Sundance film festivali saçma, filmleri seyrederken düşünmek zorundasınız.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki.
İnsan hemen hemen bütün gününü okumakla geçirirse, yavaş yavaş düşünme yeteneğini kaybeder.
Dünyalılar düşünmeleri gerekirken dostane kalmayı sürdürdüler.Hatta kendileri yerine düşünmeleri için bilgisayarları ürettikleri zaman tasarımda bilgelik yerine dostane olmaya önem verdiler.
Yeterince anlaşılır dilde konuşan insan var. Birazcık anlaması için düşünmesi gerekiyor insanların.
Biz kendi sahnemizde Batı insanının bunalımını seyrederiz. Seks ve hızlı yaşantı gençliğin ulaşılacak hedefi olarak biliniyor. Manevi değerler ve milli kıymetler sinema ve tiyatroların alay konuları oldu.
Hiçbir film eleştirmeninin yazdıkları, filmden fazlasını söylemez, ancak eleştirmenler ellerinden geleni yaparak bizim aksini düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar.
Bulunduğumuz şu anda televizyonun bence en iyi halinde olduğunu ve sinemanınsa benim de içinde olduğum son 50 yılında en kötü halinde olduğunu düşünüyorum.
Sinema, işte bu insanlarla dolu. Üretmeyen, üretemeyen, yalnızca üten, tek yeteneği bu olan… Yalnızca sinema mı, tüm ülke, kıllarının arasında bit, pire ve kene barındıran köpek sırtı gibi. Bu ülke yalnızca parazitler için mümbit, üretenler içinse yer demir gök bakır.
Boş ver, diyorum. Çekemezsek çekemeyiz. Bu toplum bu öyküye layık değilmiş diye avuturuz kendimizi.
Adam gibi bir ülkede yaşamış olsaydım, şimdiye kadar her biri uluslararası sayısız ödül sahibi beş filmim olacaktı. Tam beş film. En az beş film. Oysa hırsızlığın servet, namussuzluğun ödül, başarının ceza olduğu bir garip ülke burası. İki eliyle önündekini doğrultamayanların yönettiği bir ülke. Ağzımı bozmadan kalkıp senaryomu bitirmeliyim.
Ulusal Film Ödülleri dışında, değer vermem gereken başka bir ödül töreni görmüyorum. Bu ödül törenleriyle ilgili kişisel deneyimim, onlara güvenmiyorum. Onlara inancım yok, bu yüzden uzak durmayı tercih ederim.
Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.