Müşir Fevzi Paşa'nın Ordu ve harbe olan hizmetleri pek büyüktür. Kumandanlar, zâbitler Türk'ün zaferi için dağlarda didinmişlerdir.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bu büyük devrin muvaffakiyetlerinin başlıca sebebleri, Saray belâsının ortadan kalkıp yerine konan hâkimiyet-i millîye, ricâl ve kumandanlarda yüce bir aşk halinde milliyet duygusu yâni Türklük ruhu olması, namuskârlık, çalışkanlık, azîm ve cür'et ile çalışma ve Merkez-i Hükûmet'in ecnebîlerin, fesatçıların varamıyacağı bir yerde, yâni Anadolu ortasında olmasıdır.
Anadolu'dan Mustafa Kemal'in sesi geldiği zaman, o zaman, kalbim doğrulup kalktı. Kuru dala yeniden öz su yürüdü, tomurcuk kurusu üzerinde kırmızı gül açtı. Akşam'ın üçüncü sayfasının başsütununu siper gibi kazıp içine yerleştim. Hainlik, tehlike, ıstırap, korku; orada göğüs göğüse bir kavganın bütün acılarını tattım. Yalnız bir acı nedir bilmem: Ümitsizlik duymadım. Günün fıkraları onlardır. Sonra ne geliyor? Zafer ve sevinç...
Bir savaşta komutan ne kadar düşmanını yenme duygu ve düşüncesiyle hareket ederse, her şeyi ilk muharebede kazanma umut ve çabasıyla varını yoğunu bu muharebede terazinin gözüne koyar.
Bir kuzunun komuta ettiği bir aslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir aslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem.
Doğuda Şantung Ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmamıza az kaldı. Güneyde Tokuz Ersin'e kadar ordu sevk ettim, Tibet'e erişmemize az kaldı. Batıda İnci ırmağını aşarak Demirkapı'ya kadar gittim. Kuzeyde Yir Bayırku'ların toprağına ordu sevk ettim. Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım.
Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.
Silahlı kuvvetlerin depolitizasyonu, Türkiye'deki devrimcisizleştirme süreci ile yakından ilgilidir; iktidarı reddeden aydın ile depolitizasyon sürecinden geçirilmiş ordu, devrimcisizleştirme gereğine pek uygun düşüyor. Devrimcisizleştirme, genel insansızlaştırma sürecinin mekanizmalarından birisi oluyor.
Kûtü’l Amâre, Çanakkale Savaşı’ndan sonra biri Britanya İmparatorluğu’nu zora sokan; politikalarına altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta Kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir.
Zaferler kadar yenilgiler de efsanedir tarihte. Mağlubiyet, kimine göre gâlibiyetten bir adım öte. Yenilgiler savaşa zorlasa da fikri ve fiilleri, yanılgılarla mağlup olur morâl askerleri. Vurduğu yerde zakkum biten adamdan dinle nükteyi. İşte o zaman yersin esaslı yıkıcı tekmeyi. Hislerin dökülür, ellerin bak boş kalır, mini mini bir kuş konar donar donar kıçı açıkta kalır.
Millet ve memleket için hayırlı bir iş yaptınız. Büyük bir iş yaptınız. Asıl ben, muvaffakiyetiniz için sizin emrinizdeyim Paşa hazretleri.
Gayri meşru baskı rejimine girmiş olan idarelerin hepsi böyle söylemişlerdir. Siz de öyle diyorsunuz fakat muvaffak olamayacaksınız. Syngman Rhee (Kore eski Cumhurreisi) kurtuldu mu? Üstelik onun ordusu, memuru, polisi elindeydi. Halbuki sizin elinizde ne ordu var, ne memur, ne üniversite, hatta ne de polis... 'Meclis Tahkikatı' önergenizin gerekçesi diyor ki: Memura itimat etmiyoruz, tahkik edeceğiz. Orduya itimat etmiyoruz, tahkik edeceğiz. Bizim görüşümüz ise farklıdır. Baskı tertipçileri bilsinler ki Türk milleti, Kore milletinden daha az haysiyetli değildir.
Orduyu kendinin zanneden, kendi kendini aldatır. Ordu kimsenin değildir. O kendi kanunları içinde yaşar.
Türkiye, toprak bütünlüğünü ve masuniyetini, şu veya bu devletler grubu arasındaki siyasi ve askeri kombinasyonların şekline göre mütalaa edemez ve tecavüzden masun olma hususundaki mukaddes hakkı üzerinde, herhangi bir yabancı devletin kazanacağı zafer açısından hüküm yürütülmesine müsaade edemez. Türkiye, bu sebepten, milli egemenlik alanı içine vaki olacak her müdahaleye karşı koymaya azimlidir. Biz inanıyorduk ve bugün de hala inanıyoruz ki, ortada Türk ordularıyla Alman ordularını karşı karşıya getirecek bir sebep yoktur. Ve Almanya, Türkiye'nin emniyetinin ve istiklalinin gereklerine karşı anlayışlı davrandığı müddetçe böyle bir felaket meydana gelmez.Ben de size açıklarım ki, mazide olduğu gibi istikbalde de uyanık bir bekçilik görevi ifa edecek olan Türk ordusu, Reich hükümeti, Cumhuriyet hükümetini tutumunu değiştirmeye mecbur edecek tedbirlere tevessül etmediği müddetçe, Alman birliklerine karşı aynı şekilde davranacaktır.
Bir: Ordunun birliğini muhafaza ediniz... İki: Milli Birlik Komitesi olarak siz, kendi içinizde birliğinizi muhafaza ediniz... Üç: Derhal seçime gidiniz. Bir an evvel seçime gidiniz. Bir an evvel seçime gitmekte sayılamayacak kadar çok milli menfaat vardır!