Tarihe bayılırım, fakat hangi tarihe? Saklanan mı, ortadaki yalan olan mı?
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Tarihçiler, nadiren mutlak gerçeği ortaya koymaya eğilimlidirler. Çoğunlukla ordularının kahramanlıklarına güzelleme yapmak ve olayların kendi hayali kurallarıyla uyuştuğunu göstermek isterler. Tarihi yazmaktansa onu uydururlar.
Tarihçiler, nadiren mutlak gerçeği ortaya koymaya eğilimlidirler. Çoğunlukla ordularının kahramanlıklarına güzelleme yapmak ve olayların kendi hayali kurallarıyla uyuştuğunu göstermek isterler. Tarihi yazmaktansa onu uydururlar.
Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizden toprak ve üs istediği, Amerikan arşivlerini kullanarak kanıtladığım ve başında ve işine gelinceye kadar Washington'un bile kabul etmekte güçlük çektiği bir yalandır.
Kaç tabut gömülecek yeraltına ve kaç kişi gidecek habersiz uzaklara? Kaç yalan yıkacak güvenleri? Kaç satır yazılacak kader kitabına ve kaç dua edeceksin tanrına, kaç damla gözyaşı dökeceksin?
Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir? O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.
Kaç tabut gömülecek yeraltına ve kaç kişi gidecek habersiz uzaklara? Kaç yalan yıkacak güvenleri? Kaç satır yazılacak kader kitabına ve kaç dua edeceksin tanrına, kaç damla gözyaşı dökeceksin?
Tarih bir şey öğretiyorsa, o da tatsız gerçekler karşısında kendini kandırmanın aptallık olduğunu öğretir.
Galileo bir doğal yorumun yerine çok farklı ve o zamana kadar (1630) en azından kısmen doğal olmayan bir yorum koyuyor. Nasıl hareket ediyor? Nasıl Dünya’nın hareket ettiği gibi saçma ve karşı-tümevarımcı iddialar ortaya atabiliyor ve yine de onları dinlemeye hazır ve dikkatli bir dinleyici topluluğu bulabiliyor? Argümanların yetmeyeceği -akılcılık için ilginç ve çok önemli bir kısıtlama- ve aslında Galileo’nun ifadelerinin de sadece görünüşte argümanlar olduğu seziliyor. Çünkü Galileo propaganda kullanıyor. Söylemek zorunda olduğu entelektüel nedenler yanında psikolojik hilelerden de yararlanıyor.
Eğer olur da tarih benim ve hükûmetimin yaptığı hizmetleri değil, benden önceki egoistlerin yaptıkları zorbalıkları överse, bilin ki tarih hâlâ gerçek değil, hiçbir zaman olmadığı gibi...