Benzer Sözler

Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.

Bir çocuğu nasıl eğitirsen, öyle olur. Aklı bir yana koyup da “Hakikati gösteren yol, bilim yolu değil, şeriat yoludur” diye öğrenciyi küçük yaştan yetiştirirsen, kadını insandan saymayıp çuvala sokar, bağnazlığın siyasal kavgasını güncelleştirmeyi görev bilir.

Dünyada, tarih bilinci böylesine köreltilmiş başka bir toplum olmasa gerek. Osmanlı'yı, ortaya koyduğu köklü ve çok yönlü mirasıyla ve misyonuyla değerlendirmek ve anlamlandırmak yerine, sadece ya hamasi nutuklar atarak, ya da şaşırtıcı bir şekilde karalamaya çalışarak Osmanlı'yı anlayabilmemiz mümkün değildir. Oysa Osmanlı'nın mirasını ve misyonunu en çok bugün anlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Anadili bilincinden yoksun olan Osmanlı okumuşu kendi diline değil, Arapçaya, Farsçaya hayrandı. O, altı yüzyıl boyunca Türkçe köklerden, Türkçe eklere hiçbir sözcük türetmemiş, bunun yerine Arapça ve Farsçadan toptan alıntılamış ve dilini üç dilin karması melez bir duruma getirmiştir.

Tuna deyince insanın aklına neler gelmiyor… Plevne geliyor, Silistre geliyor, Dobruca geliyor, Karaorman geliyor, Deliorman geliyor ve gerçekten bir tarih yaşıyor Balkanlar’da. İmparatorluğu yaşıyor. Belki Türkiye'de başka türlü yaşıyor ama Balkanlar’a gittiğimiz zaman insanın tüyleri ürperiyor ve o eski günleri, o mehter takımını, o atın geçişini, o kemer köprüleri gördükçe, gerçekten imparatorluk ayakta duruyor, diyesi geliyor insanın.

Bugün de Osmanlı'nın devamı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin diz çökmesi için her türlü saldırıyı, tertibi ortaya koyuyorlar. Sultan Abdülhamid Han'ın karşısına bir şekilde çıkıp yolunu kesmeye çalışanlar, bugün de Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın yolunu kesmeye çalışıyorlar. Oyun aynı oyun. Dün bazı terör örgütleriyle yaptıkları oyunları, bugün de DEAŞ'ın, PYD'nin, PKK'nın eliyle yapmaya devam ediyorlar. Bu oyunu bozacağız. Bu oyunu oynayanlar, oyun oynadıkları terör örgütlerinin yakında diz çökmüş olduklarını görecekler, mahcup olacaklar ve Türkiye'ye karşı oyun oynanmayacağını çok açık bir şekilde görecekler.

Türk milliyetçiliği üzerinde durdum. Zira biz Osmanlı İmparatorluğu zamanında milliyetimizi muhafaza edemedik. Türk kelimesini kullanmadık. Ve o Osmanlı İmparatorluğu içinde en çok ezilen, en çok sıkıntı çeken, en çok horlanan millet de Türk milletiydi, o yüzden geri kaldık. Bizim içimizdeki o ülkeler biliyorsunuz bizi geçti, birçok sahada biz kendi vatandaşımıza gerekli ilgiyi gösteremediğimiz için onlardan geri kaldık.

Liste
Yükleniyor…