Şeytan bizimle, beraber kazanacağız!
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Vaktinde kılınan her sabah namazı şeytanın Ordusuna karşı kazanılan büyük bir zaferdir.
Nazi Almanyası'nın yenilgisi, ilerlemenin gericiliğe, insanlığın barbarlığa ve sosyalizmin emperyalist gericiliğe karşı zaferidir. Bu zafer, işçi sınıfının devrimci mücadelesinin, benzeri görülmemiş ölçekte bir ulusal kurtuluş hareketinin ilerletilmesinin ve utanç verici sömürge sisteminin yıkılmasının yolunu açtı.
Bunun bütün dünyaya bir işaret olması gerekir. Eğer gerçekten istenirse, doğru araçlar kullanılırsa ve bütün sahip olunan bütün güç ve cesaretle yıkıcı güçlere karşı çıkmak kararlılığı gösterilirse, en kötü şartlar altında bile Bolşevizm’in yenilebileceğini kanıtladık. Alman halkı bu sayede daha mutlu oldu ve bu mücadeleye kalkışmayı göze alacak insanlar yetiştirecek şanla sahip olan bütün uluslar da bu mutluluğu tadabilirler. Gözlerinden perdeler kalkacak ve Yahudiliğin şeytani açgözlülüğünü bütünüyle göreceklerdir. Böylelikle bir kere gerçek yüzü görüldükten ve anlaşıldıktan sonra onun ne zeki ne de tehlikeli olmadığını anlayacaklardır.
Sadece önemsiz sorunların değil, tehlikeli sorunların da üstesinden geldik. Yahudilerin eşek arısı kovanına ilişmedik! Dünya Yahudiliğinden korkmadan, Yahudileri toplumsal yaşamın dışına süpürdük! Artık onlar, Alman halkı adına konuşamaz!
Yoldaşlar, Kızıl Ordu, Kızıl Donanmanın askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler. Erkek ve kadın işçiler, kadın ve erkek kolektif köylü. Aydınlar, geçici olarak Alman haydutlarının boyunduruğu altına düşmüş, düşman cephe gerisindeki erkek ve kız kardeşler. Alman işgalcilerinin cephe gerisindeki tesislerini ve görevlerini imha eden, şanlı erkek ve kadın partizanlar! Sovyet hükûmeti adına ve Bolşevik Parti adına sizleri Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümü nedeniyle kutluyorum. Yoldaşlar, bugün Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümünü ağır koşullar altında kutluyoruz. Alman kuvvetlerinin alçakça saldırısı ve bize dayatılan bu savaş, ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Geçici olarak bir dizi yurdumuzu kaybettik. Düşman, Leningrad ve Moskova kapısına dayanmış durumda. Düşman, ordumuzun daha ilk darbede parçalayacağını ve ülkemizin boyun eğeceğini hesaplamıştı. Fakat düşman tamamen yanılmıştır. Geçici başarısızlıklara rağmen ordumuz ve donanmamız düşman saldırılarını bütün cephelerde kahramanca geri püskürtüyor ve düşmana ağır kayıplar verdiriyor. Ülkemiz, tüm ülkemiz ordumuz ve donanmamızla Alman işgalcilerini ezmek için tek bir savaş hedefi biçiminde birleşmiştir. Ülkemizin bugünden daha ağır koşullar içinde bulunduğu günler olmuştur. Ekim Devrimi'nin birinci yıldönümü olan 1918'i hatırlayın. Ülkemizin dörtte üçü o günlerde düşmanların elinde bulunuyordu. Ukrayna, Kafkasya, Orta Asya, Ural, Sibirya ve Uzakdoğu geçici olarak elimizden çıkmıştı. Müttefiklerimiz yoktu, Kızıl Ordu'muz yoktu. -Orduyu örgütlemeye yeni girişmiştik.