Benzer Sözler

Ürettiklerim ve gerçek hayatımla bir kainat gezginiyim. Ama bu hassas coğrafyada yaşayan bir sanatçı olarak, üzerinde yaşadığım topraklara olan sorumluluklarımı göz ardı edemem. Düşlenen cennetlere rüya alemlerinden transit olarak geçilmiyor. Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan, laik, demokratik, Kemalist, anti emperyalist bir yurtseverim. Bu benim dünya görüşümdür. Kimseyi ilgilendirmemesi gerektiği gibi, kimsenin düşünsel yapısı ve yaşam şekli de başkalarını ilgilendirmez. Çalıştığım kişilerde, müzisyenlerimde, her türlü eğilime, tercihe sahip insan vardır.

Gerçek sanatçı, Tanrı'nın lütuflarıyla doğan ve kadirşinas halkın alkışlarıyla beslenen nadide bir çiçektir. Gerçek sanatçı kendini topluma adayan kişidir. Sanatçı kendi hayatını yaşayamayan sorumlu insandır. Sanatçı her saniyesi ölçülü ve mesuliyet dolu bir varlıktır. Gerçek sanatçı nice uzun yılların yükünü omuzlarında taşıyan bir ağır işçidir. Sanatçı topluma mutluluk veren ıstırapları neşeye çeviren insandır. Sanatçı her kalpte dolaşan kandır. Bir toplumun kalitesi yetiştirdiği gerçek sanatçılarla ölçülmektedir. Ve de sanatçı çok sabırlı olmalıdır her nimetin bir külfeti vardır çünkü.

Emellerini, dünyadaki her türlü kötülüğe çanak tutan müstevlilerin emelleriyle tevhid eden ikiyüzlüleri de bilmek zorundayız. Rabbimiz onlara da fırsat vermesin inşallah. Bu sebeple de çalışmak, çalışmak ve dahi çalışmak en başlıca görevimiz olmalıdır. Toplumumuzun, milletimizin, ümmetimizin ve dünya insanlarının iyiliği ve hayrı için çalışmak her birimizin birincil vazifesidir. Ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine çıkarmak için de elimizden geleni yapmak zorundayız.

Sanatçı ya doğuyor ya da doğmuyordu. Tanrı vergisinden söz edilen sanatçı gerçek sanatçıydı ve “toplumuna borçlu” doğuyordu. Toplumuna borçlu olduğunu inkar eden sanatçı başaramadığından içinden yetiştiği toplumu suçluyordu... “Beni anlamıyorlar” Oysaki “O anlatamıyordu.” İşte tüm bunlar dank etti kafamıza ve toplumumuza borcumuzu ödemeye başladık, elimizden geldiğince... Çevre Tiyatrosu bu koşullar altında oluştu.

Sade millet halinde değil, fert olarak insan gibi yaşamak isteyen her Türk, “her şey Türklük için!” prensibini benimsemeye mecburdur. Bu prensibi benimsemeyenler, yalnız vatanlarını ve milletlerini değil, kendi varlıklarını da felaketin kucağına atmayı, bilerek veya bilmeyerek, göze alan zavallı yaratıklardır.

Sanatçı halkın gözü, ağzı, kulağı. Halkın yanında olduğunuz, dertlerini söylediğiniz zaman sizi seviyorlar. Ayrıca çok güldükleri zaman da unutmuyorlar. Sevgi ve saygımı seyircimden hiç eksik etmedim. İnsan onuruyla katiyetle hiç oynamadım.

Şapkamızı da alıp gitmedik. Milletin verdiği emaneti başımızın üstünde, çok aziz bir hatıra olarak tuttuk. Başımızın üstünde taşıdık. ‘Asla yere düşürmeyeceğiz’ dedik. Dik durduk ve eğilmedik. Askeri bürokrasiye o gün gereken cevabı verdik.

Birçok vatandaşımda bir korku ve tereddüt var. Bize soruyorlar: "Ya siz gittikten sonra yine aynı noktaya gelirsek ne yaparız?" diye. Hiç korkmayınız! Bu topraklar sahipsiz değildir. En büyük sahibi ve hakiki sahibi sizlersiniz. Yurdumuzu tekrar aynı noktaya getirenleri kulaklarından tutup temizleyeceksiniz.

Liste
Yükleniyor…