Mücadele, mücadele, mücadele... Vallahi mücadeleden bıktım. Hükûmetle mücadele, muhalefetle mücadele, eski siyasilerle mücadele, komünizmle mücadele, irtica ile mücadele, basın ile mücadele; velhasıl mücadelesiz bir günüm geçmiyor. Yine de bazı çevrelere yaranamıyorum. Ne yapayım ben böyle hayatı... Hoş geldin 1987 yılı... Kim bilir bu sene de nelerle mücadele edeceğiz?
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Halbuki, şu anda, sosyalizm ve cumhuriyet mücadelesi aynı yerdedir. Yazık, cumhuriyet düşmanlığı, şimdi sosyalizm düşmanlığıdır; anlayamıyorlar mı, yoksa yerlerini mi buluyorlar, şu anda bir cevaptan yoksun haldeyim.
Bir düş kurdum bin düşündüm düştüm ben. Düştüğüm rüküş düşlerden düşe düşe bî-hâl oldum ben. Var gücümle savaşıp çatışmaktayım. Yabancılık çekerek alışmaktayım. İşte onlar; yaban insanlar... İşte onlar, meyvelerime sapanla taş atanlar. Ağızları lâğım, dilleri kahverengi. Bulunamaz Sago'nun dengi, beni anlaman için gerek biraz bilgi. İlim ilim demek, kendini bilmek demek. Hayat demek değildir sabah, öğle, akşam yemek yemek. Bilekle gelen emekten yemekse hüner demek, bunun için savaş gerek! Hep taarruz var. Hep zarar muharrebelerime katıl bak, kolay mı, zormu hayatım. Ummadığım taşlar başımı yarar, budur maruzatım. Ey zaat-ı pâkım, sübhâniyem; ilhâmına muhtâcım. Dayanmak davranmaktan zor!
Bütün devrimlerde, eski rejimler devrilir devrilmez hizipler arasında iktidar mücadeleleri başlar. Bu mücadeleler hep halkın gözünden uzakta sürdülür ve doğal olarak giderler de halkın cebinden karşılanır.
Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.
İnsanlar “devrimci oluşlara” yakalanmadan, yani “mücadeleye başlamadan” önce devrimci falan değildirler.
Bu dünyada yediğimiz ekmekler içtiğimiz sular dizlerimizdeki bu güç derimizdeki tad karşı koymak içindir kaçmak için değil
Hayır. Ama onun için çabalayacağım. Elimden geldiği kadar iyi bir hayat yaşamaya çalışacağım. Kimse için her şey mükemmel değildir, sanmıyorum.
Bazıları siyaseti küçümseyebilir ama biz siyasetle uğraşanlar biliriz ki siyaset burada insanın dimdik ayakta durduğu yerdir. Pek çok sert çekişmesi olduğunu bilmeme rağmen, yine de kalbi biraz daha hızlı atan arenadır. Bazen alçakça hilelerin yeriyse, daha çok asil amaçların peşinde koşma yeridir. Dost-düşman herkesin iyi olmasını dilerim. Bu budur. Son.
Özgürlük hiçbir zaman verili değildir, her zaman tehdit altındadır. Mutlak belirlilik, her defasında da, özgürlük yoksunluğudur.
Başım dik, dimdik ayaktayım. Başım göğe değecek kadar dik. Eğer bir kara noktam olsaydı, böyle birine bu mücadeleyi yaptırırlar mıydı?
Ömür sizlere kısa gelmiş olabilir ama bana çok uzun geldi, ne çok şimdiyi üst üste koyuyorum da elli altıncı yaşımı hala bitiremiyorum.
Evde cebelleşmeyi öğrenenlerin dışarıda başarı şansı yükselmiştir, demek dünya artık sert bir yerdir.
Belki de fırtınalı çağıran direkler, anda, rüzgârla gelecek ölümü bekler, o zaman ne yelken, ne ümit... Ama sen yine kalbim, gemicilerin şarkılarını dinle.
Evet, tarihi şöyle yorumluyorum: hakikat savaşı ve hakikate karşı savaşlar, baş kaldırmalar. Hayatı da şöyle yorumluyorum: hakikat savaşı ve karşı savaşlar, baş kaldırmalar.