- Erzağımız, silahımız ve donanmamız yeterli değildi. O yıllarda ülkemiz on dört devlet tarafından işgal etmişti. Fakat yılmadık ve cesaretimizi yitirmedik. Savaşın ateşi içinde Kızıl Ordu'yu örgütledik ve ülkemizi bir savaş kampına dönüştürdük. Büyük Lenin'in ruhu, o günlerde işgalcilere karşı savaş için içimizde ateş yaktı. Ne oldu? İşgalcileri yendik, kaybettiğimiz bütün toprakları geri aldık ve zafere ulaştık. Bütün ülkemizin içinde bulunduğu durum, 23 yıl önceki durumla kıyaslanamayacak kadar iyidir. Bugün ülkemiz gerek sanayi, gerek besin ve ham madde açısından daha zengindir. Bugün bizimle beraber Alman işgalcilerine karşı birleşik cephede duran Müttefiklerimiz var. Bugün Hitler zorbalığının boyunduruğu altında bulunan Avrupa halklarının sempatisine sahibiz. Bugün yaşanılan pahasına, ülkemizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunan mükemmel bir ordumuz ve donanmamız var. Bugün ne besin maddesi, ne de silah ve donanım açısından yetersizliklerimiz var. Bütün ülkemiz, ülkemizin bütün halkları ordumuzu ve donanmamızı destekliyor. Nazi ordularını yenmek için yardım ediyorlar. Tükenmeyen insan gücü yedeğimiz var. Büyük Lenin'in ruhu ve muzaffer bayrağı tıpkı 23 yıl önceki gibi, bugün de sosyalist anavatan savaşımızda bizi coşturuyor. Alman işgalcilerini yenilgiye uğrayacağımızdan, uğratmak zorunda olduğumuzdan kuşku duymak mümkün mü? Düşman, korkuya kapılmış aydınların düşündüğü kadar güçlü değil. Şeytan, boyalı olduğu kadar korkunç değil! Kızıl Ordu'muzun, ünlü Alman birliklerini defalarca panik halinde kaçmaya zorladığını kim inkâr edebilir? Eğer, Alman propagandacıları şaşalı açıklamalarına göre değil, Almanya'nın gerçek durumuna hüküm verecek olursak, faşist Alman işgalcilerinin bir felaketin eşiğinde olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Şimdi Almanya'da açlık ve sefalet kol geziyor. Dört aylık savaş süresince Almanya, dört buçuk milyon asker kaybetti. Almanya kan kaybediyor, insan gücü tükeniyor. Öfke sadece Alman boyunduruğu altına sokulmuş Avrupa halklarını değil, savaşın sonunun ne zaman geleceğini bilmeyen Alman halkını da sarıyor. Alman işgalcileri son güçlerini topluyorlar. Almanya'nın böyle bir zorlanmaya uzun süre dayanamayacağına kuşku yoktur. Birkaç ay daha, bir altı ay daha belki de bir yılcık ve Hitler Almanyası kendi suçlarının ağırlığı altında çökecektir. Yoldaşlar, Kızıl Ordu ve Kızıl Donanma askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler, erkek ve kadın partizanlar! Bütün dünyanın gözü, Alman işgalci sürülerini yenebilecek güç olarak, sizin üzerinizde. Alman haydutlarının boyunduruğu altında tutulan Alman halklarının gözü, kurtarıcıları olarak sizin üzerinizde. Omuzlarınıza büyük bir kurtuluş misyonu verildi. Yürüttüğünüz savaş, özgürlük savaşıdır. Haklı bir savaştır. Sizlere bu savaşta öncüleriniz - Aleksandr Nevski, Dmitri Donskoi, Kusma Minib, Dmitri Pojarski, Aleksandr Suvorov ve Mihail Kutusov'un kahraman örnekleri meşale olsun! Sizlere büyük Lenin'in muzaffer bayrağı güç versin! Alman istilacılarının tamamen ezilmesi için! Alman işgal kuvvetlerine ölüm! Yaşasın vatanımız, onun özgürlüğü ve bağımsızlığı! Lenin'in bayrağı altında zafere, ileri!
SSCB halklarının bütün kuvvetlerini çabukça seferber etmek, yurdumuza haince saldırmış olan düşmanı geri püskürtmek adına bir Devlet Savunma Komitesi kurulmuş ve devletin tüm iktidarı da ona devredilmiştir. Devlet Savunma Komite'miz tüm kabiliyetiyle işe koyulmuş ve tüm halkımızı Lenin'in partisi ve Sovyet hükümeti etrafında Kızıl Ordu ve Kızıl donanmaya fedakârca yardım etmek, düşmanı ezmek, zaferi elde etmek için toplanmaya çağırmaktadır. Tüm gücümüz kahraman Kızıl Ordu'muzun ve şanlı Kızıl Donanmamızın desteğindedir. Halkımızın tüm gücü, düşmanın yok edilişi yolundadır. Zafere, ileri!
