Ne yazık ki yeterli doğal kaynağa sahip değiliz. İşte bu yüzden Japonya, uzun vadede nükleer enerji olmadan yapamaz.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
19. ve 20. yüzyıllarda Japon dediğiniz, Avrupalıya benzemek için önce gözünü ameliyat ettirerek işe başlamıştır. Bu ameliyatlar halen devam ediyor. İranlı hanımlar arasında da burun ameliyatı yaygın, bizde de sarışınlık...
Başbakan Menderes NATO ülkeleriyle beraber nükleer enerjiye ulaşma zaruretini vurgulayan bir konuşma yaptıktan tam 4 ay sonra 27 Mayıs darbesi yapılmış ve Türkiye'nin nükleer enerji alanındaki yatırımları da akamete uğratılmıştır. Bu durum ta ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonu ve dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın çalışmalarıyla Akkuyu Nükleer Santrali'nin temellerinin atılmasına kadar sürmüştür. 2023'te de Akkuyu'nun ilk reaktör ünitesi bitirilecek ve önemli bir aşamaya geçilecektir. Diğer 3 ünitenin de 2026 yılına kadar faaliyete alınması planlanmaktadır.
Dünyanın en büyük nükleer felaketlerinden birine sahne olan Japonya'da 5 yıl sonra, nükleer güvenliğin sağlanması konusunda önemli gelişmeler kaydedildi. Bu felaket bizim için de bir ders oldu. Dünya ülkeleri, nükleer güvenliğin sağlanmasında çok daha dikkatli davranmaları gerektiğinin farkında.
Japonya'da siyasal ve ekonomik hayatta istikrarı koruma bahsinde herkesin kendini sorumlu hissetmesi, orada gördüğüm en ibret verici hususiyetti. Politikacı, bürokrat, aydın, işadamı, işçi ve tümüyle halk, bana imrendirici bir dayanışma içinde göründü. Birbirimizi yemekle kaybettiğimiz zamanlara acıdım.
Japonları ben şöyle tanıyorum: Çalışkan insanlardı. İmrenilecek bir çalışma disiplinleri vardı. Her kademedeki Japon, görevini ve sorumluluğunu çok iyi biliyordu. Onlar kadar yaptıkları işe sevgiyle bağlanan insanlar görmemiştim. Adeta ibadet eder gibi çalışıyorlardı.
Rusya doğal bu kadar doğal kaynakları ile nasıl başarısız olabilir? Periyodik cetvelden daha fazla rezervleri var.
Sayın Başbakan TV izleme ile nükleer santrali kıyaslamış. "İkisi de risklidir," demiş. Ben katılıyorum, özellikle de kendisi televizyondayken. (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Nükleer enerjiye karşı çıkanlar, radyasyon riski olduğu için acaba bilgisayar kullanmıyor mu, televizyon seyretmiyor mu?" cümlesine karşılık)
Genel olarak bakıldığında Japon ekonomisi, Batı ekonomisinin sözde evrensel yasalarının dikte ettiği şekilde işlememektedir. (...) ABD doları karşısında yüzde birden daha az değer kazandığı halde Japon ticaret fazlası yüksek kaldı ve hatta arttı. Böylece Japonlar hem para biriminin gücünü hem de ticaret fazlasını koruyabildi. (...) Japon ekonomisinin ayırt edici özelliğini ne açıklar? Tabii ki sanayileşmiş büyük ülkeler arasında Japon ekonomisi benzersizdir çünkü Japon toplumu da benzersiz şekilde Batılı değildir.
Çevreciler boşuna endişeleniyorlar. Bir nükleer enerji istasyonunun bir yıllık atığını, masanızın çekmecesinde bile saklayabilirsiniz.
Biz 80 milyon Müslüman Türk insanı farklı mezheplerden, ırklardan, cemaatlerden olabiliriz. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz ki hepimiz tehdit altındayız. Bu tehdit 1. olarak su merkezli, 2. olarak bor kaynaklı, 3. olarak toryum kaynaklı ve monoatomik elementler dediğimiz altın ve platin kaynaklı.
