Önemli bir sorun, üniversite öğrencisinin geleceğin aydını olarak düşünülmemesidir. Küçük vilayetlerin küçük merkezleri, hatta kasabaları üniversite istiyor. Bunun ilim irfan aşkından çok alışveriş ve kira gelirlerini artırmak için istendiği açıktır.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.
Herkese yüksek tahsile kadar eğitim verirsen işte bu olmaz. Dolayısıyla bu uyduruk üniversite, uyduruk lise eğitimiyle yarı cahil bir nesil yetiştiriliyor.
Pirinci okuyorlar, meyveyi okuyorlar, şekeri okuyorlar, suyu okuyorlar da sıra kitaba gelince hiç okumuyorlar!
Türkiye'de tarih eğitimi kitlelere herhangi bir şey aşılayamayacak kadar zavallı durumdadır ve hep öyleydi (ilk Cumhuriyet yılları hariç).
Bir zamanlar dünyanın en güzel kasaba ve kentlerinden yüzlercesine sahip bir ülkeydi burası. Hepsi bir örnek ucuz, sefil, zevksiz, sağlıksız, kişiliksiz apartman yığışmaları diyarına çeviren kimdir, bir düşünün. Kaçak yapılaşma mıdır? Yoksa ‘kafana göre ev yapamazsın, ne yapacağına Devlet karar verir’ diyen, memleket çapında örgütlenmiş imar çeteleri mi?
Kentler artık birbirini hiç tanımayan, birbirlerinin sırtından zengin olmak dışında ortak hiçbir şeyleri olmayan rastgele insanların toplandıkları sıradan yerlerdir.
Şu hususu açıkça belirtmek isterim ki nüfus artışı çok olduğu sürece her alanda olduğu gibi eğitim alanında da sorunlar bitmeyecektir. Daima yenileri eklenecektir. Nüfus hareketleri ile kalkınma arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Nüfusu az ya da nüfus hareketlerini belli bir çerçeveye sokmuş yani hızını azaltmış ülkeler daha çabuk kalkınabilmektedirler. Bunun örneklerini dünya üzerinde daima görüyorum. Kalkınmış ülkelerde nüfusun çok az artması dolayısıyla herkese hizmet götürülebilmektedir. Gezdiğim yerlerde 24 çocuğu olanlara rastladım. İsimlerini bile bilmiyor. Olmaz böyle şey. Bu çocuklara yazık değil mi? Bunlar nasıl beslenip okuyacaklar?
Fazla çocuk size de derttir. O çocukları yetiştirmek bir meseledir. Bakabileceğiniz kadar çocuğa sahip olunuz. Bakamayacağınız kadar çocuk yapıp işsiz güçsüz bırakmaktansa bakabileceğiniz kadar çocuğa sahip olmak elbette tercih edilmelidir. Bunun çarelerini sağlık ocaklarında, hastanelerde doktorlar göstermektedir. Onlara müracaat ediniz. Bugün istediğiniz kadar çocuğa sahip olmak elinizdedir. Bunları da sizlere tavsiye ederim. Eğer bu artış hızıyla gidersek daha çok sıkıntılara uğrarız.
Sosyalizm için mücadele toprak için bir mücadeledir; sosyal soru tarımsal bir sorudur.
Bu ruhsal bozukluk nerdeyse tüm ülke gençliğini istila etmiştir. Gelecek yıllarda topluma yararlı işler yapmak üzere hayata atılacak olan gençlerimizin ruhsal hastalıklardan kırılmasına göz yumamayız. Mücadele etmek gerekmektedir.
Türk parasını dolara çevirir gibi, yeşil örtüyü beton örtüye çevirme telaşımızın sonu nereye varacak acaba?
Bir toplumda intihar vakaları kısa sürede çok hızlı artış gösteriyorsa; sebebi kişisel sorunlar değil, toplumsal sorunlardır.