Benzer Sözler

Bir padişah ki budalaca kuruntu yüzünden, yirminci yüzyılda, İstanbul'a elektrik sokmaz. Telefon getirtmez. Askere manevra fişeği ile de ateş talimi yaptırmaz. Donanmayı, eğer denize açılırsa toplarını Yıldız'a çevirip vurabilir diye, ön köprü ile bağlı Haliç'te çürütür. Bir padişah ki okullarda edebiyat dersi okutmaz. Kuru övme dışında tarih dersi verdirmez. Aşk şiirini, romanını bile yasak eder. Kendi adıdır diye bir sabah uyanıp bütün kısa "a"lı Hamidleri uzun "a"lı Hâmid'e ve veliahtının adıdır diye bütün Reşad adlarını Neşet'e değiştirtir. Otuz üç yıl böyle bir padişahın hükmü altında çöküp giden bu memlekette 1965'te onu "Ulu Hakan" diye ananları deneme tavşanı gibi kullanılmak üzere akıl hastanesine yollamaz da ne yaparsınız?

Düşmanlarım bana ne yapabilir ki? Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum, nereye gitsem o benimle gelir. Hapsedilmem halvet, sürgün edilmem hicret, öldürülmem şehadettir. Değil mi ki göğsümde Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünneti vardır!

Her tarafı istila eden inkılap ve ihtiras içerisinde bunaldım. Bana teklif edilen şekildeki hilafete ne karşı koyma ne de başeğme imkanı görmeyerek kamuoyunda sükun ve durumda açıklık belirinceye kadar tehlikeli bölgeden geçici olarak ayrılmaya karar verdim. Gitmekle vekili olduğum şanı yüce peygamberin yaptığını yaptım, hicret ettim...

Kelleme fiyat biçiyorlar. Bu nedenle kendi memleketim, Bangladeş’ten atıldım. 10 yıl Avrupa’da yaşadıktan sonra Hindistan’a, Kalküta’ya gittim. Orada da fetvalar boynuma yapıştı. Kitaplarım meydanlarda yakıldı. Haydarabat’ta bir kitabımı tanıtırken bir İslamcı köktendincinin saldırısına uğradım.

Fethullah Gülen'i kendi vatanından uzak tutan şartlar neydi, o şartların bugün hiçbiri yok. Fethullah Hocaefendi'yi Türkiye'de yaşayamaz hale getiren insanlar bugün yargı konusu yapılıyorlar. Milyonların gönlünde taht kurmuş bir ismin kendi vatanından uzak durmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum.

Her tarafı istila eden inkılap ve ihtiras içerisinde bunaldım. Bana teklif edilen şekildeki hilafete ne karşı koyma ne de başeğme imkanı görmeyerek kamuoyunda sükun ve durumda açıklık belirinceye kadar tehlikeli bölgeden geçici olarak ayrılmaya karar verdim. Gitmekle vekili olduğum şanı yüce peygamberin yaptığını yaptım, hicret ettim...

Ben, bana benzer karakterleri yazmıştım. Ben bir mağlup ve mağdurdum; bir öteki ve barbardım; bir yabancı ve sürgündüm. Yazdığım ve yazmayı düşündüğüm karakterler de böyleydi işte. Ben onlara hükmetmeye çalışırken, onlar çoktan beni etkileri altına almış, kaderimi kendi kaderlerinin bir parçası haline getirmişlerdi.

Sürgün yazarıyım. Dünyaya ait olmak istiyorum. Kürtlerin sesine yer açmak istiyorum. Bazıları göç ettiğimi söylüyor, yazıyor. Göç etmek başka bir şey, sürgün başka bir şey. Babam kansere yakalandığında bir hafta, bir gün, bir saat hiç fark etmezdi. Ona sadece 'elveda' demek için, bir saatliğine geri dönüş için başvuru yaptım. Ricada bulundum. İzin vermediler. Ankara'daki bürokrasi 'Hayır' dedi. Sürgün budur.

27 Mayıs'tan beri geçen 11 aylık zamanda maruz kaldığım acıklı muameleler, hapis ve neyfiyemdeki sıkıntılar ve bazı garazkâr neşriyatla üzerime tevcih edilen iftiraların hakikatsizliğini ifade etmek için şahsıma ait bu maruzatımı zikretmeye mecbur kaldım... Hatta bugün Şarkta Kürtçülük damarını kırdığımız ve aleyhinde bulunduğumuz için bu menfi fikri taşıyan Kürtler bize düşman kesilmişlerdir.

Liste
Yükleniyor…