Savaş sonrasında ABD’nin amacı, Japonya’nın kalkınmasına yardım etmek değildi. ABD’de üretilmesini istemediği ve halkının kullanmaktan memnun olduğu bazı tüketim mallarının Japonya’da üretilmesini sağladı ve bu mallar aynı zamanda bütün dünyaya satıldı.
Tabii ki nükleer enerjinin kendine mahsus riskleri vardır. Fakat şu Dünya'da hiçbir enerji ve aşk dahil hiçbir şey risksiz değildir.
Türkiye, enerji konusunda önemli ve güzel adımlar attı. Sakarya Gaz Sahası'nda doğal gaz bulunması ve Türk ekonomisine katkıda bulunması önemli bir konu. Ayrıca Türkiye'nin önemli bir doğal gaz depolama tesisi açması da gerçekten önemli. Türkiye, yenilenebilir enerji alanında (rüzgâr, güneş ve jeotermalde) da son derece güzel adımlar attı. Türkiye'de nükleer enerjinin gündeme gelmesi ve Türkiye'nin enerjisinin bir parçası olması, hepimizin sevinmesi gereken bir şey ancak burada nükleer hangi partnerlerle ve şartlarda çalışacağımız da önemli.
Evet kokain kullandım ama hiç değilse Amerikalılar gibi binlerce masum insanı öldürmedim!
Biz, su fakiri bir ülke değiliz ama su stresi yaşayan bir ülkeyiz. İleride iklimsel değişikliklerle beraber su fakiri olmaya da aday bir ülkeyiz.
Japonlar, kitapları sonuna kadar okuyamayıp yığma huyuna bir isim bile vermişler: Tsundoku!
Şiddetli savaş içinde bulunan başka halklarda görüldüğü gibi, şu anda Müslüman halkları da yaşam ve ölüm arasında kalıyor. Bu durumda nasıl bir yol tutmak lazım? Bu soruya cevap verirken, Müslümanların daima şu hususlar üzerinde durması gerekir: Birincisi, Şark ile Müslümanlar arasında bulunan tarihi ve manevi münasebettir. Tarihe bakıldığında İslam dünyası, başta Bizanslılar ve Haçlı Seferleri olmak üzere, son asırlarda da İngiliz ve Fransızların emperyalist istilaları gibi ara verilmeksizin Batının düşmanlık ve zulümüne uğrarken, Şark ile münasebetlerimiz ise tam tersi tamamen dostane bir şekilde sürdürülmektedir. Hem Hindistan ve Endonezya’da, hem de Çin’de İslamiyet, barış içinde yayılmıştır. Bilhassa Japonya’nın, ezilmiş halklara gösterdiği sempati ve Asya halklarının bağımsızlık hareketlerine vermiş olduğu yardımlar fevkalade büyük olup, Şark ve Japonya’nın Müslümanların her zaman dostu olduğunu gösteriyor. İkincisi, Müslümanların birliğini güçlendirerek bağımsızlığa kavuşmaya gayret etmektir. Bu yönde hareketler, Batı Asya’da kuvvetli bir biçimde baş göstermiştir. ABD nin ilerlemesinden korkan İngiltere, Müslümanların desteğini kazanmaya çalışırken bu fırsattan faydalanan Araplar, Arap birliğini meydana getirip, gelecekte İngiltere ve ABD’ye karşı koymak için birleşik bir güç hazırlamaktadırlar. İngiltere ve ABD ye karşı koyan Doğu Asya ile birleşmiş Müslümanlar işbirliği yaparsa elbette İslam’ı yeniden canlandırmak da mümkün olacaktır. Bu yolda muvaffakiyetler görmek için elimden geldiği kadar çalışmak niyetindeyim.
Son yıllarda kendi arz güvenliğimizi sağlama almak için altyapı çalışmalarını yaparken bir taraftan da Avrupa ülkelerine gaz transferi ve akabinde gaz ticareti yapacak bir noktaya doğru gidiyoruz. Bununla alakalı müzakereleri buraya katılan ülke temsilcileriyle de yaptık. Görüştüğümüz yetkililer, bu projemize destek vereceklerini ifade etti. Türkiye'de bir dağıtım merkezi ve ticaret merkezi kurma ile alakalı çalışmalarımızda son noktaya geldik. Hedefimiz bir yılda orada da ilk ticareti başlatmak.