Ve silahlı kuvvetlerinin tümüne yakını Irak ve Afganistan'da meşgulken, Batı'nın hiç öngöremediği, ne yapacağını hiç bilemediği, çaresizlikle izlemek zorunda kaldığı tarihsel bir gelişme oldu: Arap halkları Amerika'nın onyıllardır beslediği ve güvendiği diktatörleri birer birer devirmeye başladı.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Türkiye’yi kaybetmek Ortadoğu’yu Avrupa’nın eşiğine getirecek ve aynı zamanda Rusya’nın nüfuzunu Ortadoğu’nun kalbine taşıyacaktır. Türkiye, Rusya ile ortaklığıyla birlikte ihtirasları ve nüfuzu büyümekte olan İran’ı dengeleyebilecek en iyi konumdaki ülkedir. Buradaki bağımlılık karşılıklıdır. ABD olmaksızın Türkiye, Tahran ve Moskova’nın insafına bırakılmış olacaktır.
Batı ülkeleri, yıllardır diğer ülkelere demokrasi getirmekten bahsediyor. Ancak tam tersi oldu. Sadece sömürgecilik ve kölecilik getirildi. Dünya düzeni demokratik değil. Özgürlükler yok. ABD, nükleer silahlarını Japonya'ya karşı iki defa kullandı. Sadece güç gösterisi yapmak için, Almanya'nın şehirlerini yerle bir etti. Tek amacı dünyayı tehdit etmek ve korkutmaktı. Ve tabii ki bizim ülkemizi. Vietnam'da kimyasal silahlar kullandılar ve her yeri vurdular. Kore'yi ve Japonya'yı işgal ettiler. Almanya'yı işgal altında tuttular. Ve şimdi kendilerini ortak ve müttefik olarak tanıtıp bu işgale devam ediyorlar.
Evet, Berlin Duvarı yıkıldı. Demokrasi ayaklanması uç verdi. Ama bunu sadece Irak savaşına bağlamak olmaz. Sekiz buçuk milyon Iraklının 30 Ocak'ta sandık başı yapması, oy vermesi ve bunun televizyon ekranlarından bütün Arap dünyasına yayılması elbette etkileyiciydi. Ama örneğin Lübnan'da bunun etkisinden söz etmek doğru değil. Çünkü bizim eskiden kalma kendi demokrasi geleneğimiz var.
Yüz yıl sonra şimdi bütün mazlum Asya ayağa kalkmaktadır. Batı merkezli dünya sisteminin arka arkaya sarsıntılar yaşadığı, bir krizden bir başka krize yuvarlandığı, bunlardan çıkmak için saldırganlaşıp başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı kana, şiddete, teröre boğdukça sonunu hızlandırdığı bir dönemin sonu yaklaşırken, insanlık için yeni bir tarih başlamış bulunmaktadır. Batı emperyalizmine karşı Asya’nın verdiği cevap her gün güçlenerek ilerlemektedir.
Bin Ladin'in bizzat kendisi bana Arap dünyasındaki Batı yanlısı rejimleri, Mübarek ve Yemen'deki bin Ali diktatörlüklerini yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslami halife yaratmak istiyordu. Ancak son birkaç ayda milyonlarca Arap Müslüman ayaklandı ve şehit olmaya ama İslam için değil, özgürlük ve demokrasi için can vermeye hazır olduklarını gösterdi. Bin Ladin bu diktatörleri deviremedi ama milyonlar başardı. Onlar halife de istemiyorlardı.
Benim bildiğim, devrimlerden öğrendiğim; ocak ayından bugüne baktığımda, hiçbir ülke birbirine benzemiyor.
Birleşik Devletler'in güçlü bir müttefiki olan İran, 1979 devrimiyle birlikte bölgede ve dünya çapında ABD'nin en inatçı mühaliflerinden biri haline geldi. Bugün, Afganistan ve Irak'taki savaşlar nedeniyle İran sınırlarında Amerikan askerlerinin konuşlandırılması, Birleşik Devletleri ve İran'ı her şeye rağmen bazı ortak çıkarları paylaşan, tetikte rakiper ve komşular konumuna getirdi. Tüm bunların nedeni, İran'ın nükleer programları ve terörizmle olan ilgisidir.
100 yıldır kendi ürettiğimiz sorunlarla değil, bizim için, topraklarımız, ülkelerimiz için kurgulanan sorunlarla mücadele ediyor, bu sorunlar nedeniyle ağır bedeller ödüyoruz. Bu coğrafyanın zenginliklerine göz dikenler, ne yazık ki bu coğrafyada istikrar, barış, dayanışma istemiyorlar. Bu coğrafyada ne kadar kan akarsa o kadar petrol elde edeceklerini, o kadar güç devşireceklerini egemen güçler çok iyi biliyor ve daha fazla kan akması için de ellerinden geleni yapıyorlar.
