Türkiye'de insanlar, “iş yerine laf üretirken“ , dışarıda hızlı bir değişim var. Dünya konjonktürü hızla değişiyor. Dünya hızla değişiyor. Biz geç kaldık.. Biz işin danasıyla uğraşırken işin anasına bakmaya vakit bulamadık. Artık kabuğu yırtmak gerek.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Atatürk devrinde tahılla beslenen; incir, üzüm satarak geçinen Türkiye, ufku ve vizyonu itibariyle bugünkünden çok daha ilerideydi.
Türkiye'nin bütün ülkelerden daha iyi bir duruma nasıl gelebileceği sorusunu hep gündemde tuttuk ve bunu da çok büyük ölçüde başardık.
Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.
Yegâne hakikatin değişme olduğu fikrinden kalkarak hareket edenler günümüzün iri kıyım Türklerinin yaptığı gibi paçasını dünya sisteminin döndürdüğü çarklara kaptırıyor ve hayatını birkaç milyar doların sınırları içine fütûrsuzca tıkıştırabiliyor. Bir sonraki aşamada kendimizi iri kıyım Türklerin gâvur parasıyla kaça gittiklerinin ve ufak tefek Türkleri kaça pazarladıklarının keşfine hasretmek mecburiyeti altında hissediyoruz.
Kimseye ağzının payının verilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca, en azından son kırk yıldır "yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor" düşüncesi zihnimizi meşgul etti. Bir gün ev sahibinin hırsızı ağzının payını vereceğini ümid ediyorduk. Sosyal değişimin hakkaniyet konusunda bir duyarlık geliştireceği bize mantıklı görünüyordu. Diliyor ve özlüyorduk ki Türk toplumunun meşruiyet alanı inkâr edilemeyecek derecede açıklıkla benimsenebilecek. Fakat böyle olmadı. Son birkaç yılda Türkiye'yi evi sayanların kimler olduğu ve bu evin ahalisinin kimlerden teşekkül ettiği soruları eskisinden daha muğlak hale geldi. Kimse kimseye ağzının payını veremedi.
Türkiye; Edirne’nin batısında, Ağrı’nın doğusunda esamesi okunmayan adamların en milli benim diye palavra sıktığı bir ülke oldu.. Bunu değiştirmek zorundayız.
Devrimlerin en büyük nedeni, milletler ilerlerken anayasaların hareketsiz kalmasıdır.
Hiçbir düşünce kutsal değildir. Bütün düşünceler gelişir ve değişir. Eğer gelişmeyen ve değişmeyen bir düşünce varsa, çoktan bitmiş, ömrünü tüketmiştir. Sadece embesiller fikir değiştirmez.
Hayat hem kendini geliştirmek hem de aşmaktır. Eğer bir şey sürekli aynı durumda kalıyorsa, o zaman yaşamak sadece ölmemektir.
Artık bir çekirdek değildim. Kendi içimde büyümüş, ortadan kaybolmuş, başka bir şeye dönüşmüştüm.
Zor kitapları okumalıymış insan meğer. Kitap insanı allak bullak etmeliymiş; insanda bir şeyleri değiştirmeliymiş.
Ekonomi bir risktir, siyaset bir risktir. Aslında hayat bir risktir. Risk almazsanız başarıyı yakalayamazsınız... Bugün Türkiye, statik dış politikadan dinamik dış politikaya geçmiştir. Türkiye'nin dünya ile arasındaki perde kalkmıştır, ufku genişlemiştir.
Aynı kişi olmanı bekliyorlar: Aynı düşman. Aynı sevgili. Aynı çocuk. Aynı yazar. Aynı esnaf. Aynı isyancı. Aynı çizer. Aynı arkadaş. Aynı amatör. Aynı tanıdık. Aynı yabancı... Seni "öyle" tanımış olanlar, seni hep "öyle" görmek istiyor: Hâlbuki eski düşmanların bile en temel stratejik hatasıdır "seni hâlâ o kişi sanmaları".
Dünyayı değiştirenler siyasetçiler, sanatçılar, felsefeciler, matematikçiler, büyük askerler, kahramanlar değildir. Dünyayı değiştirenler bunların hepsi olabilir ama bunların içerisinde sadece hayal kuranlardır. Dünyayı değiştirenler sadece ve sadece hayal kuranlardır. Atatürk bu hayali kurmuştur. O hayalinizi siz kurmazsanız, dünyada yapacağınız tek şey kalır, başkasının hayalinin parçası olmak. Mutlaka sizin bir hayaliniz olacak.