Tarihi günler yaşıyoruz. Tarihi günlerde tarihi sorumluluklar alınır. 1990'ların başında, karşı-devrim Avrupa'nın doğusunu silkelerken, yaşananlar hiç unutulmayacak. Tarihi bir anda takındığınız tutumun tarihi sonuçları olur. Sol adına neler yaşandı, neler yapıldı, bunlar tarihe not düşüldü. Şimdi de benzer bir dönemden geçiyoruz. Bu dönem emperyalizme karşı kesin, mutlak ve kararlı bir tavır almayanlar, dün de yazdığım gibi, yakın gelecekteki hangi meselede hangi tavrı geliştirirlerse geliştirsinler, karşı-devrimin, gericiliğin müttefiki haline gelecek. Telafisi yok, düzeltme hakkı yok. Karar anı... Yarın çok geç!
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Lamı cimi yok. Bugünün huzurlu, yarının güzel olmasını istiyorsan dün yaşadıklarından ibret almayı bileceksin. Eğer unutursan, tedbiri elden bırakırsan, gereğini yapmazsan, yarınlar sana dünden farklı bir şey getirmiyor. İnsanlar için olduğu gibi devletler için de bu durum böyle.
Bir asır önceki gibi bizi yok etmek istedikleri Anadolu topraklarından bölgemiz ve dünyaya barış ve huzur getirecek mücadelenin içindeyiz.
100 yıldır kendi ürettiğimiz sorunlarla değil, bizim için, topraklarımız, ülkelerimiz için kurgulanan sorunlarla mücadele ediyor, bu sorunlar nedeniyle ağır bedeller ödüyoruz. Bu coğrafyanın zenginliklerine göz dikenler, ne yazık ki bu coğrafyada istikrar, barış, dayanışma istemiyorlar. Bu coğrafyada ne kadar kan akarsa o kadar petrol elde edeceklerini, o kadar güç devşireceklerini egemen güçler çok iyi biliyor ve daha fazla kan akması için de ellerinden geleni yapıyorlar.
Öyle bir medeniyetin mirasçılarıyız ki manevi temeller üzerinde yükseltip hak ve adalet anlayışımızla bina ettiğimiz insanlık kubbesi, asırlar boyu tüm dünyada mazlumların umudu ve sığınağı olmuştur. Dün böyleydi, bugün yine böyledir. Şimdi bize düşen bu mirası varislerimize ulaştırmaktır.
Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak, kendi gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları da en büyük adaletsizliktir. Biz artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp, yem etmeye çalışmak artık komik kaçmaya başladı. Asırlardır Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar sömürmedik yer, katletmedik toplum, zulmetmedik insan bırakmayanların devri sona eriyor.
Biz gazeteciler yeryüzünde güce karşı gerçeği konuşmak zorundayız. Savaş bölgesinden gönderdiğimiz haberler, yazılacak tarihin ilk taslaklarıdır. Dünyaya savaşın korkunçluğunu ve sivillerin çektiklerini gösterebiliriz.
Üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk, yani İngiltere, devletimizi dağıtarak topraklarımızı kontrol altına almıştır. Bugünkü varlığımız ondan arta kalandır. Osmanlı topraklarının Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfuzunun kontrolüne girmesini engellemek için eskiyle bir ilişkisinin kalmaması ve bana göre etki alanımızın sınırları dışına yayılması engellenmek istenmiştir.
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Yirmi yılı bulmayan bir süre içinde bütün Orta Afrika; Britanya, Fransa, Almanya, Belçika, Portekiz ve İtalya arasında paylaşılıp ilhak edildi.
Tarihin dönüşümleri için sorumlu aranmaz elbette, kendi kendinin sorumlusudur o, kendi mantığını yine her çağda kendisi çizerek her türlü dış etkinin ötesinde akar gider.
Marksizm, bugüne kadar yaşananlarla birlikte, her şeyden önce bir tarih anlayışıdır; sonra da devrim, devlet ve emperyalizm teorileridir.
Eğer kazanırsak -ki bunu yapabiliriz ve yapmalıyız da-, Alman tarihinde adından en çok söz edilen nesil olarak nam salacağız. Ancak kaybedersek, hatamızın bedelini korkunç bir biçimde ödemek zorunda kalacak olan nesiller yüzlerce yıl boyunca bizlere lanetler yağdıracaklardır.
... Ancak çocuk gibi düşünen adamlar şöyle ihtimal edebilirler ki, topların kanunları tarihin kanunlarından güçlüdür, güya Nankin'de ateş açmakla tarihin tekerini tersine çevirmek mümkün... Emperyalizm tarihinde korkutma siyasetinin kendi "temelleri" vardır. Ancak şüphe yok ki, bu siyaseti yararsız ve hiçbir sonuç vermiyor.
Tek bir insanın yaptığı, sanki bütün insanlar tarafından yapılmış gibidir. Bu nedenle cennet bahçesindeki söz dinlemezliğin bütün insanlığı kirletmesi haksızlık sayılmaz; gene bu nedenle tek bir Yahudi'nin çarmıha gerilmesinin insanlığı kurtarmaya yetmesi de haksızlık sayılmaz. Belki de Schopenhauer haklıydı; ben başkalarıyım, her insan bütün insanlardır. Shakespeare de neredeyse, zavallı John Vincent Moon'dur.