Ve tabii ben özellikle Diyarbakır'a çok farklı bakıyorum. Yani Diyarbakır, istiyorum ki şu anda yani Amerika'nın da hani düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir.
Diktatörler kendilerinden önceki diktatörlerin başına gelenlerden asla ders almazlar.
Büyük Ortadoğu Projesi bölgedeki totaliter, gerici, monarşik, baskıcı rejimlerin devrilmesini amaçlayan bir projedir. Amerikan Silahı ile de olsa...
Bakın lütfen! Ateş çemberi içerisinde olduğumuz bir coğrafyada iki önemli komşumuz ile tarihsel bir problem yaratılmıştır. Diyelim ki Suriye'nin muhalifleri kazandı. Onlar da bizi bir müddet sonra tanımazlar. Diğerleri zaten hiç unutmayacaklardır. ABD, Ortadoğu'yu şimdilik kendi düşünceleri ve çıkarları doğrultusunda şekillendirirken, askeri gücü kısıtlı olduğu ve ekonomik gücünü de harcamak istemediği için, uzun yıllardır sürdürdüğü bir planlama sonucu Ortadoğu ülkelerinde hedef seçtiklerini "demokrasi" sloganı ile kardeşi kardeşe kırdırarak, kendi halklarını kullanarak iktidarları düşürüyor. Araplar demokrasiyi benimser mi? Bence hayır. Bu ülkeler eskisinden beter olabilirler! Devamında Suriye, İran ve Türkiye var. Bu üçlüde bir müddet Türkiye'yi kullanacaklar. Ancak İran'dan önce mi sonra mı Türkiye'ye bakacaklar orası bilinmez! Şu anda Türkiye'nin damarlarını sülük gibi emiyorlar. Kafkaslar'a ve Asya'ya geçmeden önce mi ya da eşzamanlı mı Türkiye'ye gerçek yüzünü göstereceği bilinmez. Ancak göstereceği kesindir ABD'nin. Ermenistan'a nazaran Türkiye'yi seçecek hali yok ya!
İki yüzyıl önce ABD, tek bir kilisenin tekelini reddetmeyi amaçlayan bir hareketle dünyayı yönetti.
Arap Baharı döneminde, halklar diktatörleri alaşağı edip yerine kendi istedikleri yönetimleri getirene dek, ABD Türkiye'yi 'model ülke' olarak sundu. Ancak yönetime gelenler, ABDİsrail'în arzu ettiği parti ve gruplar olmayınca darbelerle yönetimler tekrar indirildi ya da Tunus'taki gibi pasifize edildi. Batı'nın beraber çalıştığı askerî faşizm düzenlerine 'demokrasiyi yerine oturtmak' denilirken, o ara Türkiye de birden 'otoriter ülke' kategorisine sokuluverdi. İran-ABD işbirliği bu konjonktürde geldi.
“Ermeni tasarısı”nı oylayıp, Türkiye’yi “soykırımcı” gibi göstermek isteyen “ABD Temsilciler Meclisi üyeleri”ne bağıra bağıra şunu söylemek gerekir: “Soykırımcı senin babandır!” Evet, “soykırımın kralı”nı, onların babaları yapmıştır! Amerika’da Kristof Kolomb yapmıştır, Cezayir’de de Gaulle yapmıştır, Irak ve Afganistan’da Bush oğlu Bush, Filistin’de ise Kasap Şaron yapmıştır! “Kıçları meydanda” olan bu “keçi”lerin, bugün kalkıp da “koyun”lara gülmesi, son derece komiktir... Öyle ya; sen önce kendi kıçına, kıçından sarkan “çakıldak”lara bak! Uzun lâfın kısası, önceki günkü oylama; bir anlamda “orospu”ların “namus dersi” vermesine benzemiştir ki; Türkiye’nin “orospu”lardan alacağı “namus dersi”ne ihtiyacı yoktur! Gerekirse, bir “One Minute” de onlara çekeriz!
İran, Saddam Hüseyin’in Irak’ı ortadan kalktıktan sonra İsrail’e karşı en ciddi tehdit. ABD, bu çerçevede İran’ı Orta Doğu dengeleri açısından bir hedef olarak görüyor.
Washington kendine şu soruyu soruyordu: "İran'ı kim kaybetti?" Kimi Başkan Carter'ı suçluyordu, kimi CIA'yi, kimi şahı, kimi de onun generallerini. Oysa bu spekalüsyonlar, güvertedeki iskemleler başka türlü dizilseydi acaba Titanic yine de batar mıydı, diye tartışmak kadar anlamsız.
Ortadoğu'da bütün tezgahlar ABD tarafından planlanır, İngiltere'ye gönderilir ve İngiliz istihbaratı yapar.
Modern diktatörlerin en küçükleri bile, Arap halifelerinin, Pers şahlarının ve Türk sultanlarının en büyüğünden daha güçlü bir denetime sahiptir.