Ve sömürgeciliğin her şeye rağmen yıkılmaya mahkûm olduğunu gösteren milletlerden biri de benim milletimdir.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Emperyalizmden nefret ediyorum. Sömürgeciliği tiksiniyorum. Ve onların hayattaki son acı mücadelesinin sonuçlarından korkuyorum.
Hiçbir zaman bir tek devlet, bir tek millet bütün dünyaya hâkim olamayacaktır; çünkü fertlerin de, milletlerin de en çok nefret ettiği şey esârettir.
Kolonilerinizin [sömürgelerinizin] korunması büyük bir çıkardır; ancak bu çıkar Anayasanıza göre görecelidir ve ulusun ve aynı zamanda kolonilerin yüksek çıkarı sizin özgürlüğünüzü korumanızdır ve bu özgürlüğün temellerini kendi ellerinizle baltalamamanızdır. Öyle değil mi? Onları özgürlüğünüzü kaybetmek pahasına elinizde tutuyorsanız, çürüyüp gitsin kolonileriniz. Evet, kolonilerinizi kaybetmekle, onlara mutluluğunuzu, onurunuzu, özgürlüğünüzü feda etmek arasında tercih söz konusuysa, tekrar ediyorum: çürüyüp gitsin kolonileriniz!
Vatanımıza, sınırlarımıza, milli irademize veya bağımsızlığımıza göz diken düşmanlar, onların uzantıları olan şebekeler ya da örgütler iyi bilmelidir ki 15 Temmuz diriliş ruhu milletimizin bedenini asla terk etmeyecektir.
Emperyalizm vücudunu tüm dünyaya, Doğu Asya'daki kafaya, Orta Doğu'daki kalbe, atardamarların Afrika ve Latin Amerika'ya uzanmasına yol açtı. Nereye vurursanız olun, ona zarar verirsiniz ve Dünya Devrimi'ne hizmet edersiniz.
Cezayir’deki sömürgeciliğin yıkılışında, çarşafın çok somut olarak algılanan bir tarihi, bir dinamizmi vardır. Bağımsızlık mücadelesinde çarşaf direniş mekanizmasıdır ve toplum içindeki kuvvetli değerini muhafaza eder.
Küba, İspanyol sömürgeciliğinden kurtulan son ülke ve iğrenç emperyalist vesayetten ilk kurtulan ülke olmuştur.
Hâlâ bu dakikada bile, bir milyondan ziyade masum Türk'ün, Küçük Asya ovalarında ve yaylalarında, evsiz ve ekmeksiz, serseri gibi dolaştıklarını da hatırlatmak isterim. Efendiler, çok ıstırap çektik, çok kan akıttık, bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz.
İki sözcük var: ‘emperyalizm’ ve ‘dincilik’. Aydın, bu ikisinin güdümüne girmemiş kişidir.
Söyleyin O Rus Çar'ına; başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı,kökünden kazınmadıkça; en genç muhariplerimle, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı, son dağına,son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda bütün evlad ve ailemi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar; sizinle yine dövüşeceğim. Son cevabım budur!...
İnsan sormadan edemiyor: İyi de, mademki, sömürgeci Batılıların bütün değerlerini, yaşama biçimlerini, iyice içini boşaltarak tepe tepe tükettiğimiz kültürlerini benimseyecek idiysek biz o İstiklal Savaşı’nı niçin ve kime karşı verdik peki?
Batı, sömürgeciliğe devam etmek istedi ancak biz, buna engel olduk. Bağımsız devletleri birbirine bağlayan bir yapı kurduk. Hristiyanlık, İslam ve diğer dinlerin değerlerine sahip çıktık.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki yer altı zenginliklerimiz çok uluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.
Geleneksel hayvanat bahçeleri, on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci emperyalizminin ürünüdür.
Emperyalizm demokrasi istemez. Emperyalizm ulus iradesi istemez. Emperyalizm bir milleti kontrol etmektense, bir adamı kontrol etmenin daha kolay olduğunu bilir.
Bugün yeryüzünde iki sömürgeci "blok" vardır. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist emperyalizm"; diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl emperyalizm". Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında, "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında,"sınıfsal savaş" sloganı ile "iç savaşlar" çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.
1920 yılında yalnızca dört Müslüman ülke -Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Afganistan- Müslüman olmayan bir ülkenin hakimiyeti karşısında bağımsız kaldı.