Türkiye karışıyor, bugün çıkıp konuşmazsanız, bir daha asla sesinizi çıkartmayın ve hep suskun kalın.
- Henüz kategori yok.
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
-
Hoffenheim-RB Leipzig Karşılaşması: 'Unbeliebtico' İdd…08.11.2025
-
Yorgun Borussia Dortmund'a Karşı HSV: Fikstür Avantajı…08.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul İçin Kapsamlı Arama: A…08.11.2025
-
Kocaelispor - Galatasaray Rekabetinde Sarı-Kırmızılıla…08.11.2025
-
Kompany Liderliğindeki Bayern, Union Berlin Deplasmanı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Süt dağıtılınca... Hükümetimiz sayesinde. Süt bozuk çıkınca... Psikolojisi bozuk çocuklar yüzünden.
Bir tek AK Parti Ortadoğu’yu anlamaya çalıştı ama o da yanlış anladı. Liderliği çok abarttı. Türkiye’nin Sünni destekle bölgeye hâkim olacağını sandı. Ama Türkiye oyun kurucu olamadı. Arabuluculuğu da bitti.
Türkiye maalesef ufuksuz, vizyonsuz, çapsız insanlar tarafından yönetilmektedir. Cüceler tarafından yönetilmektedir. Bu millete yazıktır.
Türkiye, İslam dünyasında başta laikliğiyle tek ve örnekti; bugün de öyledir. Ancak, onu laiklik düşmanlarından kurtarmak gibi bir görev de vardır.
Demokrasimiz tökezledikçe, dünya üstümüze geldikçe kendi konumumuzu Anglo-Sakson demokrasilerine göre değil, ufuk daraltarak Fransız Cumhuriyeti'ne göre değerlendiriyoruz. İki Fransa var. Biri giyotinli, anayasasını insan derisi ile kaplamış, Baudelaire'i cezalandırmış, yargı öncesi insanları giyotine gönderen Savcı Foulquie'yi çıkarmış jakoben Fransa. Ben bu Fransa'ya karşıyım. Öbürü Deckartes'ın, Voltaire'nin, Balzac'ın, Camus'nün, Lacan'ın Fransa'sı. Benim sevdiğim bu ikinci Fransa'dır.
O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.
Sarkozy; “Müslüman ülke Avrupalı olamaz” buyurmuş. Esasen kendisinden “Türkiye AB'ye girebilir ve girmelidir” gibi bir söz sâdır olsa idi, o zaman şaşırırdım. Nitekim on yıldan az fazla bir süre önce Avrupa'da “Müslüman ülke” denebilecek küçük bir Bosna-Hersek'in bulunmasına da tahammül edilemedi. Şu halde Türkiye'nin adaylığı; 1999 depreminden sonra, “bir tesellî ver!” kabilinden isteklere karşı, bir “oyalama ve bu arada bazı şeyler koparma” tertibi olarak mı kabul edildi?
İslamcılar güç kazandı, azınlıkta kaldık. Tüm bakan eşleri türbanlı. Türkiye rüyalarımız öldü. İleride ülkeden ayrılabilirim.
Şu 46'ncı 23 Nisan'daki hâlimize bakın: Sokağın solunda Rusyacı "Go home" çığırtkanları, sağında Ayasofyacı 31 Mart 1909 hortlakları... Nasıl bir daha o beyti hatırlamazsın: "Öyle bir nehr-i muazzam gibi cûş etmişsin - Fakat eyvah çorak yerde akıp gitmişsin!"
Gerçek o kadar altta bir yerde değil, bilakis gözümüzün önünde. Yeni bir Orta Doğu kurulacak ve Türkiye burada söz sahibi olmak istiyor. Bunun için de bir alışveriş yapıyor. Başkalarının yapmak istemediği işleri yapacak ve sonunda ülkeye para ve kudret akacak. Beni hasta eden şey bunun adlı adınca söylenmemesi. Onun yerine sanki vicdani bir meseleymiş gibi yutturulmaya çalışılması. Kendi çocuklarının ölümünü, kendi demokrasisinin, insan haklarının mahvoluşunu böyle kılı kıpırdamadan izleyenlerin hepimize Suriye üzerinden vicdan dersi vermesi asap bozucu. Çocuk kandırır gibi!
Türkiye yakın zamanda Avrupa Birliği’ne katılacak gibi gözükmüyor. 1987’de başvurmuşlardı. Gösterdikleri gelişim oranına bakılırsa, son tahminler yaklaşık 3000 yılında katılabileceklerini gösteriyor.
Amerikan halkı ne yapmış olduğumuzu öğrenecek olursa, bizi sokak lambalarından sallandırır.
Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.
Biraz tarih biliyorum, bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kimsedir. Sabri Ülker'in bisküvi kutularını saymayı bilebiliyor