Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkaramayız ki, hilâfet orduları bu memleketi baştan başa harabeye çevirmişlerdir. Bir gün yeniden hilâfet orduları kurulabileceğini aslâ gözden uzak tutmayacağız. Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I. Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!
İkinci Cihan Harbi (2. Dünya Savaşı) nasıl Avrupa'nın bilmem neresinden çıktı da 6 sene bizim memlekete de türlü ıztıraplar verdiyse, şayet çıkacaksa Üçüncü Cihan Harbi de öyle çıkabilir. Görüyorsunuz, size her ihtimali açık söylüyorum. Fakat bu ihtimal kuvvetli midir? Kuvvetli olmaması lâzımdır.
Hamdolsun Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açıldı. Tarihte yeni bir sayfa da açıldı. Aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlık tarihinde de...
Türkiye'de sistem her devirde kapitalizm. Bundan şikayetçi bir halk da yok, bunu değiştirmeye gücü yetecek parti de yok. Bunu eleştirecek bir entelektüel de yok, işe buradan başlamak gerektiğini düşünen bile yok. Herkes paraya fit oldu.
Türkiye, Batı’nın ayıplarını, kirli dosyalarını, ikiyüzlülüklerini ortaya koyuyor, kanlı sömürge tarihini ortaya seriyor. Batılı dünya düzeni beş yüz yıllık sömürge düzenidir. Sona gelindi. Hazımsızlıkları bundan.
Geçmişte Yahudilere dönük olarak ortaya koydukları zalimane yaklaşımları, bugün Müslümanlara dönük olarak ortaya koymak için pusuda bekliyorlar. Dolayısıyla Avrupa'da Müslümanların, Yahudilerin, göçmenler üzerine çalışan kuruluşların hepsinin topyekun güç birliği içerisinde, bu aşırı sağcılığa bu Nazi anlayışına karşı mücadele etmesi gerekir. Şimdi ise Müslüman düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı ile öne çıkmış bir şahsın böyle bir kuruluşun başına gelmesi doğrusunu söylemek gerekirse Avrupa'da aşırı sağcılara karşı verilecek bu mücadelenin inandırıcılığını azaltacaktır. Bu, herkesin beraberce topyekun bir şekilde ortaya koyması gereken bir mücadele.
Dünyada, tarih bilinci böylesine köreltilmiş başka bir toplum olmasa gerek. Osmanlı'yı, ortaya koyduğu köklü ve çok yönlü mirasıyla ve misyonuyla değerlendirmek ve anlamlandırmak yerine, sadece ya hamasi nutuklar atarak, ya da şaşırtıcı bir şekilde karalamaya çalışarak Osmanlı'yı anlayabilmemiz mümkün değildir. Oysa Osmanlı'nın mirasını ve misyonunu en çok bugün anlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Bütün illerimizde 1443 deprem istasyonumuz var. Avrupa'da istasyon sayısı bakımından 2'nci sıradayız. Çok aktif şekilde ölçümlemeleri yapıyoruz. Bizim deprem takip yerimiz var. Orada da arkadaşlarımız 7 gün 24 saat çalışma ve çözümlemeler yapıyor. Anlık olarak herkesi bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Halkevleri ile Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye aydınlanmasını durdurup geriye çeviren, karanlığa dönmemize neden olan büyük yanlıştır.
Hepimiz Bizans’ın çocuklarıyız. Avrupa’nın temel şartlarına uymuş olan bir Türkiye güçlü bir Avrupa için olağanüstü bir şanstır.
Rusya kendisini Avrupa'dan geri ama yine de Asya'dan ileride görüyordu. Fakat o zamandan şimdiye Asya çok daha hızlı ilerledi. Biz kendimizi modern Avrupa ile geri kalmış Asya arasında bir yerlerden ziyade iki Avrupa arasında ortada garip bir yerde buluyoruz.
Bir şey açık. Türkiye'nin bu bölgede oynadığı rol birçok yönden yıkıcı ve Avrupa'nın, komşularının güvenliğini de etkiliyor. En nihayetinde ise kendi halkını etkiler.
19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Belçikalı, Hollandalı, İspanyol, Amerikalı, Fransız, İngiliz ve Alman misyoner ve oryantalistler önemli çalışmalara imza attılar, nadide kültür varlıklarımızı Avrupa'ya götürdüler.
İlham verici liderlik büyük ölçüde tarihte kalmış gibi görünüyordu. Tabii ki bu ülke (Türkiye) hariç. Diriliş Ertuğrul'u izlediğimi fark etmiş olmalısınız. Bu dizi bize çok şey öğretiyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini yazarken Osmanlı kaynaklarına başvurmamızdan ötürü özür dileyecek değiliz.