Benzer Sözler

Eylülist Rejim, 12 Eylül öncesinin tüm değerlerini yasaklamayı temel ilke saydı. Bunların bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü, yasalarla, bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü tekelci ekonomik zorlamalarla gerçekleştirmeye çalıştı. Edebiyat ve sanatta ise, 12 Eylül öncesinin yaratıları tümden unutturan ve reddeden bir eğilim ortaya çıktı.

Tampon fonksiyonu ömrünü tamamlayınca, kemalizm'den çoktan kopmuş bir kurumu, kemalist dogmatikler sayıp bombardımana tabi tuttular. 1993 tarihini bir başlangıç sayabiliriz. Uğur Mumcu, Jandarma Umum Komutanı Eşref Bitlis, 'son ekspansiyonist' Turgut Özal, bu tarihte yok oldular. Aydınlar, Madımak'ta ve bu tarihte , toplu halde yakıldılar. Tansu Çiller, bu tarihte başbakan yapıldı ve İsrael ile yeni bir 'gizli ittifak' için hazırlık başladı; 'Brit', 1996 tarihinde ve Erbakan-Çiller Hükümeti zamanındadır. Fonksiyonları ve hikmet-i hükümet işte buradadır.

27 Mayıs’ın klasik ve sıradan bir askeri darbe olmadığı söylenebilir. Kurgusu aşağıdan yukarıya doğru düzenlenmiş, gençlik ve halk hareketleriyle bütünleşip kaynaşmış, ordu içinde devrimci-tutucu hesaplaşmasıyla yönünü saptamış, 1961 Anayasası’yla sosyal devlet kavramını toplum yaşamına geçirmiş, sendikal hakları anayasalaştırmış, yargıç bağımsızlığını sağlamış, sola örülen duvarları büyük ölçüde yıkmış olan 27 Mayıs’ın anlamı 12 Eylül’den sonra büsbütün ortaya çıkmıştır.

Cumhurbaşkanı Özal bizi bir GAP gezisine götürmüştü. Gezi yarım kaldı çünkü PKK bir köyü basmıştı ve katliam yapmıştı. Biz oraya gittik. Öbek öbek kadınlar cesetlerin üzerine yığılmış, ağıt yakıyorlar, evler yanmış, hatta tavuklar, horozlar tavanlara yapışmış. Bomba atılmış. Derken özel harekatçılar gazete kâğıdına sarılmış bir şey getirdiler bana. Açtım açtım bir şey gözükmüyor... Bir bebek ayağı. Abdullah Öcalan denildiğinde benim gözümün önüne o geliyor.

Şimdi barış sürecinde hızlı adımların atılması gerekiyorsa, hızlı kararlar lazımsa, Hasan Cemal'in orada olması, bu ihtimalin tamamen ortadan kalkması anlamına geliyor. Hasan bir yazı yazmaya sabaha karşı 5'te otursa, o yazı minimum sabaha karşı 4'te biter. Burada sadece 23 saatten bahsetmiyorum, 2014 yılının sabaha karşı 4'ü söz konusu. Hasan bir yazının girişini tamamlayıncaya kadar ben en azından iki yazıyı bitiririm ve bunların basıldığı gazeteyi de baştan aşağıya okumuş olurum. Anlayacağınız, Hasan Cemal biraz yavaştır. Adam hayatında sadece bir dönem normal hıza kavuştu, o da Cumhuriyet Gazetesi'ne yayın yönetmeni olduğu yıllardaydı. Ne yapalım yani, durum böyle diye barış sürecinin zamanında bitirilmesi için Hasan'ın bir yerlerde yayın yönetmeni olmasını bekleyecek halimiz de yok tabii ki. Bu hız meselesi dışında bir başka sorun daha var. Eğer barış sürecinde görevlendirilecek akil adamların bir tıkanma durumunda orijinal fikirler üretmeleri istenirse, bu durumda Hasan Cemal'in varlığı bir handikap oluşturacaktır.

Liste
Yükleniyor…