Benzer Sözler

Muhalefet barış adımlarını ihanet olarak değerlendiriyor. Maalesef bir taraftan PKK’nin şiddeti bir taraftan da muhalefetin tavrı çözüm iradesine ciddi darbe vuruyor. Ama şu var. Başbakan’ın Oslo sürecinin devam edebileceğine ve Öcalan’la görüşülebileceğine ilişkin son beyanları, savaşı durduracak adımlar atılacağının işaretlerini veriyor.

Öcalan o günlerde Mahir Çayan'ın kitaplarını ve yazılarını okur ve çevresindekilere, "Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş'in gerilla yöntemlerini birleştirmek gerektiğini" söylerdi. Aradan yıllar geçecek, PKK'nın Almanya'da yayımlanan "Berxwedan" adlı gazetesinde, PKK'nın Çayan'ın liderliğindeki THKP-C örgütünün devamı olduğu ileri sürülecekti.

Cumhurbaşkanı Özal bizi bir GAP gezisine götürmüştü. Gezi yarım kaldı çünkü PKK bir köyü basmıştı ve katliam yapmıştı. Biz oraya gittik. Öbek öbek kadınlar cesetlerin üzerine yığılmış, ağıt yakıyorlar, evler yanmış, hatta tavuklar, horozlar tavanlara yapışmış. Bomba atılmış. Derken özel harekatçılar gazete kâğıdına sarılmış bir şey getirdiler bana. Açtım açtım bir şey gözükmüyor... Bir bebek ayağı. Abdullah Öcalan denildiğinde benim gözümün önüne o geliyor.

Sonuçta Başbakan'ın açıklamaları ortada, müzakereden bahsediyor. Başbakan barıştan bahsediyor bazen. Zaman zaman bunu dile getiriyor. Olumlu bir tavır çıkabilir diye düşünüyorum. Onlar da şu gerçeğin farkındalar. Türkiye'de bir sorun var. Bu sorun Kürt sorunudur. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin demokratikleşme alanında ilerleyemeyeceği ortadadır. Bu konunun çözümü noktasında AKP derin düşünmeli, gerçekleri görmeli ve buna göre de tavır sergilemeli. Cemil Çiçek'in her konuda tavrının olumlu olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bu konuda da olumlu tavır sergileyecektir ama önemli olan AKP Hükümetinin, Başbakan'ın tavrıdır. Ümit ediyorum ki bu konuda olumlu bir şey gelişir.

Devlet bütün bir halka terörist muamelesi yapıyor. Ama şuna şahidim, Kürtler kesinlikle şiddet istemiyor. (...) Demokratikleşme adımları atılmazsa, Türkiye'yi PKK'dan çok büyük tehlikeler bekliyor. Türkiye, PKK'nın ve diğer Kürt örgütlerinin aysbergin görünen yüzü olduğunu bilmeli. Çok ciddi, ağır bir Kürt sorunu var Türkiye'de. PKK'yı çözsen bile Kürt sorunu çözülmez. Yarın PKK'dan yüz kat daha radikal, daha güçlü, daha kitlesel başka hareketler çıkar. Bu kesin.

AKP'ye veren kardeşlerim, bir umuttur diyerek desteklediğiniz parti PKK'ya beyaz bayrak çekti. Görmeyecek misiniz? Muhafazakar, onurlu, Allah korkusuna haiz, ağzı dualı ve vicdan sahibi arkadaşlarım, arkasında durduğunuz parti Türkiye'yi teröristlere tapulamak üzeredir. Anlamayacak mısınız? Dolmabahçe'de Türkiye'nin başı öne eğilmiştir. Türk milleti inkar edilmiş, yok sayılmıştır. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu bırakarak kaçan yetmedi yurt topraklarını havaya uçuran, yetmedi geriliye geriliye İmralı'nın kollarına düşen vatansızlar PKK havarisi, PKK yandaşı, PKK yancılığında üste geçmişlerdir.

AKP ile PKK'nın gayrimeşru birlikteliği, bölücülük nikahı kıyılmasıyla resmilik kazanmıştır. Dolmabahçe Sarayı 100 yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmamıştır. 1918'de boğaza demirlenmiş düşman gemilerinden İstanbul sokaklarına fırlayan müstevilerin pervasızlıklarıyla AKP- PKK'nın küstahlıkları hemen hemen aynı kapıya açılmıştır.

PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TÜSİAD'ın Başkanı, kurumunun bu yeni misyonunu bu sözlerle ortaya koymuştur. Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz; eğer PKK'nın siyasi hedeflerini benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirerek, halkın önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği de açıktır. Bu bakımdan, siyasi platforma çıkmak; demokrasiye katkı adı altında, sütre gerisinden, siyasi fetva vermek kolaycılığından çok daha dürüst bir yol olacaktır.

Biz geçmişte gerillayı da çektik. Bu herhangi bir çözüme hizmet etmedi. Ortaya çıktı ki bunu PKK’yi tasfiye etmek için geliştirmişler. Artık gerillanın ülkeyi terk etmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu sorunu çözmek istemeyenlerin geliştirdiği çabalardır. Artık bunlar geride kalmıştır. Kimse ne gerillanın Kuzeyden çekilmesini bize dayatabilir, ne öyle silah bırakmasını dayatabilir. Bunlar kesinlikle gerçekleşmeyecek hususlardır. Bunlar çözümü istemeyenlerin baş vurduğu yöntemlerdir. Sanki sorunu çözmüş gibi gösterip toplumu aldatmadır. Herkes de biliyor ki daha silahlı mücadeleden vazgeçmenin koşulları yaratılmamıştır, bunun mekanizmaları yaratılmamıştır. Bunun yasaları yaratılmamıştır. Kürt halkı, PKK neye güvenerek silahlı mücadeleyi bırakacak, neye güvenerek silahlı güçlerini geriye çekecektir. Ortadoğu’da büyük bir savaş yaşanırken, DAİŞ güçleri, halkımıza, hareketimize, demokrasi güçlerine bu kadar vahşice saldırırken böyle bir ortamda silah bırakmak ne anlama gelir. Kendini katliama yatırma anlamına gelir. Bunun değil PKK tarafından hiçbir vicdanlı insan tarafından dile getirilemeyeceği, kabul edilemeyeceği çok açık bir şekilde görülmektedir.

Değerli gazeteciler, sizlere ve aziz yurttaşlarımıza bir haberim var. Bu sabaha karşı 03.00'ten itibaren bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir. Dünyanın neresinde olsa devletimizin onu ele geçireceğini söylemiştik. Devlet sözünü yerine getirildi. Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Öcalan, sonunda kendini Türkiye'nin kucağında buldu. Yaptıklarının hesabını bağımsız Türk adaletine verecektir.

Liste
Yükleniyor…