Şu anda Türk üniversitelerinin verdikleri diplomalar ciddiye alınacak belgeler değildir. Bunun nedenleri; görülmemiş bir öğrenci kalitesizliği, buna paralel olan bir hoca kalitesizliği ve çoğu aptalca politik kaygılarla açılan üniversitelerin alt yapı imkânlarının gerekenin çok altında olmasıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Unutmayalım ki "öğretim" ve "diploma" ancak bir "genel eğitimin" parçası olduğu zaman işe yarar. Türkiye'deki çarpıklık ise genelde, "demokrasi eğitiminin" eksikliğidir.
Türkiye’deki mantık arasında çok büyük fark var. 1.400 yıldır dini kuralları hiçbir reforma tabi tutmadan kabul eden bir toplumda, evrimi batı mantığıyla kitlelere anlatmaya çalışırsanız başarılı olamazsınız. Yaratılış kuramı, tanrısal kelam olarak toplumu etkisi altına almış vaziyette. Nitekim üniversitelerde yapılan bir araştırmaya göre; öğrencilerin yüzde 70’i evrime inanmıyor, yüzde 20’si yetersiz buluyor; ancak yüzde beşi inanıyor.
Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.
Üniversite özerkliği, zorbaların kanundan kurtularak üniversitelerde baskı yapmaları yetkisi değildir. Silah taşıyorlar ve onunla veya silahsız kanun dinlemiyorlar, hoca dinlemiyorlar. Çalışmak isteyen öğrenciyi zorla alıkoyuyorlarsa öğrenci adına layık olmayan bu kimseler ister sol irticaın aleti olsunlar, ister sağ irticaın; devlet kuvvetleriyle derhal tesirsiz ve yersiz bırakılmak lazımdır. Yurtlar için de durum budur.
Daha önce defalarca açıkladık, sabırla bir kez daha açıklayalım. Bugün itibariyle geçici koruma altında bulunan Suriyeli 3 milyon 577 bin 714, uluslararası koruma kapsamında 318 bin 717 olmak üzere, ülkemize sığınan toplam 3 milyon 896 bin 431 kişi bulunmaktadır. İkametli olarak da 1 milyon 342 bin 995 kişi ülkemizde yaşamaktadır. Böylece ülkemizde bulunan toplam yabancı sayısı 5 milyon 239 bin 426'dır. Bunların da 1 milyon 22 bin 703'ü ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede okuyan öğrencilerden oluşuyor.
Türkiye'nin bütün ülkelerden daha iyi bir duruma nasıl gelebileceği sorusunu hep gündemde tuttuk ve bunu da çok büyük ölçüde başardık.
Dünya, yüz yüze eğitimle uzaktan eğitimin iç içe olduğu karma bir modele doğru yöneliyor. Türkiye'nin de burada yerini alması kaçınılmaz.
Halkevleri ile Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye aydınlanmasını durdurup geriye çeviren, karanlığa dönmemize neden olan büyük yanlıştır.
Bazen öyle diplomalı insanlar görüyorum ki, içimden bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkündür.
Ne denli acı olursa olsun gerçek şudur: Üniversite düzenimiz, emperyalizmin sultasında yaşayan Türkiye'de, komprador kapitalizmin sultasına bağlanmıştır...
Üniversitelerde çok iyi çocuklar var. Geçtiğimiz günlerde biri geldi bana. İTÜ'de ilk 500'de girmiş. Yani Türkiye üniversite sınavında ilk 500'ün içerisindeki çocuklardan biri. Okulu başarıyla bitirmiş, biz de bunu devlet olarak ABD'ye yüksek lisansa göndermişiz mühendislik alanında. Northeastern Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış. Ondan sonra bitirmiş, demişiz ki, "sen kal, Massachusetts Üniversitesi'nde doktora yap", doktora da yapmış. Sonra devletin kuralı, 1 yıla 2 yıl hizmet istemişiz. Yani biz ona ABD'de 6 yıl burs vermişiz. Bize 12 yıl hizmet edecek. Gelmiş şimdi yardımcı doçent olmuş. Dedim ki "kaç para alıyorsun bana bir söyle". Baktı, biraz da utanarak 2 bin 500 lira aldığını söyledi. Böyle bir beyni biz bu paraya çalıştırıyoruz. Olmaz. Ondan icat bekliyoruz. Çocuk geçinemiyor.
Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla zekasıyla değil tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor.Sadece bilgi edinmekle kalmıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor.
Bende üniversiteye gitmiştim, bütün profesörlerin aklı, adaleti, hakikati, iyiliği, güzelliği, vb vazettiklerini biliyorum. Hepsi! Bir tanesi bile kötülüğü ve alçaklığı öğretmez. Peki neden bütün öğrencileriniz böylesine sahtekar ve dolandırıcı? Onlara öğretmiyor musunuz, yoksa defterlerine mi geçirmiyorlar söylediklerinizi?
Diploma fetişisti değilim, konservatuvar bitirmedi diye Şener Şen'i inkar edebilir misiniz?