Yaşamın ve insanın salt dış görünümüne bakarsanız, temeldeki özü göremezsiniz.

Yeterince anlaşılır dilde konuşan insan var. Birazcık anlaması için düşünmesi gerekiyor insanların.

Dünyada bir kelime kadar güce sahip hiçbir şey bilmiyorum. Bazen bir tane yazarım ve parlamaya başlayana kadar izlerim.

Sanattan anlamayan kişi konuşur. Sanatçı konuşmaz, eseri konuşur.

Yazmak bir yıkım ve ardından gelen devrimdir.

Müzik her şeyi ifade ediyor, hiçbir şey ifade etmiyor.

Sanattan anlamayan, sanat eserini bilmeyen, sanatkarı bilemez.

Sanat … Benim kendimi tedavi etme yöntemim sanat . Yalnız yazmak, bestelemek değil, okumak, hep okumak, dünyanın büyük beyinlerine sırtımı yaslamak…

Güzellik bir bütünün sonucudur. Bunun için kolay görülmez, kolay varılmaz, kolay anlaşılmaz.

Yazarlık, yazmak: uydurmak değil seçmektir.

Öldükten sonra yaşamak istiyorsanız; Ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın!

Hiçbir iyi kitap, gerçek yüzünü birdenbire göstermez.

Kimin hakikati azsa onun yavanlığı fazladır.

Edebi çeviri yalnızca, bir dildeki kelimeleri alıp başka bir dilin içinde harmanlanmasından ibaret değildir. Bu kelimelerin, aynı zamanda mecazi anlamda yıkanması, durulanması, işlenmesi ve mümkün olduğunca süslenmesi gerekir.

Eğer Leonardo , Mona Lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik?: "Hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var" Bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasını istemiyorum.

Konuşmanın konusu sınırlıdır, fakat susmanın konuları tükenmez..

Bir şarkının niçin yakıldığını bilmeyenler, nasıl söyleneceğini de bilmezler.

Kelimeler gücünü hiçbir zaman yitirmez. Boyalar aynıdır fakat yaptığınız tablo farklıdır.Yani malzemesi dil olan edebiyatta da kelimeleri nasıl kullanacağınız önemlidir.

Sanat bir şey hakkında değil, Sanat bir şeydir.

Evet, yazmak zorundaydım, yoksa çıldıracaktım!