Varlıklarını başka halkları katledip, onların doğal kaynaklarını sömürmek üzerine kurmuş olan ve bu geçmişle hâlâ yüzleşmemiş olan Batı Avrupa ülkeleri mi... Yoksa 75 milyon Kızılderili'nin ölüsü üzerine ülke kuran, imha süreci 'kahramanı' Kolombus için anma günleri düzenleyip heykeller diken, atom bombalarıyla üç günde 400.000 kişiyi katleden, Vietnam'dan Irak'a işgal ve imha düzenini devam ettiren ABD mi Türkiye'ye hesap soracak?
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Batı ülkeleri, yıllardır diğer ülkelere demokrasi getirmekten bahsediyor. Ancak tam tersi oldu. Sadece sömürgecilik ve kölecilik getirildi. Dünya düzeni demokratik değil. Özgürlükler yok. ABD, nükleer silahlarını Japonya'ya karşı iki defa kullandı. Sadece güç gösterisi yapmak için, Almanya'nın şehirlerini yerle bir etti. Tek amacı dünyayı tehdit etmek ve korkutmaktı. Ve tabii ki bizim ülkemizi. Vietnam'da kimyasal silahlar kullandılar ve her yeri vurdular. Kore'yi ve Japonya'yı işgal ettiler. Almanya'yı işgal altında tuttular. Ve şimdi kendilerini ortak ve müttefik olarak tanıtıp bu işgale devam ediyorlar.
Bu sömürgeci dünya düzeni, yok olmaya mahkum. Ancak bu sistemin efendileri, sonuna kadar savaşmaya devam edecekler. Dünyaya, zorbalık ve sömürgecilik dışında vadedecek hiçbir şeyleri yok.
Aradan geçen kırk yılda, Hıristiyanların cehennemi eylemleriyle on iki milyondan fazla erkek, kadın ve çocuğun haksız yere katledildiğini çok kesin ve doğru bir şekilde tahmin edebiliriz. Doğrusu, öldürülenlerin sayısının elli milyona yakın olduğuna kendimi kandırmaya çalışmadan inanıyorum.
Turgut Özakman ile Orhan Pamuk arasındaki her tartışmada Özakman haklıdır. Bizim Özakman ile tartışmamız bir iç tartışmadır. Pamuk sömürgecidir. Özakman,haklıdır. Pamuk, Türk tarihini bilmez. Bildiği ve yazdığı Yahudi tarihidir ve bir de Kabala'yı yazıyor.Pek de doğru bilmiyor.
“Bin yıllık İslam kardeşliği”, “Çanakkale’de birlikte savaştık”, “Cumhuriyeti omuz omuza mücadele ederek kurduk” “Alevi-Sünni İslam kardeştir” “İslam Birliği”, “Misakımilli” gibi sloganlar, inkârcı, asimilasyoncu, ırkçı, sömürgeci, Türk devletinin, Türk-İslam Sentezi anlayışının sloganlarıdır. Öcalan’ın bu sloganlara sarılması devleti rahatlatabilir ama Kürdlere bir hak, özgürlük getirmez. “İslam kardeşliği”, Kürdleri kandıran, oyalayan bir slogandır. İttihat ve Terakki’den beri Türk egemenleri Kürdlere karşı hep bu sloganı kullanmışlardır. Cumhuriyet dönemi bunu daha ince politikalarla uygulamıştır.
Kültür emperyalizmi bize kültürsüzleşmeyi, yoksulluğu, köle olmayı getirdi. Ben de kendi becerimle bu kültür emperyalizminin açtığı derin yaraları süzgeçten geçirerek, yorumlayarak, 'Kendimize nasıl dönüş yapabiliriz?' diye gayret gösteriyorum. Benim bir çizgim var, sanat tarihinde izlediğim bir yol. Sanatkarlarımız, Batı'nın özelliği olan bilimsel araştırma, gözlemleme ve teknolojik ilerleme yolunu izlemiyor. Sadece Batı'ya özenerek, onun gözlüğüyle bakmaya çalışıyor, meseleleri Batı'ya uygunluğu üzerinden değerlendiriyorlar. Beyinlerini kiraya vermişler. Batı için sanat üretiyorlar. 'Biz kimiz, neyiz, diğer toplumlardan ne farkımız var, meselelere nasıl bakmamız lazım?' sorularını sormuyorlar. Ben bu sorular üzerine çalışıyorum.
Adolf Hitler 6 milyon Yahudi'yi gaz odalarında yakmışsa, kesinlikle onların sorun çıkaran bir millet olduğunu bildiği için yapmıştır.
Yapmadığımız soykırımla suçlanıyoruz. Oysa biz nerelerde soykırıma uğradık. Doğu'daki sorun ekonomik sorun. Sorun da, terörü getirir.
İnsan sormadan edemiyor: İyi de, mademki, sömürgeci Batılıların bütün değerlerini, yaşama biçimlerini, iyice içini boşaltarak tepe tepe tükettiğimiz kültürlerini benimseyecek idiysek biz o İstiklal Savaşı’nı niçin ve kime karşı verdik peki?
Gerçekten çağdaş ve demokrat insanlar Atatürkçülerdir. Çağdaş sömürgecilerin yeni oyunlarını ancak onlar bertaraf edebilirler.
Batı, sömürgeciliğe devam etmek istedi ancak biz, buna engel olduk. Bağımsız devletleri birbirine bağlayan bir yapı kurduk. Hristiyanlık, İslam ve diğer dinlerin değerlerine sahip çıktık.
Batı'da bile bizi destekleyen milyonlarca insan var ve onların desteğinin farkındayız. Onlarla birlikteyiz. Sömürgeciliğe, zorbalara karşı beraber savaşıyoruz.
İnsanlar bize hep demokrasiyi öğretiyorlar, ama bize demokrasiyi öğretenler bunu kendileri öğrenmek istemiyorlar.
Temiz demokratım. Ama ortada bir sorun, hatta trajik bir durum var: Ben tekim, yani dünyada benim gibisi yok... Kuzey Amerika'da olanlara bakalım. İşkenceler, evsizler, Guantanamo kampı ve mahkemeye çıkarılmadan tutuklu kalanlar. Avrupa'da olanlara bakalım. Göstericilerin maruz kaldığı sert davranışlar, plastik mermiler. Bir başkentte göz yaşartıcı gaz kullanan polis. Başka bir başkentte öldürülen göstericiler. Eski Sovyet coğrafyasında olanlardan söz etmiyorum bile.
Uluslararası alanda ise Türkiye'nin AB'ye girmesine kesinlikle karşıyım. Bu ülke Asya kıtasında bulunuyor ve 20'nci yüzyılın en büyük soykırımını yapmış. Bu yüzden bizim inşa ettiğimiz insan haklarına dayanan Avrupa'da yeri yok.
Kızılderililer'in aksine, bu kara derili adamlar, Amerika'da hiçbir zaman özgür olmadılar. Tek amaçları; yaşamlarını sürdürmek oldu ve emeklerine de gereksinim duyan beyaz adamlar, bunları öldürmektense, çalıştırmayı tercih ettiler. Ve böylece soykırıma uğramadılar. Özellikle 'güneyde' yaşadıkları, yaşam değildi ama varlıklarını sürdürdüler.
Ancak ölüme kendi üyeleri kadar kayıtsız kalan bir insanlık, kendisi de ölmüş olan bir insanlık, ünümü sayısız insana idari yöntemlerle uygulayabilir.
Geleneksel hayvanat bahçeleri, on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci emperyalizminin ürünüdür.