Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’ye tehdit oluşturan tüm unsurlar bertaraf edilene dek tedbir almaya devam edecektir. Sınır güvenliği her şartta sağlanacaktır. Alınan tüm önlem ve bütün faaliyetler egemen bir ülkenin güvenlik sorunudur. Bu, Birleşmiş Milletler’in ilgili maddesinde de açıkça ifade edilmektedir. Eğer şartlar doğarsa Türkiye de haklarını kullanır.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Tekelsi düzen şizofren yurttaşlar fabrikasıdır.Egemenliğini, yurttaşlarını şizofren yaparak sürdürebiliyor.
Ben Genelkurmay Başkanı olarak hep Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le çalıştım. Demirel’in çok güzel bir sözü vardır. Şöyle derdi: “Türkiye’de en önemli kurum, TSK’dır. Allah korusun, TSK bir zaafa uğrar, bölünürse, Türkiye bölünür.” Bu çok doğru bir sözdür. Şimdi bunu yapmaya çalışıyorlar. TSK’yı bölmeye, yıpratmaya uğraşıyorlar. TSK aleyhine bir hava yaratmaya çalışıyorlar, onu hedef alıyorlar. Demirel’in bu sözünün ne kadar doğru olduğu anlaşılıyor.
Başkan Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitaben yaptığı konuşmada Keşmir halkının haklarını desteklemek için sesini bir kez daha yükselttiği için çok takdir ediyorum. Türkiye'nin sarsılmaz desteği, Keşmirlilerin meşru kendi kaderini tayin için mücadelelerinde bir güç kaynağı olmaya devam ediyor.
Türkiye’nin başını çektiği hareket, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 9’a karşı 128 oyla Amerika’ya tarihi bir ders verdi ve dünyanın ABD’den büyük olduğunu Donald Trump’un burnunu sürte sürte gösterdi.
2001’de ABD’de George W. Bush Başkan oldu. Onun dönemi, ılımlı İslam projesine inanan Yeni Muhafazakârların (Neo-Con) dönemi olarak ortaya çıkacaktı. Ayrıca Irak’a askeri müdahale planları üzerinde çalışmalara başlanmıştı. 15 Kasım 2002’de Ankara’daki ABD Büyükelçisi, Washington’a şöyle bir telgraf göndermişti: ‘Türkiye’de ordu, bürokrasi ve yargıdan bir derin devlet vardır. Derin devletin merkezinde de ordu bulunmaktadır. Derin devlet, ABD’nin de desteklediği reformların önündeki en büyük engeldir.’ Bush yönetimi; Türk ordusunu, derin devlet olarak görmekteydi. Bu derin devlet; Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesine, ılımlı İslam konseptinin uygulanmasına, Türkiye’deki terör sorununun ‘siyasi çözüm’ ile çözülmesine engeldi. 1 Mart 2003’te tezkerenin geçmemesinin sorumluluğu da TSK’ya yıkılınca, bu yönetimin TSK’ya karşı yapılanlara sıcak baktığı, devlete ait bazı kurumların ve kurumlardaki bazı kişilerin bu oyunda rol aldıkları veya destek verdikleri ifade edilebilir. (Ergenekon davasının temyiz duruşmasında söyledikleri.)
Kadınlar sıvıdır, likittir yani. Erkekler kap gibidir biraz. Ve kadın erkeğin kabını alıyor. Öyle bir bütünleşiyor ki, erkek kendini kaybediyor. Her ne kadar kadın egemen değil desek de muhakkak kadın egemen. Çünkü kadın daha likit bir şey.
TSK hala bazı gazetecileri şehit cenaze törenine alıp almama konusunda akreditasyon uygulayabiliyor. Hala bizim yapmamız gereken çok şey var. Akreditasyon ne ki, ben milletvekiliyim, Gaziantep’te Garnizon Komutanı yüzümüze bakmıyor, Allah’ın selamını esirgiyor. Gerçi onu da bilmez ya… Selam bile vermiyor!
Lâiklik ilkesi, bağımsızlığımızı, özgürlük ve egemenliğimizi korumamızı, güçlendirmemizi sağlamış, ulusal birliğin dayanağı olmuştur.
