Milyarder sınıfına, Amerika'nın nimetlerinden yararlanmak istiyorlarsa sorumluluklarını kabul etmeleri ve kendilerine düşen adil vergi payını ödemeye başlamaları gerektiğini söylemenin zamanı geldi.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Atina denince aklıma vergi ödemeyen insanlar da geliyor. Bu insanlar kendi sorunlarını kendileri çözmeye çalışmalı. Nijer'in küçük bir köyünde, üç kişi oturdukları sıralarında günde iki saat eğitim gören okuma heveslisi çocukları daha çok düşünüyorum. Her zaman aklımdalar. Çünkü Atina'daki insanlardan daha fazla yardıma ihtiyaçları var.
Devleti yönetenler milletin karnını doyurmaz. Millet; alın terinden verdiği vergilerle, devleti yönetenlerin karnını doyurur. Nokta..
Milyarderlere vergi muafiyeti verip de yaşlılarımıza ve çocuklarımıza bakamadığımızda biz nasıl bir milletiz?
Yüksek komutanlar, tüsiad ve Deniz Baykal, akepe'yi çağırdılar. Kuran, İsrael ve Amerika'dır. Bunları çok önceden haber vermiş olduğum ortadadır.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, 18 Ekim 2006 tarihinde, Güven Hastanesi'nde, otomatizm davranışları içinde müşahade ettiği Tayyip Erdoğan ile ilgili raporunu, Gata'daki nöroloji kliniğine havale etme zamanı gelmiş ve geçmektedir. Cumhuriyet'i koruma sorumlulukları içindedir.(2008)
Elen mücadelesinin alevlediği aydın dinamizmini ancak bu yüzyılın ikinci yarısında, Vietnam halkının Amerika'ya karşı mücadelesindeki aydın canlılığı ile karşılaştırabiliriz; yalnız, önceki çok daha fazla aydın içeriklidir.
Tekelci devletin hukuk yapısı, “suç oluşmadan önlemeliyiz” paranoyasıyla şekillendiriliyor. Bu yüzden Türkiye’de en kolay iş tutuklamadır. Tutuklayanın hiçbir sorumluluğu olmaz, yoktur. Suçsuz olduğunuzu sorgu yargıçlığında anlatmanız bile mümkün olmaz; tutuklama “suçla” değil “emare” ile ilgilidir. Tutuklayanın suçun kanıtlarına değil işaretine bakar; tutuklamanın bir önlem olduğunu, itirazın mümkün bulunduğunu, suçsuz olduğunuzu mahkemede anlatabileceğinizi söyler ve tutuklar. Bir de sağcı bir hukuk öğretim üyesi pek yakında bir istatistik açıkladı: Türkiye’de tutuklamaların yüzde doksan beşinden fazlası beraatla sonuçlanıyor.(2005)
Peki ne oldu, İlker Paşa o zaman ikinci başkan idi, 'Atatürk çok ciddidir, daha sonra antlaşma imzalandı, biz antlaşmaları bozamayız.' buyurdular.Bu sözün neresini düzeltebilirim ki, biz antlaşmaları yırtarak kurulmuş bir cumhuriyet'iz; Hilmi Paşa Hazretleri de 'peşmerge ile savaşmak artık Amerika ile savaşmaktır, savaşamayız' buyuruyorlar. bu doktrinin hemen değişmesi imkansızdır.
Anti-emperyalist mücadelenin merkezi artık Musul’dur, bunu söylüyorum. Bu nedenle, sorunumuzu Kandil Dağı’ndaki silahları susturmak olarak görenlerden, yolumuzu ayırıyoruz. ‘Silahların yönünü değiştirmemiz gerekmektedir’. Kuşkusuz, bu Amerika’ya karşıdır.
Sovyetler Birliği'nin çözülmesi ise Kürdoloji'de bir boşluk yaratmıştır. Amerika'nın burada bir boşluk bırakmamak için hızla harekete geçtiğini görüyoruz.
Başkalarının cinayetlerini işlemeye mahkûmum; çünkü cumhuriyet, yüksek estetik, yüksek ahlak ve yüksek akıl idaresidir.
Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği’nde en büyük odur. Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!
Lütfen sabah kahvaltı veremeyeceğiniz, akşam masal anlatıp öpemeyeceğiniz çocuğu dünyaya getirmeyin. Çünkü sevgi başka bir şey. Uğraşmak istiyor. Sevgi için ‘vakit’ vereceksin, parayla olmuyor.
Bu ses benim, dinle dinle dinle... Uygunsuzca gidişlerin, yolunu kesen haydut benim. Bildiklerimden eminim, yaptıklarıma kefilim; gidenlerime vedâyım, gelenlerime mîrim.