Sayısız insan, cehennem gibi bir hayat içinde ölümle pençeleşiyor. Evinde bu kadar felaket yaşanırken sarhoş olmaya utanmıyor musun?
- Henüz kategori yok.
-
Erbaaspor - İnegölspor Maçı: Tarih, Saat ve Canlı Yayı…08.11.2025
-
Süper Lig: Trabzonspor - Alanyaspor Maçı Öncesi Son Du…08.11.2025
-
Yasemin Ergene'nin Boşanma Sonrası Yeni Yaşamı: Sosyal…08.11.2025
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Canı cehenneme rahat uyuyanın. Kapısını örtenin perdesini çekenin. Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın. Duvarları ancak çarpınca görenin. Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin.
Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?
Önceden sorumluluk sahibi ve iyi bir insan olan denek, nasıl olur da deneyde bir başkasına kötü davranabilir? Yapar çünkü, içgüdüsel agresif davranışı kontrol eden vicdan, hiyerarşik bir sisteme girişle birlikte ortadan kaybolmuştur.
Sorumluluk duygusunun ortadan kalkması, otoriteye boyun eğmenin en önemli sonucudur.
Doğrudur veya yanlıştır, taraftar olunur veya olunmaz, bir bilim adamı olarak kabul ettiğim metot, görüş ve düşüncelerimden dolayı kime karşı sorumluyum? Yaşadığım çağa ve topluma karşı.
Dua ve tövbelerle geçirilecek bir hayat bile savaşın sorumluluğunu ve günahını temizlemeye yeterli değildir.
Şair, her şeyden önce yaşadığı toplumun sorunlarına, giderek tüm dünyaya karşı sorumludur.
Ölüm orucunu, yöntem olarak hiç benimsemedim, ölümün kutsanmasını ve teşvikini eleştirdim. Hep, “Yapmayın, ölmeyin çocuklar”, dedim. Ama ölüme yatanları anladım, iradelerine, inançlarına saygı duydum ve yaşamın korunmasının herkesten önce devletin sorumluluğunda olduğunu düşündüm. 12 yıl önceki açlık grevleri karşısında toplumun suskunluğu, hepimizin suskunluğu vicdanımı o kadar yaraladı ki, Erguvan Kapısı romanını bir çığlık gibi yazdım. Yazarken, o ruh hâlini, o süreci çok daha iyi anladım.
Çoğu İtalyan'ın ve Avrupalı'nın Yahudi düşmanlığından tiksiniyorum. Ülkemi ve Avrupa'yı onursuzlaştıran bu utanç beni utandırıyor. Ve bu gezegenin tamamı aksini düşünse bile böyle düşünmeye devam edeceğim.
Hayatta öyle anlar vardır ki sessiz kalmak hata, konuşmaksa zorunluluk olur. Bir vatandaşlık görevi, bir ahlaki mücadele, konuşmak için öyle bir şart oluşur ki ne yaparsak yapalım bundan kaçamayız.
Mutluluk başkaları mutsuzken yalnızlıkla olmaz, toplulukla olur. Aç insanlar olduğunu bilirken, lokmalarım rahatlıkla boğazımdan geçmiyor; soğukta titreşenler varken, odamdaki sobamda ısınamıyorum. Bu İsa'ca bir duygu ve duygusallık değildir. Bu bilinçli, akılcı bir davranıştır. Yemeğimi rahat yemek istiyorum, rahat ısınmak, rahat uyumak istiyorum; bu benim hakkım değil mi? İşte ben bu hakkı istiyorum.
Kendi bahtsızlıklarına rağmen, bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam da) hayatboyu unutmayacağım.