Türkiye’yi Ege Denizi’nde karasularına ve Doğu Akdeniz’de Antalya körfezine hapsetme çabalarına karşı durmaya kararlılıkla devam edeceğiz.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Türkiye’ye 1950 metre Yunanistan’a 600 kilometre mesafedeki 10 kilometrekarelik Meis Adası için 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmektedir. Gayri hukuki bir pişkinlikle Türkiye’nin deniz yetki alanlarında hak talep eden Yunanistan, yaklaşık 1900 kilometre ile Akdeniz’in en uzun kıyı uzunluğuna sahip Türkiye’yi, Antalya körfezine hapsetmeye çalışmaktadır. Yunanistan’ın hukuk ve akıl dışı tüm bu eylemleri onun yayılmacı anlayışını en açık şekilde ortaya koymaktadır. Zira, 1832’de 47 bin 517 kilometrekarelik yüzölçümü ile Mora Yarımadası ve çevresinde resmen kurulan Yunanistan’ın günümüze kadar 7 aşamada yaklaşık 3 kat büyüklüğe ulaşması da bu yayılmacılığın açık bir göstergesidir. Bütün bunlar, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, komşuluğa ve müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir.
KKTC'nin ruhsat sahalarında, Türkiye'nin deniz yetki alanlarında inceleme yapmak, onlardan istifade etmek için çalışmak bizim hakkımızdır.
Yunanistan'ın aklı selim davranması lazım. Oruç Reis gemimizi taciz etme gibi girişimlerde bulunmasın. Karşılığını alır.
Son dönemde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dış politikada Suriye'de, Libya'da attığımız adımlar birçok oyunu bozdu. Bu dengeler bozulduğu için Türkiye'ye verilen tepkilerin şiddetini daha da artarak izliyoruz. Ama ne Suriye'de Barış Pınarı Harekatıyla attığımız adıma verilen tepkiler ne Libya'da yaptığımız anlaşmalar çerçevesinde verilen tepkilerin sertliği, bizim Doğu Akdeniz'deki haklarımızı koruma, muhafaza etme anlamındaki çabamızı hiçbir şekilde geriletmeyecek.
Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin adil bir şekilde yer almadığı hiçbir denklem barış ve istikrar üretemez.
Türkiye, Akdeniz'de eski sömürgecilerin çizmek istediği hudutları kabul etmiyor ve etmeyecek.
Türkiye Doğu Akdeniz'de petrol, doğalgaz arıyor. Yunanistan'ı, AB'yi, NATO'yu devreye soktular. 'Çizilen sınırların dışına çıkmayın' dediler. Bu kadar itiraza rağmen onları dinledik mi? Sevilla Haritası'nı alıp çöp tenekesine attık.
Tarih bize Rum tarafının derdinin bir ortaklık devleti kurmak olmadığını açık şekilde göstermektedir ve tarih, görmeyi bilenler için iyi bir uyarıcıdır. Adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm, ancak Ada'nın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkündür. Bu anlayışla Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından Cenevre'de sunulan öneriye tam destek veriyor, uluslararası toplumu bu gerçekçi öneriyi ön yargısız bir şekilde değerlendirmeye davet ediyoruz. Uluslararası toplumun vicdanında ön yargıların hakikatlerin önüne geçmesi kabul edilemez. Özellikle Doğu Akdeniz'de ülkemizi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dışlayan girişimlerle ve bu kafayla bir yere varılamaz. Bunu anlamamakta direnen Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta bayraklı ve İtalyan sahipli bir gemiyi kullanarak, kıta sahanlığımıza araştırma gemisi göndermeye çabalıyor. Bir kez daha altını çizerek vurguluyorum; Akdeniz'de rotasını şaşıran, cevabını alır. Kiminle anlaşma yaparlarsa ve ne tür anlaşma yaparlarsa yapsınlar. Ne yaptıkları anlaşmalara ne arkasına sığındıklarına güvenerek şımarıklık yapmaya çalışmasınlar. Buradan Yunanistan'a da Kıbrıs Rum Kesimi'ne de bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yaparlarsa tarihte olduğu gibi bugün de gelecekte de alacakları cevabı çok net bilirler.
Bizim şu anda yapacağımız kendi ekonomimizi, kendi devletimizi daha da güçlendirmektir. Çünkü Doğu Akdeniz'e baktığımızda Türkiye ile birlikte, mavi vatanda, hava sahasında her yerde ulusal menfaatlerimizin ve daha da güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kökleşmesi gerekiyor.
Ege denizindeki hakimiyet mücadelesi 1090 yılından 1830 yılına kadar, yani 740 yıl, Osmanlı-Ceneviz-Venedik ve Saint Jean Şövalyeleri arasında devam etmiş, Yunan ve Rum hakimiyeti asla söz konusu olmamıştır.
GKRY ve Yunanistan ikilisinin savunduğu ve AB tarafından desteklenen tezlerin gerçekleşmesi durumunda; yaklaşık 189 bin km²'lik deniz yetki alanımız 41 bin km² ile sınırlandırılacak, bir başka deyişle, egemenlik haklarımızın bulunduğu 148 bin km²'lik alan gasp edilmiş olacaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti varlığı ortadan kalkacak olursa, bu Türk topraklarına saldırı olacaktır. Çünkü KKTC Türkiye’nin uzantısıdır. Hem Türkiye için hem de Doğu Akdeniz için Kuzey Kıbrıs’ın ne kadar önemli olduğu haritaya bakılınca görülür.
(Yunanistan) Doğu Akdeniz’in zor bir bölgesinde istikrar ve güven merkeziyken, Batı'nın ileri karakolu haline dönüştü. Aslında korunmasız bir karakola çünkü umarım olmaz ama eğer egemenliğimizi savunmamız gerekirse, kendimizi kandırmayalım, bir başımıza olacağız.
Dış politikaya 360 derecelik bir perspektiften bakmaya çalışıyoruz. Bu nedenle, NATO üyeliğimiz, Orta Doğu, Kuzey Afrika'daki angajmanımız veya Afrika'ya açılmamız veya Asya ekonomileriyle daha derin ekonomik ilişkilerimiz arasında herhangi bir çelişki görmüyoruz.
TBMM’de kabul edilen Libya Tezkeresi Libya’da barış ve istikrarı temin etmek ve ülkemizin Kuzey Afrika ve Akdeniz’deki menfaatlerini korumak için atılmış önemli bir adımdır. Türkiye sahada ve masada güçlü olmaya devam edecektir.
Barış Pınarı Harekatı, Kuzey Suriye'de bir terör koridoru hatta bir terör devleti kurmayı hedefleyen amaçları ortadan büyük oranda kaldırmıştır. Bu terör koridoruna çok ciddi bir darbe vurulmuştur.
Yıllardır süren büyük mücadele zaferle taçlanmış, Azerbaycan sahada açık bir zafer kazanmıştır. Teslim olan Ermenistan, Karabağ'dan çekilecektir. Azerbaycan öz topraklarına kavuştu. İşgalci ve saldırgan Ermenistan yenildi. Harekat başladığından beri Türkiye, Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu ile kardeş Azerbaycan'ın yanında yer aldı. Ateşkes anlaşmasına bakıldığında Türkiye'nin sahada olduğu gibi masada da Azerbaycan'ın yanında durduğu görülmektedir. Bu kardeşlik ve dayanışma ebediyen sürecek.
ABD Türkiye'de önce solu kullandı. Dikkat edin, sık sık bu ülkelerde darbeler oluyordu. Darbelerin kaynağını araştırdığımız zaman, "Bizim çocuklar bu sefer başardı" kelimeleri çok çıkıyordu.