Şu muhakkak ki, biz Türkler, şeriat bataklığına saplandıktan bu yana özellikle iki güzel niteliğimizi yitirmişizdir ki, bunlardan biri "akılcılık" ve diğeri de "kadına saygı"dır.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazanlı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.
Bir çocuğu nasıl eğitirsen, öyle olur. Aklı bir yana koyup da “Hakikati gösteren yol, bilim yolu değil, şeriat yoludur” diye öğrenciyi küçük yaştan yetiştirirsen, kadını insandan saymayıp çuvala sokar, bağnazlığın siyasal kavgasını güncelleştirmeyi görev bilir.
Kuşku etmiyorum ki, Turan Dursun'un bu hayırlı ve yararlı etkisiyle, din adamlarımız, şeriatın iç yüzünü akılcı yoldan inceleme ve eleştirme itiyadını edinmekte gecikmeyeceklerdir. Bu onlara, şeriat eğitimi yüzünden fikren kısırlaştırılmış Müslüman ülkeler halklarının, istisnasız olarak yeryüzünün en ilkel, en geri, en yoksul, en bahtsız halkları arasında yer almış olmalarının nedenlerini öğretecek ve böylece akılcılığın tek çözüm olduğunu fark ederek kendi kendilerine "Gerçeklere şeriat yolu ile değil akıl rehberliğiyle, laiklikle gidilir" diyebileceklerdir. Daha başka bir deyimle, her biri, başlı başına birer Turan Dursun kesilecektir. Ve işte o zaman bu toplum, sürüklenmekte olduğu uçurumu fark edecek ve ilkellikler girdabından kurtulma şansını deneyecektir.
İslâm'a girinceye dek kadını özgür ve eşit haklara sahip bir varlık bilen ve devlet başkanı ya da yöneticisi kılacak kadar yücelten Türk, şeriât bataklığına saplandıktan sonra onu giderek küçük görmeyi, erkeğin hizmetine terk etmeyi ve şehvet aracı haline getirmeyi gelenek edinmiştir. Orhun Kitabeleri'nin kanıtladığı uygarlığın yaratıcısı bir millet iken, şeriât'a kandıkça ve Muhammed örneğine sarıldıkça, bir yandan "akılcılığını" ve diğer yandan da kadını "değer" bilme meziyetlerini terk etmiş ve ilkelleşmiştir. Hiç kuşku edilemez ki bu sonuç, sosyal kanunların ortaya koyduğu doğal bir olaydır. Çünkü tarih şunu kanıtlamaktadır ki her toplum, kadına verdiği değere oranla gelişir ya da ilkelleşir.
Bir naibe gönül bağlarken onda keramet aramayınız. Sadece şeriata saygı beslediğini ve Hak yolunda yürüdüğünü görmek yeterlidir.
Hiçbir kadın hemcinslerine saygı duymaz, ama çok azı bunu benim gibi açıkça ifade eder.
Bir kadın ancak kendine saygı duyduğu sürece başkalarından saygı bekleyebilir, ancak kendine inandığı zaman başkaları da inanabilir ona.
Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlar, şeriatten laikliğe ulaşmada 78 yılda kazandıklarının da; uyanık olmadıkları takdirde yitirebileceklerinin de bilincindedirler.
Servet sahibi bir insan, erdemli bir insandan daha fazla saygı görüyorsa, insanlar erdemden önce servet peşinde koşacaktır. Akıllarına değil, güzelliklerine ilgi gösteriliyorsa, kadınların zihinleri ekilmemiş topraklar olarak kalacaktır.
Edep nedir bilir misiniz? Edep hadlere riayet etmektir. En büyük edep de Allâh(Celle Celâlühü)’nün ilahi hududu olan şeriatı muhafaza etmektir.
Eğer Kur'an-ı Kerim'deki bütün ayetleri emir olarak kabul etsek o takdirde bu asırda hırsızlık yapanın elini mi keseceğiz? Zina yapan kadına meydanlarda herkesin gözü önünde 100 sopa mı vuracağız? Yine Kur'an'da yazıyor diye köle besleyip gereğinde azat mı edeceğiz? Cariye bulundurup mecbur kaldığımızda onunla mı evleneceğiz? Kur'an'da yeri var diye erkekler isterse dört bayanla mı evlilik yapacak? Bu ne akıldır? Bu ne cahilliktir, anlamak mümkün değil.
Kadınların dekolte giymesine, hayatına karışmak eğitim ve görgü eksikliğinden, saygıyı ve hürmeti bilmemekten kaynaklanıyor.
Akepe bir Likud'tur. Her ikisi de emekçi düşmanıdır. Aşırı Batı ve Amerikan yanlısıdırlar. Kendi şeriatlarını rehber alırlar. Hegemonya söz konusu olduğunda bir kalıbın iki tarafı olurlar; birisi eril ve diğeri dişildir. Birisi girer ve diğerine girilir. Bütün fark buradadır; girmek ya da girilmek, Shakespaere'in söylediği üzere, this is the question.
Kurtuluş, kesinlikle aydının işçileşmesinde veya işçinin aydınlaşmasında değil. Her ikisinin kendi gelişkinlikleri içinde birleşmesinde. Kadının kurtuluşu da kendi gelişkenliği içinde gelişgin erkekle birleşmesinde. Başka yolu yok.
Cumhuriyet Türkçedir, niye Türkçedir; çünkü cumhuriyetin kökü "cumhur", cemaat anlamında "people" anlamında "congregation" anlamında bir Arapça kelimedir; ama o kelimeden cumhuriyet ve cumhuriyet rejimini türeten Türklerdir. Binâenaleyh mefhumun içerisi tamamen Türkler tarafından doldurulduğu için bu çok Türkçe bir kelimedir.
Türkler teşkilâtlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk askerdir" sözüne gülerler ama beğenin beğenmeyin bu doğrudur.