Sadece müzik yapıyorum, ne için olduğunu düşünmüyorum bile ve bu bana oyun için fikir veriyor. Bu bana belirli bir senaryoyu veya ortamı düşündürecek ve sonra onu gerçekten müzik aracılığıyla hayal edip oyuna aktarıyorum. Aslında gelişmenin en sevdiğim yolu bu.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Hep bir laf vardır besteciler bunu tiraj yapmak için söylerler “bu şarkılarda yaşanmış duygular vardır “ diye. İnanmayın buna , düşünsenize bir benim 130 bestem var her birinde bir şey yaşasam 130 tane aşk yaşamam lazım olacaktı.
Bazı şeyler bir bölüm olarak kalmaya devam eder, sadece şarkı sözleri ve melodiler veya bir dizi veya sadece bir tümce kalır.
Müzik, önce kanıma değil, mideme girdi. Nasıl girmesin, her akşam saat beşte sütümün yanında notalardan yapılmış kurabiyelerden bulurdum.
Bir kitabın en iyi tarafı, içerdiği düşünce değil, tavsiye ettiği düşündür, nasıl ki bir müziğin büyüsü onun tonlarında değil, kalplerdeki yankılarındadır.
Ben kendime tarz oluşturmak için özel bir şey yapmadım, bir mücadele vermedim. Ben cazı keşfetmeye çalışmıyorum. Bu Amerika'yı yeniden keşfetmek gibi bir şey olur. Benim çocukluğumdan bugüne kadar dinlediğim müzik tarzı zaten çaldığım müzik tarzıydı ve bu müzikler insanın beynine, hücrelerine gire gire başka bir şey düşünemez oluyor müzikte de. Yani hissettiklerin formunda bir şeyler çalmak istiyorsun.
Ben de kendi kendime, “Daha önce Çanakkale Türküsü’nün içine koyduğun şiiri, İzmir Marşı’nın içine koy, bir de güzel orkestra toparla!” dedim. Çok içimden gelerek, çok heyecan duyarak yaptım.
Sinemayı çok istiyordum. Sinemaydı benim asıl hayat amacım. Ama tanıdık yok, bildik yok, torpil lazım. Nereden bulacağım, fakir çocuğusun... Zeki Müren’in filmini gördüm: ‘Beklenen Şarkı’. Baktım hem şarkı söylüyor hem sinemada oynuyor. Haa demek ben de yapabilirim bu işi... Sesimin de güzel olduğunu söylediler. Öyle girdim sinemaya. Şarkılarımla, bestelerimle.
Çok özel bir duruma gelmeye başladık. Tamam, bilmiyoruz cevapları. Ama bir ilerleme var ve buna ithafen bir müzik yazılması gerekiyor diye düşünmüştüm. İşte Evren Senfonisi odur.
Her zaman bir şeyler yaratma konusunda takıntılıydım, boş zamanlarımı karalamalar yaparak, müzik yaparak, yazarak geçirdim... temelde oyun yapmanın tüm farklı yönleriyle. O zamanlar hayata tutarlı bir vizyon getirmek için tüm bunları birleştirmenin bir yolunu bulacağımı bilmiyordum.
Her bir şarkının sözünü yazmak benim için küçük bir yolculuktur... Her şeydir. Sabah vakti yürüyüşünüzdür, önceki gecedir, insanlarla, manzaralarla, sohbetlerle tanışmaktır, bir biçimde melodiye dönüşen her şeydir ama bunun nasıl olduğundan emin değilim. Bütün zamanların bilinmeyeni ile uğraşıyorum ve bu da heyecan verici.
İlhamım özellikle 1950'lerde yazar H.C. Artmann. Bana, bir şey söylemek istiyorsan, dilin kendisinin söylemesine izin vermen gerektiğini gösterdi, çünkü dil, genellikle, kişinin iletmek istediği içerikten daha anlamlıdır. Müzik ve beste eğitimim daha sonra beni bir tür müzikal dil sürecine götürdü; bu süreçte, örneğin çaldığım kelimelerin sesi, tabiri caizse onların iradesine karşı gerçek anlamlarını açığa çıkarmak zorunda kaldı.