Onlar ortak, biz pazar olacağız.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
O gün 'Avrupa Birliği mi? Sizi gidi taklitçiler sizi diyenler; bugün Avrupa Birliği'nin kapısına oturmuşlar, bizi alsın diye dua etmektedirler.
Liberal 'aydınların' Türkiye'yi AB'nin bu tavrına karşı savunması gerekirdi. Oysa onlar, AB üyelik sürecinden yararlanıp, Frantz Fanon'un sömürge aydın tipi gibi, AB'nin ırkçı tavrını içselleştirdiler ve Türk milletinin ve Cumhuriyet'in kimliğini hedef aldılar. Kendi milli kimliklerinin geçmiş travmalar nedeniyle tahrip olmuş olmasından dolayı böyle hareket ettiklerini anlayamadılar. Her şeyi demokrasi, insan hakları ve barış için yaptıklarını sandılar. Kıbrıs sorununda Denktaş'ı haksız, Rumları haklı gördüler. Tarihimizle yüzleşip Ermeni soykırımını kabul etmemizi istediler. Barış için PKK/DTP'nin federasyon tezini desteklediler.
Avrupa Türkiye’ye karşı “ne içindesin sınırlarımın ne de dışında” siyaseti takip ediyor. Her Avrupalı olma hamlemiz, bir karşı saldırı ile püskürtülüyor. Son Avrupa sınırlarına dâhil edilme maceramız, 70 yıldır Avrupa Ortak Pazarı’ndan Avrupa Birliği’ne ayni minval üzre seyrediyor. Biz girmek için hamle üstüne hamle yapıyoruz, onlar almamak için her defasında yeni engeller çıkarıyor, mazeretler icat ediyor.
Avrupa Birliği gibi birliklerin içine girmek gerekir, fakat bunlara fazla bağlanmama, yani her an bavulu hazır iç güveyisi gelin kız durumunda girmeniz gerekir ki, bir kriz anında avi kolayca terk edebilesiniz veya hayatınıza devam edebilesiniz.
Doğu savaş halinde, batı her gün tedirgin, ekonomi boktan, ülke mülteci dolu, dindarı sapık; ama çok şükür yollarımız çok güzel.
Belki de mevcut Türk yönetimi, ABD ve AB’ye şunu göstermek istedi: “Evet, ülkeyi İslamlaştırıyoruz. Ama bizler modern İslamcılarız, medeniyiz.” Ronald Reagan, zamanında Nikaragualı diktatör Somoza hakkında şöyle demişti: “Somoza tabii ki alçak biri ama o bizim alçağımız.” Şimdi Türkiye yönetimi de “Evet, biz İslamcıyız ama sizin İslamcınızız” diyor. Ama bundan iyi bir şey çıkmaz.
Uluslararası alanda ise Türkiye'nin AB'ye girmesine kesinlikle karşıyım. Bu ülke Asya kıtasında bulunuyor ve 20'nci yüzyılın en büyük soykırımını yapmış. Bu yüzden bizim inşa ettiğimiz insan haklarına dayanan Avrupa'da yeri yok.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki yer altı zenginliklerimiz çok uluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne dek hiçbir komşusuyla ilişkileri bu kadar kötü durumda olmadı. Kıbrıs istisnası dışında, Türkiye asla komşularıyla savaş noktasına gelmedi. Ülke yönetmek ayrı bir sanattır.
Derviş'ten memnunsan onunla devam et. Onun zamanında traktörler gitti. Allah korusun bu sefer altınızdaki ev de gider, toprak da gider.
Claudia Roth'un ağzıyla konuşuyor. AB projesini marjinalleştiriyor. AB'ye evet. Ama Türkiye'nin Yugoslavyalaştırılmasına hayır.
1990 sonrası Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin yıkımı, sözde “Batılı Değerlerin”in getirilmesi, bu ülkelerin demokratikleşmesine yardımcı olan müdahaleler olarak görülmektedir.
Batılı ülkelerin yayın organlarında Sayın Devlet Bahçeli aleyhinde yazıların çıkması, partimizin doğru yolda olduğunun ve takip ettiği politikaların olumlu sonuç verdiğinin göstergesidir.
Siz Amerikalılar; Üçüncü Dünya ülkelerine Iraklı bir köylünün yeni gelinine davrandığı gibi davranıyorsunuz. Üç gün balayı ve ardından tarlalara doğru yola çıkış.
Bizim amacımız, sadece bir halkın başına gelebilecek en büyük kötülük olarak savaşa karşı çıkmak değil, Türkiye’nin statükosunu muhafaza etmesinin bizi ilgilendirmediğine, Rusya’ya gösteriş yaparcasına barış zamanı muazzam bir maliyete katlanarak bu ülke lehine yapageldiğimiz silah satışının azaltılabileceğine ve bu tasarrufun İngiliz imparatorluğunun vergi mükelleflerine yönlendirilebileceğine işaret etmektir.
Yapılabilecek tüm jestleri yaptık. Kopenhag kriterlerini yerine getirdik. Artık Avrupa'dan delikanlılık bekliyoruz.