Şimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Cesedim bir dağ gibi ağır… yüz bin ve yüz bin.. ve yüzbinlerce kadın kolu bu kocaman dağı kaldırıp omuzlarına alırken sizin yerinizi sarsacak müthiş bir kahkaha atacaklar.
Atina’dan Paris’e, New York’tan Brezilya’ya kadar, tipik anlamda politikanın artık bir işe yaramayacağını bilenlerin sayısı artıyor. Eğer yeni mücadele biçimleri, yeni toplumsal hareketler icat etmek yerine onların kurallarıyla oynarsak, vicdanımızın anlamayacağı türden şiddet dolu güçlere karşı kendimizi silahlandırmazsak hep kaybedeceğiz. Dünyanın savunulması için kesin ve acil eylemlere ihtiyaç var: yollar bloke edilmeli, ağlar parça parça edilmeli, balina avlayan gemiler batırılmalı, her türden kafesler muhakkak boşaltılmalı. Ama bütün bu geçici savunma ölçülerinin ötesinde güçlü bir direniş hareketi oluşturmalı ve küresel kapitalizme devrimci bir alternatif inşa etmeliyiz -kendi değerlerimizi, kimliklerimizi, dünya görüşlerimizi ve ekonomik sistemlerimizi, sosyal ve politik kurumlarımızı ve birbirimizle, öteki hayvanlarla ve bir bütün olarak dünyayla aramızdaki ilişkilerimizi radikal anlamda değiştirmeliyiz.
Koşullarımız ile uzlaşmak istemiyoruz. Onlara başkaldırıyoruz. Koşullar üzerimizde ağırlık oluşturuyor, bizi devrimcileştiriyorlar. Bizi isyana yönelten şeye uyum sağlamayız. Her türlü uzlaşmayı, hatta tüm mütarekeleri reddediyor ve bu koşullara karşı sonuna kadar mücadele etmek için kendimize söz veriyoruz. Bu bir uzlaşma değildir; ve kararlı insan, koşulların kendi kendine değişmesini bekleyerek huzurla uyuma iznini kendine vermez.
Partizan
Ne bir sır
Ne bir gizemdir
Bir bilseniz kardeşler
Ölesiye güzeldir.
Bir sevdadır O
Kalbimizin derinliklerinde
Hemi de
Öyle bir sevda ki
Yedi başlı devlerin
Beylerin bankerlerin
İğrenç işkencecilerin
Kalbimizin derinliklerinden sökemediği
Bir kara sevda
Umuttur O
Yarınımızı süsleyen
Güçlü ve eğilmez
Kaya gibi dimdik
Kan
Barut
Ve ateş ortasında açan bir çiçek
Yediveren bir güldür O
Dağların doruklarında yanan
Tek bir ateştir.
Güneştir O
Bizi ısıtan
Zalimi yakıp kavuran
Silahtır
Düşmanı canevinden vuran
Işıktır yolumuzu aydınlatan
Partizan
Bedrettin'in düşüncesi
Köroğlu'nun savaşçılığı
Pir Sultan'ın kararlılığı
Kawa'nın sabrıdır
Ferhat'ın aşkıdır
Dağları delen
Ahmet'imin kurşunu
Zeki'min ödüdür
Hem ölü
Hem diridir O
Bedeninde kızıl güller taşıyan
Ölürken bile yaşayan
Kıvılcımdır
Bozkırı tutuşturan
Bakmayın şimdi
Boynunun büküklüğüne Onun
Ne bir Eylül fırtınası
Ne bir karakış
Ne de bir bahar dolusu
Solduramaz onu
Çünkü
Habire sulanıyor O
Şahdamarlarımızdan akan
Şarıl şarıl kanlarla
Onu görmek mi istiyorsunuz?
Göğe bakın
Çakan şimşektir
Sayamayacağımız yıldızdır O
Suya bakın
Yüzen balıktır
Bil cümle hayattır O
Göremediniz mi?
Kendinize bakın
Sizsiniz
Halktır O
Komünist devrimciler, tarihin devrimci mücadelede bir silah haline getirilmesini bilirler.
Savaşımız, Çarların, ruhani reislerin ve eşkıyaların milletimizden gaspettikleri haklarını iade için sonuna kadar devam edecektir...
Bizden durmamızı isteyen dünyaya gülüyor ve diyoruz ki: Bu güne kadar bizim için, sizi dinlememizi gerektirecek ne yaptınız?
Devrimciler her zaman arzuladıkları hatta mevzilenemezler. Bazen mevziyi çok geri bir noktada kurmaları gerekir. Çünkü cephe o noktada açılmıştır. Mevzi cephenin olduğu yerde kurulur. Cephenin çok ilerisinde mevzi kurarsanız, oturup muharebenin bitmesini beklersiniz ve sonunda telef olursunuz.
Bütün devrimlerde, eski rejimler devrilir devrilmez hizipler arasında iktidar mücadeleleri başlar. Bu mücadeleler hep halkın gözünden uzakta sürdülür ve doğal olarak giderler de halkın cebinden karşılanır.
İnsanlar “devrimci oluşlara” yakalanmadan, yani “mücadeleye başlamadan” önce devrimci falan değildirler.
Şunu açıkça kavramalısınız ki, devrim bir Paskalya Yürüyüşü olmayacak. Ki domuzlar, bütün araçları sonuna kadar kullansa da ama hepsi bu kadar, daha ileri gidemeyecekler.
Devrim, dünyanın hemen her köşesinde dalgalanmalar, yanıp sönmeler, fırtınalar. Devrimin alevlerini beslemek için kütükler haline gelelim.
Gezegenin her bir yanında gözler önüne serilen devasa bir soykırım var, ve şu anda en çok ihtiyacımız olan şey devasa bir toplumsal direniş, ve ne şekilde olursa olsun dünyaya ve hayvanlara karşı yürütülen bu total savaşı durdurmak. Öfkeye, direnişe, korkusuzluğa, fedakârlığa, bedenlerimizi öne sürmeye, gerekirse özgürlüğümüzü ve hatta hayatlarımızı riske atmaya ihtiyacımız var. Akademisyenler nihayetinde politik eyleme ve devrimci değişimlere sürekli engel olan, kendi çıkarlarına düşkün kariyeristler, hayvan soykırımından para kazanan çıkarcılar, bürokratik görevliler, devletin hizmetçileri ve teorik fetişistler topu topu.
Korkutup boyun eğdirebileceklerini zannettiler. Yapamadılar. Cumhuriyet dönemi boyunca kusursuzlaştırdıkları yöntemleri kullanarak, daha önce yüz binlercemizi kaçırdıkları gibi, yurtdışına kaçırabileceklerini zannettiler. Yapamadılar. Hapsedip boyun eğdirebileceklerini zannediyorlar. Yapamayacaklar…
Şunu açıkça bilsinler ki, bizi haklı davamızdan ne haksız mahkeme kararları ne de siyasi partilerin açık ve gizli tehditleri vazgeçirecektir!