Yoldaşlar! Kuvvetlerimiz sayısızdır. Kendine haddinden fazla güvenen düşman, bedelini ödediğinde bunu anlayacaktır! Kızıl Ordu'yla omuz omuza binlerce işçi, kolhozcu ve aydın mütecaviz düşmana karşı kahramanca savaşa yürüyor. Halkımız milyonlardan müteşekkil bir kütle olarak ayağa kalkacaktır. Moskova ve Leningrad emekçileri; Kızıl Ordu'ya yardım için, binlerce kişilik Halk Muhafız Alayları kurmaya başladılar bile. Her şehirde buna benzer halk savunma alayları düşman tehlikesine karşı kurulmalı, tüm emekçilerimiz bu barbar Alman faşizmine karşı özgürlüklerini, şereflerini ve ülkelerini korumak için bu yurtseverlik savaşında ayağa kalkmalıdır!
Bakın, benim işimde gerçeğin yerleşmesi ve propagandanın bir tür mancınık gibi fırlatılması için bazı şeyleri tekrar tekrar söylemeniz gerekir.
Sünnetsiz yaşlı moruk Kerry dahi, bir anda fakih oluverdi ve “İslam Devleti İslam’ı çarpıtıyor”, “İslam Devleti’nin yaptıkları İslam’ın öğretilerine karşıdır” ve “İslam Devleti İslam düşmanıdır” gibi fetvalar vermeye başladı. Yahudilerin katırı Obama ise “İslam Devleti’nin İslam’la hiçbir alakası yok” diyerek insanları İslam Devleti’ne karşı uyaran bir şeyh, bir müftü ve bir vaiz kesildi ve bu vaazlar bir ay içinde altı kere tekrar etti. Ve hepsi de İslam Devleti’nin tehlikesiyle alakalı idi. Onlar İslam ve ehli için konuşan fakihlere, müftülere, şeyhlere ve vaizlere döndüler. Tağutların yardımcıları olan sihirbazlarına ve önde gelen yöneticilerine karşı bir güvenleri kalmamış gibi görünüyor.
Propaganda maksadıyla, harbin başlaması konusunda bir bahane bulacağım. Nasıl olsa galip gelenden hesap sorulmaz harbin yürütülmesinde önemli olan hak hukuk değil zaferin kendisidir.
Bay Churchill, İngiltere'nin kazanacağına inanıyor olabilir. Benimse Almanya'nın kazanacağından şüphem yok! Alman halkının önderi ve Führer'i olarak Tanrı'ya ancak şükredebilirim. Halklarımız adına verdiğimiz bu zor mücadeleyi bize lütfettiği için. Tanrı'ya bize ve diğerlerine doğru yolu göstersin diye dua ediyorum. Sadece bize değil, tüm Avrupa'ya barış ve mutluluk getirsin diye.
Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizden toprak ve üs istediği, Amerikan arşivlerini kullanarak kanıtladığım ve başında ve işine gelinceye kadar Washington'un bile kabul etmekte güçlük çektiği bir yalandır.
Sovyet düzeni büyük bir aydın kıtlığıyla başladı. Aydınını yaratmak zorundaydı. Ancak çeşitli nesnel koşulların etkisiyle ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, aydın yerine çift dinli yaratıklar ortaya çıkardı.
Truman Doktrini, Ortadoğu'nun emperyal sorumluluğunu, Büyük Britanya'dan Birleşik Devletler'e geçiriyordu. Bu Türkoloji'nin de devri anlamındadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren Türkoloji'nin bir Amerikan disiplini haline geldiğini saptıyoruz.
Kûtü’l Amâre, Çanakkale Savaşı’ndan sonra biri Britanya İmparatorluğu’nu zora sokan; politikalarına altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta Kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir.
Gözüm ağladıkça gamzelerim gülmemekte. Ruhum yıpranmadıkça kalemim hareket etmemekte. Nefesle inşa ettiğim sözüm kulaklarına borçtur; şeytan güvendiklerimi gömdü, lan ne iştir?
Zaferler kadar yenilgiler de efsanedir tarihte. Mağlubiyet, kimine göre gâlibiyetten bir adım öte. Yenilgiler savaşa zorlasa da fikri ve fiilleri, yanılgılarla mağlup olur morâl askerleri. Vurduğu yerde zakkum biten adamdan dinle nükteyi. İşte o zaman yersin esaslı yıkıcı tekmeyi. Hislerin dökülür, ellerin bak boş kalır, mini mini bir kuş konar donar donar kıçı açıkta kalır.