Erdem özgürlüğü gerektirir, bir yükü taşımak aktif bir güç gerektirdiği için. Baskı yönetimi altında erdem bulunmaz ve erdemsiz bir din de bulunmaz. Beni bir kul haline getirirsen böylece ben o şey için uygun olmayan biri haline gelmiş olurum. Egemenlik dahi benim üzerimde, beni doğası seçme ve özgür iradeye dayalı dine yönlendirmek hakkına sahip değildir.
Suriye hükümetinin topraklarının tamamı üzerinde kontrolü yeniden ele geçirmesi gerekiyor. Suriyelilerin kendilerinin ve ülkelerinin geleceğine karar vermeleri için gereken tüm koşullar oluşmuş durumdadır.
Rusya seçimini demokrasiden yana yapmıştır. 14 yıl önce, özgürce, dışardan hiçbir gücün etkisinde kalmadan, bu hüküm kendi tasarrufundadır, kendi insanlarının, kendi yurttaşlarının tasarrufundadır. Bu bizim son seçimimiz, ve geriye dönmeyeceğiz. Geriye dönüş olamaz. Ve Rus halkının seçimi bunun garantisidir. Hayır, dışardan bir garanti düşünülemez. Bu imkansızdır. Bu günün Rusyası için böyle bir şey düşünülemez. Rus toplumunun yapısı gereği totaliterizmin hiçbir çeşidi düşünülemez.
Hizbullah'ın savaşçıları Lübnan topraklarını İsrail ordusuna karşı savunmada ve İsrail ordusunu geri püskürtmede başarıyla savaştı, ancak sorulması gereken soru neden yana olduklarıdır: güçlü merkezi bir yönetime sahip bir Lübnan mı istiyorlar, yoksa başka bir şey mi?
Kemalist Devrim'in özü, felsefe olarak Tanrı egemenliğine dayanan bir monarşiden, halk egemenliğine dayanan bir cumhuriyete geçilmesi; iç siyaset amacı olarak monarşik iktidarın 'kaderci kulları' yerine çağdaş bir cumhuriyetin 'onurlu vatandaşlarını' oluşturmak; dış siyaset amacı olarak da 'tam bağımsızlıktan kesinlikle ödün vermeden', karşılıklı çıkar temeline dayanan eşitlikçi ilişkiler kurmaktı. Tüm Kemalist devrimler aslında bu amaçlara yöneliktir.
Âlemi yaradan Tanrı yalnızdır; O’nun şeriki (ortağı) yoktur. Böyle olunca, Tanrı’nın mülkü olan yeryüzüne sahip olan kişinin de şerikinin (ortağının) olmaması gerekir.
Onları [vatandaşları] yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... [Toplumda yaşayan] insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu Devlet ya da Latince Cıvıtas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan’ın doğması demektir.
Hayır, aslında, başka bir şey var. Bu çocuğun bizi doğumumuzdan itibaren kuşatan ataerkil yönteme bağlı olmamasını istiyorum. Benim dünyaya getireceğim canlının bu egemenliğe son vermesini gerçekten istiyorum.
BM, ortak insan hakları ve haysiyet anlayışı üzerine kuruldu. Bundan dolayı da uluslararası ilişkilerde bir dönüm noktası oluşturdu. BM ilkelerini üyelerine kabul ettirme mekanizmalarını bulmakta hala aciz kalıyor. Hala dahi dünyanın çeşitli bölgelerinde hayatımızın farklı alanlarında gücün hakkı, hakkın gücünün üzerinde duruyor. Bugün, içinde bulunduğumuz yüzyılın üçüncü on yılı başına yaklaşırken bu çabalara rağmen, dünya hala uluslararası ve bölgesel gerginlik noktalarının büyütülmesi, silahsızlanma, çevre, sürdürülebilir kalkınma ve terör gibi çeşitli ve benzeri görülmemiş sorunlarla karşı karşıyadır.
Sakarya'dan, hatta komutanların bana söylediğine göre Plevne'den bu yana en büyük kara harekatı.