Milliyetçilik bizim iğrenç günahımız, putperestliğimiz çılgınlığımızdır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Türkiye; Edirne’nin batısında, Ağrı’nın doğusunda esamesi okunmayan adamların en milli benim diye palavra sıktığı bir ülke oldu.. Bunu değiştirmek zorundayız.
Halkçı olmayan bir milliyetçilik, sadece bir siyasi dolandırıcılık konusudur ve adı “ faşizm ” dir.
Türkiye solu bugün hâlâ Kemalizmi, MDD'ciliği, milliliği aşabilmiş değil; gönlünde aslen sosyalizm değil, "tam bağımsız gerçekten demokratik Türkiye" yatan bir sol; anti-kapitalist değil, anti-emperyalist bir sol...
Büyük Millet Meclisi âzâsı, vatan necati tuğu etrafına toplanmış, tefrika nedir bilmiyordu. Vatan tehlikesi hepsini birleştirmişti. Büyük bir cesâret ve celâdet gösteriyordu. Vâkıa Birinci Meclis umumiyet itibâriyle ilmen aşağı idi; fakat meb'uslarda Türklük ve vatan duygusu pek yüksek ve ekseriyeti azîme itibariyle nâmuskâr insanlardı. Bir de Anadolu'nun yerli ahâlisinden olduklarından Anadolu'nun her tarafını ve hakikî ihtiyaçlarını biliyorlardı. Vatana daha ziyâde merbuttular. Bu Meclis, birleşmeden ne hârikalar doğduğuna misâldir, derstir. Bu memleketi idâre edenlerin pek münevver olup da kozmopolit olacağına, az münevver fakat nasyonalist olmasının ne kadar fâideli ve lâzım olduğunu isbat etmiştir.
İşte bu zattır ki (Timur'dan bahsetmektedir.) hoca ve şeyh takımlarını siyâsî âlet yaparak onlarla birleşmeye mecbur olmuş ve Türk Töre ve Yasasını, hâsılı Türk Milliyetini yıkarak Arap örfünü Türkler'e iyice ve kat'î surette yerleştirmiştir. Hayatı meraklı bir roman halinde olan ve Din için Milliyetini yıkan bu zat garibi şu ki harplerini en ziyade Türk ve müslümanlar üzerine tevcih edip en kuvvetli Türk Devletlerini mahv ve perişan etmiştir. Osmanlılar da bu meyandadır. Sel gibi Türk ve müslüman kanı akıtmıştır.
Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve haksızlığına karşı Tanrı’nın gazabı gökten açıkça gösterilmektedir. Çünkü Tanrı’ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve Tanrılığı– dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur. Tanrı’yı bildikleri halde O’nu Tanrı olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Tanrı’nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler. Bu yüzden Tanrı, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. Tanrı’yla ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan’ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin. İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar. Tanrı’yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Tanrı’dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır. Böyle davrananların ölümü hak ettiğine ilişkin Tanrı buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar.
Benim ailem Kafkas cephesinde 70'in üzerinde şehit vermiş bir aile. Ben Kürt'üm ama bir MHP'linin nefret ettiğinden daha çok PKK ve DTP'den nefret ediyorum. Bizim köy Ardahan'ın bir köyü. Köyümüz çok sefer PKK baskınına uğramıştır. Birçok yakınımı yol taramalarında kaybettim. DTP bizden oy alamaz.
Benim fikrim, kanaatim şudur ki, dost da, düşman da dinlesin ki, bu memleketin efendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.
Allah IŞİD'lilere güç kuvvet versin, peşmergelerin tümünü gebertsinler de, cenazeleri bile Türk toprağını kirletemesin bir daha.
Eski bir başbakanlık müsteşarı (Hasan Celal Güzel) konuşuyor, diyor ki, tek bir kelime, “‘Türk’ kelimesi anayasadan çıkartılırsa silahlanıp dağa çıkarım.” Ve bu lafıyla Kürtlerin dağa çıkmalarını fevkalade doğal bulduğunu söylediğinin farkında değil.
Paradoks mu yoksa tarihli toplum ile fiziksel toprağın baskısı mı; Balzac kralcı idi ve ancak burjuva ve cumhuriyetçi romanlar yazıyordu.. Çernişevski narodnik idi, ama, naif sosyalist romanlarını okumaya hiç doyamadık.
Tekelli düzende devletin tekellerin olduğunu söylemek, gerçeğin binde birini anlatmak demek oluyor. Tekelli düzende devlet tekellerle gerçekleşiyor.