"Türk kadını" hiçbir şeyi kendi hakkı ile almadı. Ne bir kadın hareketi var, ne de bir eylem. Hepsini Atatürk verdi. Kıymetini bilmiyor.
- Henüz kategori yok.
-
ASKİ'den Ankara İçin Güncel Su Kesintisi Duyuruları ve…08.11.2025
-
Yatsı Namazı: Vakitleri, Kılınışı ve Manevi Önemi08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Spalletti'nin İlk Sınavı ve R…08.11.2025
-
Süper Lig'de Kasımpaşa Göztepe Maçı Heyecanı: Detaylar…08.11.2025
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bir insanın başına fes yerine şapka giydirmekle, giyim kuşam ya da yazı değiştirilmekle, kadınlar peçe altından çıkarılmakla, hele laiklikle, toplumda pek çok şey değişebilir ve değişmiştir.
Keriman Halis'in tüm dünyaya ispat ettiği şey, yalnız ferdi bir güzellikten ibaret değildir. O, düne kadar kafes arkasında yalnız 'insan yumurtlamaya' yarar, acayip bir kümes hayvanı zannedilen Türk kadını ile bugünün beynelmilel hareketlerine karışan, zeki ve cevval bakışlı Türk kızının farkını meydana çıkardı. Bu olay Türkiye'nin geçirdiği inkılap hakkında yazılmış ve yazılacak kitaplardan ziyade fikir vermek kudretini haizdir.
Bence bugün kanunlarımızda kadınlarla erkeklerin eşitliğini bozan önemli hayati bir hüküm yoktur. Onun için Türk kadınını bundan böyle kadınlara yeniden haklar veya eşitlik hakları kazanmak için bir mücadeleye atılmak zorunluluğunda görmüyorum. Kadınların ancak kanunlarımızın kendilerine tanıdığı hakların bilincine varabilmeleri ve onların erkeklerin baskısından uzak, serbestçe kullanabilmeleri için bir eğitim ve öğretim seferberliğine inmek zorunluluğunu kabul ediyorum. (Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu, s. 57.)
Köylülüğü yok edersen çok şey kaybedersin. İktisadi sistemin çöker. Doğu Avrupa'da olduğu gibi, bu kurum çökmeye başladıkça milletin asıl değerlerini ve ahlakını muhafaza eden Türkiye taşrası sarsılır.
Ben durumumu geminin üzerinde yolculuk yapmakta olan bir kişi ile karşılaştırıyorum. Gemi battığında yolcular okyanusa düşer ve yüzmeye devam etmekten başka seçenekleri yoktur. Bizim toplumumuzda kadınların sahip oldukları her hakkın ters yüz edilmesiyle olan şey budur. Başka bir seçeneğim yoktu. Yorulamazdım, umudumu yitiremezdim. Onu yapmak için bile zaman ayıramazdım.
Mustafa Kemal'in ve hempalarının neler yaptığı ortadadır. Müslümanların gayreti, Osmanlı'nın sevgisi, Allah'ın inayeti ile Yunanlara galip gelindi ama bunun kaynağı olan şeriata hemen karşı çıktılar. Sonuç ortada. Peçe kalktı; kadın barda, kahvede. Müslüman ile Hristiyan'ın evlenmesine izin verdiler. Ezanı, Kuran'ı ve tekkeleri kaldırdılar, camileri koruyan yasağı kaldırıp haccı yasakladılar. Din eğitimi kalktı. Hilafet hayalet haline getirildi. Hanedan-ı Al-i Osman'ı aşağıladılar.
Venüs Projesi, küresel çapta barışçıl ve sürdürülebilir bir medeniyete ulaşmak için çalışan bir sosyo-ekonomik sistem ve sosyal değişim hareketi. Kısa vadede paranın, siyasetin, kişisel çıkarların aşama aşama ortadan kalktığı bir geleceğe işaret ediyor.
Çifte bir özgürleşme olmaksızın hiçbir kölelik ortadan kaldırılamaz ve efendi, özgürlüğün özgürlüğünden daha fazla yararlanacaktır.
Köktencilikleri Hinduizm, Hıristiyanlık, Musevilik, Budizm olsun kadınlara baskı yapan dinleri eleştirdiğim zaman hiç kimse beni ölümle tehdit etmiyor.
Hiçbir din kadın-erkek arasında eşitliği övmüyor, öğütlemiyor. Tüm dinler kadınlara düşman. Hepsi kadına baskıyı teşvik ediyor, hepsi kadınların erkeklerle aynı haklardan yararlanmasını engelliyor. Hiçbir biçimde kadının özgürlüğüyle bağdaşmayacak ataerkil sistemlerin ilelebet sürmesini istiyor.
Kadınlar türban taşımayı reddetmeli. Eğer bir biçimde takmak istiyorlarsa o zaman, bu onların özel hayatı olmalı.
Marks kapitalizmi inceleyen, kapitalizmin işleyiş kurallarını ortaya koyan, kapitalizmin nasıl doğduğunu gösteren ilk insanlardan biriydi. Buradan hareketle doğan her şey ölür, o da kapitalizmi nasıl yeneceğimizi bizlere gösterdi. Marks ve diğer pek çok sosyalist, yaşadığımız bu hayatın bizler için kaçınılmaz olmadığını ortaya koydular.
Kadınlarımızı korumak için bir türlü harekete geçmeyen yetkililer bu cinayetlerden kendilerinin de sorumlu olduklarını düşünüyorlar mı acaba?
Her "şey" küçülüp atomize oluyor, ülkeler, aileler, kişiler... Şeylerde artık güç yok.
1908’deki II. Meşrutiyet bizim 1789’umuzdur. (Fransız Devrimi) Daha sonra da Atatürk devrimi geliyor. Atatürk devrimi felsefi bakımdan bir aydınlanma hareketidir. Kendisiyle birlikte yeni bir kalkınma modeli getirmiştir.
Atatürk devrimini, Atatürkçülüğü iyice anlayabilmek için üç yönden incelenmesi gerekir: Felsefi bakımdan: bir aydınlanma hareketidir. Bir kalkınma modeli olarak: bütünsel (topyekûn) kalkınmadır. Siyasal, ideolojik program olarak: Altı Ok’tur.
Ben solcu bir kadınım, solcu bir partiyle kadın davasının daha çabuk çözüleceğini pek zannetmiyorum. Zaten solcu bir parti de, öteki partiler gibi erkekler tarafından yönetilmektedir. Kadınlar konusuna yaklaşmak gerekince de, bunlar solcu erkekler gibi değil de tıpkı düpedüz erkekler gibi davranmaktadırlar. Zamanla anladım ki kadınların mücadelesiyle pekiştirilmezse sınıflar kavgası aldatıcıdır. Çoğu sosyalistler cinsel karşıtlığı sınıfsal karşıtlığa göre ikincil saymaya yatkındırlar. Oysa kendilerine sosyalist denilen ülkelerde şu bizim MLF (Kadınların Kurtuluş Hareketi) gibi bir hareketi örgütlemek yasaktır. Bence mücadeleyi iki düzeyde birden yürütmekte yarar var, karıştırmakta değil. Erkekler, partileri ne olursa olsun, kadınların yaşantısını gerçekten hesaba katamıyorlar.