Son yıllarda kendi arz güvenliğimizi sağlama almak için altyapı çalışmalarını yaparken bir taraftan da Avrupa ülkelerine gaz transferi ve akabinde gaz ticareti yapacak bir noktaya doğru gidiyoruz. Bununla alakalı müzakereleri buraya katılan ülke temsilcileriyle de yaptık. Görüştüğümüz yetkililer, bu projemize destek vereceklerini ifade etti. Türkiye'de bir dağıtım merkezi ve ticaret merkezi kurma ile alakalı çalışmalarımızda son noktaya geldik. Hedefimiz bir yılda orada da ilk ticareti başlatmak.

Benzer Sözler

İkinci Cihan Harbi (2. Dünya Savaşı) nasıl Avrupa'nın bilmem neresinden çıktı da 6 sene bizim memlekete de türlü ıztıraplar verdiyse, şayet çıkacaksa Üçüncü Cihan Harbi de öyle çıkabilir. Görüyorsunuz, size her ihtimali açık söylüyorum. Fakat bu ihtimal kuvvetli midir? Kuvvetli olmaması lâzımdır.

Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.

Geçmişte Yahudilere dönük olarak ortaya koydukları zalimane yaklaşımları, bugün Müslümanlara dönük olarak ortaya koymak için pusuda bekliyorlar. Dolayısıyla Avrupa'da Müslümanların, Yahudilerin, göçmenler üzerine çalışan kuruluşların hepsinin topyekun güç birliği içerisinde, bu aşırı sağcılığa bu Nazi anlayışına karşı mücadele etmesi gerekir. Şimdi ise Müslüman düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı ile öne çıkmış bir şahsın böyle bir kuruluşun başına gelmesi doğrusunu söylemek gerekirse Avrupa'da aşırı sağcılara karşı verilecek bu mücadelenin inandırıcılığını azaltacaktır. Bu, herkesin beraberce topyekun bir şekilde ortaya koyması gereken bir mücadele.

Bütün illerimizde 1443 deprem istasyonumuz var. Avrupa'da istasyon sayısı bakımından 2'nci sıradayız. Çok aktif şekilde ölçümlemeleri yapıyoruz. Bizim deprem takip yerimiz var. Orada da arkadaşlarımız 7 gün 24 saat çalışma ve çözümlemeler yapıyor. Anlık olarak herkesi bilgilendirmeye çalışıyoruz.

İki gün önce PKK'lı militanlar Avrupa Karma Parlamentosu binasını bastılar, cam çerçeve kırdılar, yıktılar. Aslında burada Avrupa'nın gerçekten Türkiye'ye karşı çifte standardını, iki yüzlülüğünü çok net şekilde görüyoruz. Aslında zarar veren PKK, zarar veren İŞİD, zarar veren DHKP/C'nin yurt dışı uzantıları. Burada tarihten gelen birtakım husumetten dolayı, kuşatmalardan bu tarafa Avusturya'nın Türkiye'ye böyle bir fobisi var. Aslında bizim oradaki teşkilatlarımızın, masum Türk vatandaşlarının, ekmeğinin peşinde olan arkadaşlarımızın varlığı onların emniyeti için de bir teminattır.

Avrupa soykırımdan bahsediyor. Soykırım Balkanlar'da olmuştur. Bulgar, Sırp, Yunan, bizim Türklerimizi katletmiştir, soykırım orada olmuştur. Ben Avrupa tarihine inanmam, Avrupa tarihi bizim tarihimizi tahrip etmiştir, benim bütün hayatım bu tahrifatı düzeltmekle geçti. Eğer herhangi bir şey için övüneceksem bunun için övünürüm. Avrupa'nın yalanlarını yüzlerine vuruyorum. Avrupa bize hiçbir zaman dost olmadı. Bugün de geleneksel düşmanımızın maşası halinde. Türkiye çok güçleniyor, Avrupa da bundan korkuyor ve bizi parçalamak istiyor. Çünkü Türkiye, Ortadoğu'da oldukça parçalayamaz, Türkiye'yi bağımlı yapamaz. Ama parçalayarak bağımlı yapmaya çalışıyorlar. Bizde AB sevdası var, AB bizi anlamıyor. Bizim diplomatlarımızın, hükûmetlerimizin, medyamızın bu rehaveti karşısında tekrar isyan damarlarım kalkıyor. Avrupa kapitalizmi, Avrupa'nın refahı Türkiye sayesindedir.(Balıkesir Üniversitesi'nde alkışlanan konuşmasından, 2006)

Türkiye, enerji konusunda önemli ve güzel adımlar attı. Sakarya Gaz Sahası'nda doğal gaz bulunması ve Türk ekonomisine katkıda bulunması önemli bir konu. Ayrıca Türkiye'nin önemli bir doğal gaz depolama tesisi açması da gerçekten önemli. Türkiye, yenilenebilir enerji alanında (rüzgâr, güneş ve jeotermalde) da son derece güzel adımlar attı. Türkiye'de nükleer enerjinin gündeme gelmesi ve Türkiye'nin enerjisinin bir parçası olması, hepimizin sevinmesi gereken bir şey ancak burada nükleer hangi partnerlerle ve şartlarda çalışacağımız da önemli.

Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Paludan'ın Kur'an-ı Kerim yakma alçaklığı çok yönlü bir "İslam karşıtlığı, Batı ve Türkiye" tartışması başlattı. Öncelikle İsveç devleti, Stockholm'deki Türk büyükelçiliği yakınında gerçekleştirilen bu nefret suçuna BM ve Avrupa Konseyi Sözleşmeleri'ne aykırı olarak izin vermiştir. Özgürlükler ve demokrasi ile ilgisi olmayan bu tavır Avrupa'da son yıllarda ana akım siyaseti dönüştüren İslam karşıtlığını teşvik etmektedir. Nitekim iki gün sonra Hollandalı bir aşırı sağcı siyasetçinin de Kuran-ı Kerim'i yırtma alçaklığında bulunması, İslam karşıtlığının Avrupa güvenliğini ve iç barışını ne kadar kırılgan hale getirdiğini göstermektedir. İsveç'in bu sorunlu yaklaşımına Türkiye ve diğer İslam ülkeleri gibi Avrupalı devlet adamlarının da tavır koyması gerekirdi.

Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.

Liste
Yükleniyor…