Savaşan bir devletin içine düşebileceği en kötü durum, tamamen silahtan arındırılmış olmaktır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Savaşan bir devletin içine düşebileceği en kötü durum, tamamen silahtan arındırılmış olmaktır.
Siyasetin bütün iniş çıkışı bir yandan kurtların, diğer yandan çakalların devlete karşı toplumu, topluma karşı devleti koz olarak kullanışına ayarlanmıştır. Bu iniş çıkıştan başı dönen Türk toplumu bir türlü hem güvenliğini, hem de özgürlüğünü bir arada, birlikte istediğini ve biri için diğerini feda etmek mecburiyetinde olmadığını söylemez, söyleyemez. Kurtların kurtluk, çakalların çakallık yapmalarından ülke lehine bir sonuç çıkabileceği ihtimalini hep göz önünde tutar. O kadar ki kurtların çakallaşması, çakalların kurtlaşması Türklerde endişe uyandırır. Çünkü onlar da bütün hazırlıklarını hayatlarını yaşamak üzere yapmışlardır. Kurt veya çakal, takılacak birileri olsun isterler.
1948 yılından bu yana işgal altındaki Filistin halkına özellikle selamlarımı gönderiyorum. Onlarla savaşımız ve kaderimiz birdir. Filistin halkı, Allah'ın izniyle Filistin topraklarında siyasi varlığına, topraklarına ve devletine sahip olacaktır.
Ülkedeki Amerikan üsleri, havaalanları, nükleer silah depoları, Türkiye'yi muhtemel bir atom savaşının kaçınılmaz bir ön hedefi yapmıştır. Türkiye'nin tamamen dışında oluşacak bir anlaşmazlık bile, onun ilgisi bulunmayan bir meseleden ötürü bir anda nükleer cehenneme dönmesine yetecektir.
Hiçbir şeyden korkmuyoruz. Toprağımız, savunma sistemimiz ve halkımız söz konusu olduğunda... Bunları kimse değiştiremez ve bu da kendimizi güvende hissedebileceğimizden emin olmamızı sağlar...
12 Eylül Harekâtı'nın ülkemizi bir iç savaş eşiğinden geri çekip kurtardığını kabul etmeyecek kim vardır?.. 12 Eylül'ün haklılık nedenlerine bir değil, bin kez inanırız.
Yapamayacağım ve yapmayacağım şey, yanlış kararı aldığımızı söylemek olur. İnanıyorum ki doğru kararı verdim ve dünya bunun sonucunda bugün çok daha iyi ve çok daha güvenli.
Onları [vatandaşları] yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... [Toplumda yaşayan] insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu Devlet ya da Latince Cıvıtas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan’ın doğması demektir.
İnsanlar, herkesin eşit ve hür olduğu dönemde veya savaş halinde iken korku içinde yaşamakta olduklarından aralarında bir sözleşme yaparak devleti kurdular.
Devletin olmadığı bir yerde sanayiye yer yoktur; çünkü sanayiden elde edilecek faydalar belirsizdir; netice olarak yeryüzünde bir kültür mevcut olmayacaktır; deniz ve hava taşımacılığı olmayacaktır; ithal malların kullanımı söz konusu olmayacaktır; yasalar olmayacaktır; mektuplar gönderilemeyecektir; toplum olmayacaktır; hepsinden kötüsü kuşku olacaktır; şiddet ve ölüm korkusu mevcut olacaktır. Devlet olmadan insanın yaşamı, yalnız, fakir, mutsuz ve kısadır.
Bizler karanlık, rahatsız edici zamanlarda yaşıyoruz: savaşlara, soykırıma, terörizme, küresel kapitalizme, sınır tanımayan militarizme, bugüne dek benzeri görülmemiş bir devlet gözetimine ve baskına, sallama bir “terörizme karşı savaş” nidasıyla muhaliflere karşı girişilen saldırılara ve türlerin yok oluşu, yağmur ormanlarının tükenişi ve küresel ısınma gibi çeşitleri olan ekolojik bir krize tanık oluyoruz. Bilim adamları küresel ekolojik krizde, geriye dönülmez bir noktaya varmak üzere olduğumuz konusunda insanları uyarıyor. Çoğu bilim adamı da, buzulları suya ve ormanları da çöllere çeviren katastrofik değişimlerin meydana gelme hızından dolayı ciddi bir şaşkınlık yaşıyor.
Rusya'nın eylemleri Ukrayna'yı hedef alıyor ama bu aynı zamanda tüm Avrupa'nın güvenliğine saldırıdır.
Eğer bir devlet bir başka devletin güçlendiğini ve buna bağlı olarak potansiyel bir tehdit haline geldiğini görürse, gücünü artırarak ve/veya diğer devletlerle müttefik olarak kendi güvenliğini sağlamaya çalışır.
Ülkeye silah girmeye devam ederse durum daha da kötüleşecek. Suriyelilerle savaşanlar Suriyeliler değil -savaşa karışanlar Suriyeli olmayanlar. Ülkemize silah getirmek yerine barış getirin. Silahlar bir kanser gibidir- bizi yok etmekle tehdit eden yabancı bir vücut. Başkan Obama'ya şunu söylemek isterim, her zaman barıştan bahsediyorsunuz... lütfen bizi rahat bırakın ve bu barış fikirlerini hayata geçirin. Sizin kendi demokrasi anlayışınız var ve bu çok güzel ama bu bizim demokrasi anlayışımız değil; bırakın biz kendi demokrasi anlayışımızı geliştirelim.