Benzer Sözler

Tekelci devletin hukuk yapısı, “suç oluşmadan önlemeliyiz” paranoyasıyla şekillendiriliyor. Bu yüzden Türkiye’de en kolay iş tutuklamadır. Tutuklayanın hiçbir sorumluluğu olmaz, yoktur. Suçsuz olduğunuzu sorgu yargıçlığında anlatmanız bile mümkün olmaz; tutuklama “suçla” değil “emare” ile ilgilidir. Tutuklayanın suçun kanıtlarına değil işaretine bakar; tutuklamanın bir önlem olduğunu, itirazın mümkün bulunduğunu, suçsuz olduğunuzu mahkemede anlatabileceğinizi söyler ve tutuklar. Bir de sağcı bir hukuk öğretim üyesi pek yakında bir istatistik açıkladı: Türkiye’de tutuklamaların yüzde doksan beşinden fazlası beraatla sonuçlanıyor.(2005)

Kimseye ağzının payının verilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca, en azından son kırk yıldır "yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor" düşüncesi zihnimizi meşgul etti. Bir gün ev sahibinin hırsızı ağzının payını vereceğini ümid ediyorduk. Sosyal değişimin hakkaniyet konusunda bir duyarlık geliştireceği bize mantıklı görünüyordu. Diliyor ve özlüyorduk ki Türk toplumunun meşruiyet alanı inkâr edilemeyecek derecede açıklıkla benimsenebilecek. Fakat böyle olmadı. Son birkaç yılda Türkiye'yi evi sayanların kimler olduğu ve bu evin ahalisinin kimlerden teşekkül ettiği soruları eskisinden daha muğlak hale geldi. Kimse kimseye ağzının payını veremedi.

Roma hukukunun gözleri bağlı tanrıçası bize göre değil. Türkiye'de ve yurt dışında, bizim gözleri fal taşı gibi açık, koruyan, kollayan, ne olduğunu anlamaya çalışan hakimlere ihtiyacımız var.

Biz Türkiye'yi ileri götürelim, 2023 hedeflerine, Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyetler diye hedef gösterdiği ülkemizi daha da yukarı taşıyalım derken, ülkemizi geriye götürmek isteyen gerici vesayetçi zihniyetin asla ama asla Türkiye'de muvafık olması mümkün değil. Başaramayacaklar, bu karanlık zihniyetle mücadelemizi sürdüreceğiz. Millet iradesini tahrip etmeye yeltenen, bu değerlere kasteden bu zihniyete, güruha hukuk çerçevesinde cevaplar verilecektir. Siyaset de, demokrasiyi, hukuk, anayasayı bu anlamda korumak için en büyük hassasiyet içinde olmalıdır, olacaktır.

Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.

Hangi ahmak benim sabetayizme olumsuz baktığımı söylüyor, bu tür ahmaklarımızın azaldığını sevinerek söylebiliyorum. Sabetayistler olmasaydı, biz bu cumhuriyeti kuramazdık, diyen ben oldum. Bugün Sabetayistler, Türkiye'ye sadık olsalar, bu kadar sarsılmazdık, bu da benim ifademdir, büyük çoğunluğu ülkenin çıkarlarını gözetmiyorlar ve geriye kalanlar ise bu ülkeye, Türkiye'ye, eskisinden daha fazla bağlıdırlar.

Liste
Yükleniyor…