Nazi toplama kamplarında kullanılan endüstriyel öldürme biçimlerinin ABD mezbahalarında 19. yüzyılın sonlarında kullanılan tekniklerden model alındığını söylemek gerek. Yahudi soykırımı kurbanları hayvanların mezbahaya götürüldüğü aynı tren raylarında taşındılar, insanlar tavuk çiftliklerindeki tavuklar gibi bir araya tıkıştırıldılar, ve Auschwitz gibi öldürme alanlarının kendi mezbahaları vardı. Hayvanların topyekûn nesneleştirilmesi ve masum canların mekanize bir biçimde öldürülmeleri insanlar için kitlesel öldürmelere yönelik bürokratik yönetimlerin ve teknolojilerin kolayca kendilerine de uygulanabileceği konusunda yapılmış bir uyarı anlamına gelmeliydi. Bu yüzden Theodor Adorno dokunaklı bir biçimde şu sözleri söylemişti: “Auschwitz bir insan bir mezbahaya bakıp da 'ama onlar hayvan' diye düşündüğü zaman başlar”.

Benzer Sözler

Soykırım gibi, insanlar hayvanların başına ne geldiğini öğrenmek istemiyorlar, reddetme hali içerisindeler; yakılmış insanların dumanları arasında işini görmeyen devam eden “İyi Almanlar”ın bir benzerini ahlaki iyilik ve merhamet numarası yapan; ama yiyecek seçimleri hayvanlara yönelik soykırımı devam ettirmeye yarayan önyargılı ikiyüzlülerden başka bir şey olmayan “İyi İnsanlar”da görebiliriz.

Masum canlıların kitlesel olarak öldürülmesine 1945’te son verilmedi ki; sadece hayvanların “sonsuza dek” sömürülmesi ve katledilmesine doğru bir rota değişikliği yaşandı; bu da insan baskısı ve şiddetinin bir modeli ve itici gücü olmaya yaradı. Mezbahalar olduğu sürece Treblinka ve Auschwitz daima var olacak. Yahudi Alman düşünür Theodor Adorno’nun söylediği gibi, “ Auschwitz, birisi bir mezbahaya bakıp, “ama onlar hayvan” diye düşündüğünde başlar”.

Onlar ne biliyor ki, -bütün bu akademisyenler, bütün bu düşünürler, dünyanın bütün liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkında? Onlar bütün türlerin en haini olan insanın yaratılış tacını giydiğine ikna etmişler kendilerini. Diğer bütün canlılar sadece işkence görsünler, yiyecek olsunlar, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratılmışlar onlara göre. Hayvanlar için bütün insanlar bir Nazi; hayvanlar için bu, sonsuz Treblinka’dan başka bir şey değil.

Masum canlıların kitlesel olarak öldürülmesine 1945’te son verilmedi ki; sadece hayvanların “sonsuza dek” sömürülmesi ve katledilmesine doğru bir rota değişikliği yaşandı; bu da insan baskısı ve şiddetinin bir modeli ve itici gücü olmaya yaradı. Mezbahalar olduğu sürece Treblinka ve Auschwitz daima var olacak. Yahudi Alman düşünür Theodor Adorno ’nun söylediği gibi, “ Auschwitz, birisi bir mezbahaya bakıp, “ama onlar hayvan” diye düşündüğünde başlar”.

Kızılderililer'in aksine, bu kara derili adamlar, Amerika'da hiçbir zaman özgür olmadılar. Tek amaçları; yaşamlarını sürdürmek oldu ve emeklerine de gereksinim duyan beyaz adamlar, bunları öldürmektense, çalıştırmayı tercih ettiler. Ve böylece soykırıma uğramadılar. Özellikle 'güneyde' yaşadıkları, yaşam değildi ama varlıklarını sürdürdüler.

Liste
Yükleniyor…