Plütokrasinin altmışlı ve yetmişli yıllardan korkusu, Cumhuriyet'ten korku olmuştur.Asıl yıkmak isteyen, plütokrasidir.Yıkıcıları, yarattılar.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Tayyip Bey'in haberi yok; Üçüncü Selim'den beri biz garplaşma isteriz ve Fikret'in Haluk'a söylediği üzere, Batı'da ne bulursak alırız. Tayyip Bey müthiş bilgisizdir ve plütokrasinin de bunu istediğinden kuşku duyamayız. Bizde garplılaşmak temel çizgidir ve İslamcı muhalefet, Tanzimat'a ve Cumhuriyet'e, Batı'dan geldiği için itiraz etmiştir. Bilmiyor ve meydan boş görünüyor.
Halbuki, şu anda, sosyalizm ve cumhuriyet mücadelesi aynı yerdedir. Yazık, cumhuriyet düşmanlığı, şimdi sosyalizm düşmanlığıdır; anlayamıyorlar mı, yoksa yerlerini mi buluyorlar, şu anda bir cevaptan yoksun haldeyim.
Hepsinin değil, bir bölümünün, solda ve sosyalizm içinde oldukları zamanda da, hedeflerinin cumhuriyet olduğunu görüyordum. Şimdi açıktalar ve hem sosyalizme hem de cumhuriyete karşı çıkıyorlar; çöküş'ten taraftadırlar.
Cumhuriyet iktidarı sınırlamak demektir ve her kim 'sınırsız iktidar' vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.
Cumhuriyet’in kuruluşu, uygarlık tarihindeki ‘Aydınlanma Devrimi’nin ilk kez bir İslam ülkesinde gerçekleştirilmesi anlamını taşır; hiçbir siyasal çaba, uygarlığın özünü simgeleyen dönüşümlerin değerini gölgeleyemez.
Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında Ortadoğu'ya yönelik siyaset geliştirmek ve bölgenin yeniden şekillenmesini çıkarları ile uyumlu hale getirme çabası içine girmiştir. Bunu "Ortadoğu ile ilgilenmek bataklığa giriştir" yaklaşımıyla eleştirmek, coğrafyamıza sırtımızı dönmemizi talep etmekle eşanlamlıdır. Söz konusu talebi "Cumhuriyet kurucularının" mirâsı olarak meşrulaştırmaya çalışmak ise tarihî gerçekliği çarpıtma ötesinde hedefler gözeten bir girişimdir.
'Eşinizle beraber 30 Ağustos'taki kokteyle katılın.' 'Bana bak.' dedim, 'Ben deyyus değilim!'
Bilgilerimizi, görüş ve önerilerimizi sınayacağımız alan kendimizle sınırlı hale gelmişse, “siyaset” alanının dışına düşmüşüz, söylem şehvetinin, yersiz analojilerin, genişleme/büyüme korkularının içine sıkışıp kalmışız demektir. Doğada ve toplumda hiçbir şey saf haliyle bulunmaz.
Cumhuriyet, ilan edildiği günün şartlarıyla, zorunluluklar ve imkanların buluştuğu noktanın adıdır.
Seksen sekiz yıl önce devletin yönetim biçimini cumhuriyet yaptık ama seksen sekiz yıldır bu ülkede hiç sivil ve demokratik bir anayasa yapamadık.
Bir kozmik odaya girmekle ya da bilmem iki kazı yapmakla bizi teslim alacaklarını, Cumhuriyet'i teslim alacaklarını sanacak kadar, basit, dünyadan habersiz insanlar.
Öyle ya. Bu adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapmayacağı kötülük yoktur.
Türkiye korkak bir devlettir. Türk siyasetçisi, medyası ve iş adamı korkaktır. Bu işte güç önemlidir.