Terbiyesizlik yapıp Fethullah filan dememiz caiz değildir.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Fotoğrafın her türüne caiz demek yerine kimlik kartı, pasaport gibi evraklarda kullanılan ve insan vücudunu tam olarak yansıtmayan türlerine cevaz vermek daha doğrudur.
Ben diyorum ki gelin bunların dershanelerinden çocuklarınızı çekin alın. Çekin alın! Bunların okullarına gidiyorlarsa alın. Ya bunlar sülük gibi emdiler be! Ama sülük bunlardan faziletlidir ha! Sülük kirli kanı emer. Bunlar temiz kanımızı emdiler. Onun için çekin alın çocuklarınızı.
MHP'nin bir defa Hocaefendi'ye saldırısı gerçekten bana göre ihanet derecesindedir. Çok çirkin bir şey. Hocaefendi işi gücü bırakmış da Bahçeli ile mi uğraşacak? Bir defa onun bulunduğu makam, meşgalesi böyle bir şeye müsaade etmez. Çok çirkin, çok ayıp. Ben bunu ihanet derecesinde kınıyorum. Burada Bahçeli'nin kendisini check etmesi, kendiyle uğraşması lazım. Ben inanıyorum ki aklıselim sahibi ülkücü kardeşlerim de bunun bu yaptıklarından ciddi manada rahatsızlar. Böyle bir yaklaşım olmaz. İhanet derecesinde.
Cemaatin asıl işi okullardır. Çünkü Fethullah Gülen altın bir nesil yetiştirmek istiyor. Bu altın nesil hem dindar hem bilgili olacak ve önemli yerlere gelecek. Ortada laikliği yıkmak amacı yok. Cemaat okullarında yetişen talebeler Türkiye nüfusuna vurduğunuzda yüzde 2 bile etmez. Dolayısıyla bir tehdit unsuru değil. Radikal bir İslam değil, hoşgörüye dayalı, dinler arası diyaloğa dayanan bir dindarlık hedefliyorlar. Herkes laikliği ele geçirmek istediğini sanıyor, böyle bir şeyi istese de yapamaz. Dindar insanlar ikinci sınıf görünmesin diye çalışıyorlar.
Fethullah Gülen'i kendi vatanından uzak tutan şartlar neydi, o şartların bugün hiçbiri yok. Fethullah Hocaefendi'yi Türkiye'de yaşayamaz hale getiren insanlar bugün yargı konusu yapılıyorlar. Milyonların gönlünde taht kurmuş bir ismin kendi vatanından uzak durmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Müracaatlar gelmeye başladı sağdan soldan: "Efendim, Fethullah Gülen Hoca sizinle konuşmak istiyor..." "Hayırdır?" dedim: "Ben ne konuşayım onunla?" Kabul etmedim. Tekrar geldiler, tekrar istediler. Hatta bir de bana saat getirmişler, "Almam bunu." dedim. Rüşvet!
Gurbetten Hacc’a gidişlerimin birinde Medine’de mücâvir olarak yaşayan Hüseyin Avni Bey adında idealist bir gençle tanıştım. O kesif bir faaliyet içinde idi. Teknik bir düzen kurmuş Fethullah Gülen’in kasetlerini çoğaltıyor ve bunlar Türk hacılarına pazarlanıyordu. O’nun evinde bu kasetlerden bazılarını dinlemek fırsatım oldu. Bunlar güzel hissi vaazlardı. Fethullah Gülen’e muhabbetim daha da arttı. Bu arada Zaman Gazetesi’nde çalışan Fehmi Koru, Almanya’ya gelmiş ve benimle Zaman Gazetesi için geniş bir röportaj yapmıştı. Bu röportajın Zaman Gazetesi’nde hakkımdaki hâhişkâr iltifatlarla tam sayfa hâlinde yayınlanması da bu cemaatle aramdaki sıcak alâkanın bir tezâhürü idi. Daha sonra orada başka medihkâr yazı ve haberler de yayınlandı. Aradan beş-altı aylık bir zaman geçtikten sonra Fethullah Gülen Almanya’ya geldi. Etrafında kalabalık bir grup olduğu hâlde, beni Limburg’daki sucuk fabrikamda ziyaret etti. Etrafında yirmi-otuz kişi vardı. Beni iltifatlara garketti. Sebil Dergimizden çok şey öğrendiği beyanına ilâveten: “- Siz ülkemizin en yiğit insanısınız” tarzında iltifatlarda bulundu. Tabiatıyla ben de bu iltifatlara bir takım nezâket cümleleriyle mukabele ettim.
1980 İhtilâli’nden sonra vatancüdâ bir surette Almanya’da yaşamakta olduğum bir sırada O’nun taraftarlarının Avrupa’da teşkilatlanmak istediklerini, Millî Görüş mensuplarının ise bu insanlara engel olmaya çalıştıklarını görünce bir kere daha Fethullah Gülen ve taraftarlarını müdafaa mecbûriyetinde kaldım. Zirâ Almanya’da Millî Görüşçüler gençlerle ilgilenmiyorlardı. Bu cemaat Avrupa’da teşkilâtlanırsa gençlere ağırlık vereceği düşüncesiyle onlara yardımcı olmaya çalıştım.
O günkü dönem içerisinde birçok devlet büyüğü, birçok büyük insan ona danışıyordu. Açıkçası ben ona sempati duyuyorum.
Ben yirmi seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve Muhterem Hocaefendi’yi tanıyor ve seviyorum.
Benim bu dünyada, dünya hayatında kazandığım bir şeref varsa; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin beni dost saymasıdır. Bu bana yeter.
Sayın Fethullah Gülen, siz olmadan burada eğlenemiyoruz, coşamıyoruz, kalbimiz buruk. Dönün artık. Özledik.
NATO'cular Gladyo'nun üstüne gidiyor, güldürmeyin! Şu senaryoya bakın, kurguya bakın. Başımızda bu Abdullah Gül, "Ben BOP eş başkanıyım, görevim de Diyarbakır'ı merkez yapmak" yani Türkiye'yi bölmek bunu televizyonlardan utanmadan söyleyen Tayyip Erdoğan, Fethullah bunlarla Gladyo'nun kökünü kazıyoruz. Bu adamlarla Gladyo'nun kökü kazınır mı? Bu adamlar Gladyo! Gladyo'nun bir numarasını iki numarasını mı arıyorsunuz? Bir numarası Abdullah Gül, iki numarası Tayyip Erdoğan, üç numarası Fethullah. Öğrendiniz mi şimdi sayın hakimler?
2006 yılında Fethullah bir fetva veriyor. Ulusalcıların üstüne gideceğiz. İşte Ergenekon Davası'nın kökü.
Erdoğan, sen Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’in tavizsiz havarisi, Ermeni hısmı, Türklüğün yaşayan düşmanısın.
Bize Kars’tan Esad’ın, Pensilvanya’nın, Kandil’in milliyetçisi diyor. Halt ettin Erdoğan. Yine çaktın Erdoğan. Yine yanlışa battın Erdoğan. Biz zalim Esad’a çok şükür kardeşim demedik, ailece tatile çıkmadık. Biz Pensilvanya’nın kuyruğunda gezmedik, 12 yıl birlikte olmadık. Hele hele Kandil’in yolunu hiç bilmedik. Ve sadece gidersek, Türk bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik.