıya bağlısınız. Siz, bitmiş bir adamsınız.
Başarılı olduğunuzda karşılaştığınız sorunlardan biri, bu kaçınılmaz olarak kıskançlık ve kıskançlığın takip etmesidir. Başarı ve başarı duygularını, başkalarını durdurmaya çalışmaktan alan insanlar var; onları hayatın kaybedenleri olarak kategorize ediyorum. Bana kalırsa, gerçek bir yetenekleri olsaydı, benimle savaşmazlardı, kendileri yapıcı bir şeyler yaparlardı.
Bende 5 tane bulunan Şampiyonlar Ligi'ni 1 kere olsun kazanabilmek için kariyerini 10 yıl uzatan bir kaybedeni ciddiye alamam
Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.
Tayyip Erdoğan, ülkede tartışma düzeyini, hızla Kasımpaşa Kahvehaneleri'ndeki münakaşa seviyesine indirmektedir.
Peki burada iyimser olmak için bir neden var mı; Tağmaç’tan Özkök’e otuz yıl var. Demek ki en az otuz yılda ördüler. Uzun bir yolda çalıştılar. Şimdi daha iyi görüyoruz hep Tayyip Erdoğan’ı yapmayı hedef aldılar. Her birimizi ve özellikle doğanları Tayyip Erdoğan imal etmeye yemin ettiler; artık Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin her birisi bir Tayyip Erdoğan’dır. “Cumhuriyet insanı” yerine ektikleri işte budur. Kovduklarının, hapsettiklerinin, sokak ortasında öldürdüklerinin, beslemeyip idam ettiklerinin yerine diktikleri işte budur. Demek ki, yaratmadılar ve imal ettiler. Seri imalat var, mamulleri, birbirinin aynı oldular.
Bakın Tayyip Bey hakkımda dava açtı, mahkemeye bir klasör verdim. Bu,bir yeni kitabımın içinde bir kitaptır. Ben 'türkiye bir diktatöryadır' diyorum. Ama tayyip bey diktatör değildir,o yüzden Şarlo'dan bahsediyorum. Tayyip Bey'in hiçbir işle ilgisi yok,pazarlamadan gayrı. Diktatör değildir,pazarlamacıdır. Ülke pazarlamacısıdır;memaliki satıyorlar.
Biraz tarih biliyorum, bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kimsedir. Sabri Ülker'in bisküvi kutularını saymayı bilebiliyor