Sırf kadın olduğun için, elin serserisine boyun eğmeyi mecbur kılan, saçının kaç teli gözüktü, manton bol değildi diye baldırı çıplaklara sana vurmaya hak veren siyaset mi olur Allah aşkına.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Rick Santorum, kadınların duygusal olmaları nedeniyle savaş hattında başarılı olamayacağını savundu. Anlaşılan hiç ‘The View’ programını seyretmemiş.
Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir obje değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi, hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin kulu olmaya karşı çıkmalıdır. Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur.
Siyasetin bütün iniş çıkışı bir yandan kurtların, diğer yandan çakalların devlete karşı toplumu, topluma karşı devleti koz olarak kullanışına ayarlanmıştır. Bu iniş çıkıştan başı dönen Türk toplumu bir türlü hem güvenliğini, hem de özgürlüğünü bir arada, birlikte istediğini ve biri için diğerini feda etmek mecburiyetinde olmadığını söylemez, söyleyemez. Kurtların kurtluk, çakalların çakallık yapmalarından ülke lehine bir sonuç çıkabileceği ihtimalini hep göz önünde tutar. O kadar ki kurtların çakallaşması, çakalların kurtlaşması Türklerde endişe uyandırır. Çünkü onlar da bütün hazırlıklarını hayatlarını yaşamak üzere yapmışlardır. Kurt veya çakal, takılacak birileri olsun isterler.
Özgürlük hiçbir zaman verili değildir, her zaman tehdit altındadır. Mutlak belirlilik, her defasında da, özgürlük yoksunluğudur.
Hiçbir din kadın-erkek arasında eşitliği övmüyor, öğütlemiyor. Tüm dinler kadınlara düşman. Hepsi kadına baskıyı teşvik ediyor, hepsi kadınların erkeklerle aynı haklardan yararlanmasını engelliyor. Hiçbir biçimde kadının özgürlüğüyle bağdaşmayacak ataerkil sistemlerin ilelebet sürmesini istiyor.
Bir gün ülkede devletin kutsal sayılması gerektiği ve bireyden daha önemli olduğu teranesi sona ererse, rahat bir nefes alacağız.
Ben solcu bir kadınım, solcu bir partiyle kadın davasının daha çabuk çözüleceğini pek zannetmiyorum. Zaten solcu bir parti de, öteki partiler gibi erkekler tarafından yönetilmektedir. Kadınlar konusuna yaklaşmak gerekince de, bunlar solcu erkekler gibi değil de tıpkı düpedüz erkekler gibi davranmaktadırlar. Zamanla anladım ki kadınların mücadelesiyle pekiştirilmezse sınıflar kavgası aldatıcıdır. Çoğu sosyalistler cinsel karşıtlığı sınıfsal karşıtlığa göre ikincil saymaya yatkındırlar. Oysa kendilerine sosyalist denilen ülkelerde şu bizim MLF (Kadınların Kurtuluş Hareketi) gibi bir hareketi örgütlemek yasaktır. Bence mücadeleyi iki düzeyde birden yürütmekte yarar var, karıştırmakta değil. Erkekler, partileri ne olursa olsun, kadınların yaşantısını gerçekten hesaba katamıyorlar.
Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz.
Gerçek özgürlük -eğer özgürlük diye bir şey varsa - budur: seni esir alan nefsini, köle kılan çıkarını ve sosyal mecburiyetleri hepten bir kenara itip bir şeyi sadece 'güzel' olduğu için yapabiliryormusun?
Emeğin ve alın terinin sömürülmediği, kadının erkeğe oranla geri sayılıp ezilmediği, insanların tüm yeteneklerinin özgürce serpilip gelişebileceği, insanın kendini insan olarak gerçekleştirebileceği bir toplum düzenine kavuşamaz mıyız?
Her kadının 'Başbakan beni kuluçka makinesi mi, erkeklerin zevkine sunulmak üzere bir mal olarak mı görüyor?' diye sorması gerek. Kadınlarımız, kendisine 'Gördüğünüz ilk erkekle uzatmayın evlenin.' diyen bir adaya nasıl oy verir?
Totaliter eğilimli toplumlar sevaplarını, özgürlük yanlısı toplumlar günahlarını abartırlar.
Özgür bir ülkede yaygara çok, ıstırap az; baskı altındaki bir ülkede ise yakınma az, keder çoktur.
Kadınlar artık erkeklerin kölesi olmayacak, onlara bağımlı olmayacaklar. Eğitimde, haklarda, ayrıcalıklarda ve kişisel özgürlükte eşit olacaklar.
İnsan ırkı politik bakımdan iki gruba ayrılır. İnsanların güdülmesini isteyenler, ve böyle bir arzusu olmayanlar.
Kişisel tarihimde, özgürlük düşleri kurarken ve tüm hayatı anlamaya çalışırken, feminist oldum. Kendi dışımdaki varlıklarla ilişkimi sorgularken. Bu sorgulamada cinsiyetçiliğin ne olduğunu ve nasıl işlediğini görmeye başladım. İlk anladığım şey, feminizmin kadın hakları savunuculuğu değil, bir özgürlük felsefesi ve politikası olduğuydu.
Hayatlarımızı ve özgürlüğümüzü alabilirsiniz fakat onurumuzu alamazsınız. Savunmasızız fakat onursuz değiliz.
Beyaz erkekleri bir kadın sürücüyü aşağılamak kadar tahrik eden başka bir şey yoktur. Hayvan bozuntusu maçolar tahrik olur böyle bir şeyden!
Tam bağımsızlık olmadı mı, tam mutluluk da yoktur. Zavallı kadınlarımız! Bu mutluluğu aranızdan ne kadar azı tadabiliyor!