Benzer Sözler

Akepe bir Likud'tur. Her ikisi de emekçi düşmanıdır. Aşırı Batı ve Amerikan yanlısıdırlar. Kendi şeriatlarını rehber alırlar. Hegemonya söz konusu olduğunda bir kalıbın iki tarafı olurlar; birisi eril ve diğeri dişildir. Birisi girer ve diğerine girilir. Bütün fark buradadır; girmek ya da girilmek, Shakespaere'in söylediği üzere, this is the question.

Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.

Geçen Gaziantep Belediye Başkanı, kurban keserek Antep'te modern bir genelev yapıyor. Kerhane. Ve diyor ki: 'Ben sosyal eşitlikten yana, sosyal adaletten yana bir partinin temsilcisiyim. Bu ülkede ihtiyacını gidermek isteyen gençleri de düşünmek mecburiyetindeyim. Bana kızabilirsiniz ama ben bu işe razı olanlara belediye başkanı olarak eşitliği, adaleti sağlamak için destek yapmak mecburiyetindeyim.' Madem sen eşitlikten yanasın pezevenk adam, önce hanımını gönder de bu eşitlik sağlansın!

İnsanlar tek tek alınmasınlar, ama eskiden tartışmalara katılan ve AKP’nin politikalarına ya da İslami hareketin durumuna biraz daha eleştirel gözle bakanların pek çoğu bugün AKP’nin kurduğu think tank kuruluşlarında görevliler. Bunların hepsi şimdi AKP’nin politikalarına malzeme temin ediyorlar.

Tayyip Erdoğan , sebep değil bir sürecin sonucudur. Ve sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir. Sorun; onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halktır. Daha doğrusu halkın bir bölümüdür. Bu halk yığınının, bu kitlenin; Anadolu Müslümanlığıyla , gelenekle, ahlakla, haram-helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur. Köyden kente göçle başlayan; ne köylü ne kentli olabilen, bütün değer ölçülerinden kopmuş, “vahşi birer yaratık“ haline gelmiş, talandan ve yalandan pay kapmaya çalışan; literatürde “lümpen proletarya“ olarak tanımlanmış olan kitledir bu. AKP ’ye oy vermiş olanların tümünü böyle yaftalamak doğru değil elbette. İçlerinde düzgün ve samimiyetle oy veren seçmenler de olabilir. Ama, o kitlenin genel karakteristiği budur.

"Sakallı'nın, hazine arazilerinden sonra büyükşehirin arazilerine de, el atıp oraları sanki kendi alanıymış gibi kiraya verdiği, ortaya çıktı, yaptığımız gayrimenkul araştırmaları esnasında. Bu söz konusu olan, en son, sabahleyin dönülen, getirilen dosyadan gördüm ki, Odunpazarı Belediyesi Oto Galericileri Sitesi'nde bulunan, efendim bizim arazimizi, büyük bir araziyi, encümen kararıyla kiraya vermiş. Kiraya nereye vermiş, Odunpazarı Spor Kulübü'ne vermiş. Kaç paraya vermiş? 3500 liraya kiraya vermiş. Odunpazarı Spor Kulübü de onu, \"Nurettin Gündoğmuş\" diye bir şahsa kiralamış. Kiracının kiracısı. Onun kaç paraya kira ödediği belli değil. Onu bilemiyoruz, öğreneceğiz tabi. Ancak bildiğimiz bir şey var, bu Nurettin Gündoğmuş her gelen arabadan 10 lira alıyor. Yani, öyle anlaşılıyor ki biraz milyarlarca gelir elde etmiş. Bu tabi, yakışan bir şey değil. Yapılması gereken doğru bir şey de değil. Ama maalesef bu türlü hareketleri, artık mühürlü hale gelecek, Odunpazarı Belediyesi. Tabi, doğal olarak, derhal tahliyesini istiyorum bu arazinin. Ve de, şmdiye kadar aldığı kira bedellerini... Spor kulübüne çok lükse mi veriyor?" (12 Mart 2013)

Türkiye'de "turuncu devrim" 2002 yılında "küresel güçler"in AKP'yi iktidara getirmesiyle gerçekleşmiş ve tamamlanmıştır. Gericiler buna "sessiz devrim" dediler. Kemal Derviş’in iktisat programını abese varacak ölçüde uyguladılar; devlet aygıtını gerici kadrolara teslim ettiler; Cumhuriyet Devrimi'nin bütün kazanımlarını ortadan kaldırdılar.

Liste
Yükleniyor…