Türkiye'de perde arkasındaki adam için müzikle uğraşıp aç kalmak tehlikesi de var. Bunlardan dolayı mağarama girdim ve reklam müzikleri yaptım. Yaklaşık 800 tane reklam müziği besteledim. Piyasada kalıp şarkıcı demeye bin şahit gereken şarkıcı arkadaşlara beste satabilmeye mahkum kalmak da vardı. Bunu yapmakla vücudumu satmak arasında hiçbir fark yoktu benim için.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Sezen Hanım ishal olmuş ama ne yazık ki Sezen Hanım'dan çıkanların hepsi beste olmuş. (2007)
Bazı ünlüler beni hâlâ kabul etmiyorlar. "Gece Gölgenin Rahatına Bak" ilk çıktığı zaman radyolar çalmadı, tarzımı algılayamadılar, yaşımdan dolayı kıskandılar, yerden yere vurdular ve benim bu piyasada barınmamı istemediler. Halk her yerde dinleyince radyolar da mecburen çalmaya başladı. Ben bazı şeyleri başarmışım, kabul görmek isterim, saygı duyulmasını isterim.
Genellikle bestecinin bestesi, şarkıcının sözle sarf ettiği melodiden ibaret oluyor. Geri kalan bütün müzik ‘aranjman’ dediğimiz şey oluyor ve onların hepsi bir bütün olarak tınlıyor. O yüzden matematik değil ben daha çok duygulara önem veririm.
Şiir, rythme yani nazım sanatı olduğu için güfteden önce bir bestedir. Mısralarında nağme hissedilmeyen bir manzume sadece bir güftedir ki, onu nesir sahasına atarız. Mısra mısra bir beste olan bir manzume ise asıl şiirdir.
Prensipler söz konusu olduğunda, kaya gibi durun, Zevkler söz konusu olduğunda, akıntıya kapılıp yüzün.
Hep bir laf vardır besteciler bunu tiraj yapmak için söylerler “bu şarkılarda yaşanmış duygular vardır “ diye. İnanmayın buna , düşünsenize bir benim 130 bestem var her birinde bir şey yaşasam 130 tane aşk yaşamam lazım olacaktı.
Benim şarkılarımın kalorisi yüksektir ama kolestrol yapmaz. Şarkı yapmak, bestelemek zor iştir.
...Doğrusu ben de farkındayım; lâkin nağmelerin başka bir şekle ifrağı mümkün olmamıştı. Yoksa usûl ve kaideye aykırı olduğu malûmdur. Bununla beraber ihtarınız mucibi memnuniyet olmuştur; ne ise devam ediniz, der...
Türkçe Rap yasasına ben küstüm. Bu işi bizler yükselttik, Kartel'le dalga geçilen rap'i bizler yukarı taşıdık, mertebesini yükselttik. Ama insanlar bunu baş üstünde tutacağına ayaklar altına almaya çalıştı, dolayısıyla ne benim anneme küfredilmedi ne de sülaleme küfredilmedi ya da kendi şahsıma küfredilmedi. Hepsi oldu.
Dünya savaşıyor hiç durmadan, sıkıntısını biz çekiyoruz. Çay yok, kahve yok! Haydi Seylan çayını gene onlara bırakalım, gözümüz yok ama... Bizim ekmeğimize dokunmasınlar hiç olmazsa!
Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.
Benim babam denizciydi, kaptandı. Ben de dalgıcım. "Mavi"yi de suyun altında yaptım. Dalmayan birine nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama 35 metrede rahatlıyorsun, gözünün önüne bir sürü şey geliyor. Ben de derinleri seven bir adamım. Sığlıklar da bir yere kadardır. Sonunda beni ifade etmez.
Şarkı sözü yapıp, beste yapmaya başladığım dönemde televizyonlarda kadının göbeğinden zeytin yiyen şarkıcılar vardı! Gerçi sonraları “Yaptığım yanlıştı özür dilerim” dediler, ama ne kadar samimiler bilemiyorum. O zaman kendi kendime “Ben de acaba böyle bir adam mı olacağım?” diye düşündüm.
Sade millet halinde değil, fert olarak insan gibi yaşamak isteyen her Türk, “her şey Türklük için!” prensibini benimsemeye mecburdur. Bu prensibi benimsemeyenler, yalnız vatanlarını ve milletlerini değil, kendi varlıklarını da felaketin kucağına atmayı, bilerek veya bilmeyerek, göze alan zavallı yaratıklardır.