- Henüz kategori yok.
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
-
Kanal D Canlı Yayın ve Arka Sokaklar Son Bölüm İzleme …08.11.2025
-
Sunderland, Arsenal'in Gol Yememe Serisini Sonlandırdı…08.11.2025
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Dünyayı kadınların kurduğunu Maria Theresia'dan anlayın, yaşayan 13 çocuğunu ülkelere kral, kraliçe ve düşes göndererek bütün bir orta Avrupa'yı neredeyse tek başına yapmış
Bir erkeğe kıyasla karakteri ne kadar zayıf ve güçsüz olursa olsun, bir kadının birden bire sadece herhangi bir erkekten değil, dünyadaki her şeyden ve hatta her şeyden daha zor hale geldiği durumlar vardır.
Erkekler çok daha az çünkü erkekler yaşlandıkça güç kazanıyor. Kadınlar yaşlandıkça güçlerini kaybeder.
Eğer erkek şefkat arıyorsa, kendisini şımartacak, pohpohlayacak kızlar arayacaktır. Eğer ilişkiyi ikili bir yarış gibi görüyor ve bu yarışta üstün gelmeyi istiyorsa, güçlü görünen kızları arayacak, veya yapıları, toplumsal konumları ve güçleri açısından kolayca yönlendirilip güdülebilen kızları yeğleyecektir. Doğal olarak böyle bir seçim pek çok yanlışa yol açacaktır; çünkü hiçbir kız sürekli boyun eğmeye razı olmaz.
Filmde erkeklerin varlığına yönelik mesajlar da var. Buna ilişkin de, “Erkeklerin varlığı ve yokluğu bir. Kadın, erkeksiz yaşayabiliyor. Belki varlar ama yoklar. Bedensel olarak da yok olsalar ne olur. Zaten bütün yük kadının omzunda. Diyelim ki erkek gitti. Ne olur. Kadın bunu sürdürür. Kadın tekrar ayağa kalkar. Ben filmimde kadınları kayırdım. Erkekleri de biraz rahatsız etmek istedim”.
Kurtuluş, kesinlikle aydının işçileşmesinde veya işçinin aydınlaşmasında değil. Her ikisinin kendi gelişkinlikleri içinde birleşmesinde. Kadının kurtuluşu da kendi gelişkenliği içinde gelişgin erkekle birleşmesinde. Başka yolu yok.
Şimdi sana önemli bir şey söyleyeceğim: Herkes benim zayıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben Köy Enstitüsü fikrine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede bu böyledir, ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gücüme göre gücümün var olduğu yerde, gücümü gösterebilirim. Ben dahi değilim, gücümle, tecrübemle memleket menfaatlerini en üst seviyede tutarak meselelere çözüm bulurum. Ben gücümün bittiği yerde bir politikacı, bir tecrübe sahibi bir insan olarak bir noktada, onu gelecekte tekrar uygulamak üzere bir noktada durdururum. Bu, aslında benim gücümdür. Çünkü artık gücümü kaybettiğim noktada, “Ben bu işi yürüteceğim
!” diye yürüdüğüm zaman, artık tamamıyla yok olma durumu vardır; ben gücümün bittiği yerde, her şeye rağmen, yok olucu bir harekete yönelmem. Orada dururum. Zaman, benim için önemli bir faktördür; zaman içinde imkanlar gelir önüme, bir noktada bıraktığım fikrimi yeniden uygularım. Değişen zaman içinde de bana yeni fikirler gelmemiş, o fikrin doğruluğu bende bir kanaat olarak devam ediyorsa, onu yeniden uygularım. Köy Enstitüleri meselesi de böyle olmuştur. Benim gücüm o zaman nereden geliyordu
? Partiden, Parti Meclis Grubundan, gücümü ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst kademesinde de huzursuzluk başlamış. Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç’u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat sonradan demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendi cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstitülerini, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettirmek olanakları benim elimden çıktı.
Yarım yüzyıldır olup bitenden anlaşılan şu ki Türk siyasetinde yön tayin edici gibi görünen yaklaşımları benimseyenler gerçekte yön saptırıcı bir güce mahsus gizli niyetin kurbanı olmuşlardır. Bağlanmanın kıymetini bilmeyenler Sosyalizmle, İslâmcılıkla, Türkçülükle gemlendikleri hissiyle hareket ederek onlara çözüldükleri, koptukları takdirde dünyalığa kavuşabileceklerini vadeden beynelmilel iktidarın sultası altına girmişlerdir.
Kadın tuzak değil Allah Teâlâ'nın kuludur. Fakat Erkek eğer gözlerine sahip çıkmazsa kadın onun için tuzak olur.
Kadınlar sıvıdır, likittir yani. Erkekler kap gibidir biraz. Ve kadın erkeğin kabını alıyor. Öyle bir bütünleşiyor ki, erkek kendini kaybediyor. Her ne kadar kadın egemen değil desek de muhakkak kadın egemen. Çünkü kadın daha likit bir şey.
Kurum “güçlü“ olacak, kurum “bağımsız“ olacak. 21. yüzyılda kurumlar yerine kişilerin güçlü olduğu ülkeler, kabile olur, sefil olur, büyücüden medet uman olur.
Eğer işler değişmezse, değişebilecek hiçbir şey kalmayacak. Ya güç halka geçecek ya da her şey yok olacak.
Erkekle kadın arasındaki seks çok hoş bir şey olabilir. Tabii eğer doğru erkekle doğru kadının arasındaysanız.
Bir erkek seni mahvetmeye yemin ettiyse; merak etme, içer ve kendine eder; ama bir kadın yemin ettiyse kesinlikle mahveder.