Benzer Sözler

Ülkemizde maalesef kültür seviyemiz çok düşük. Önce onun yükselmesi lâzım ki, insanlar sadece Türk müziği değil, operaya, tiyatroya gitsin, çok sesli müzik dinlesin. Pop dediğin zaten nedir ki? Aranjmandır; cıstak cıstak, oynasın insanlar, gerisi önemli değil. Sabah kalkıyoruz mesela, televizyonu açıyoruz, bütün kanallarda herkes ayakta, oynuyor. Bu nasıl bir şeydir? Her şeyin yeri yordamı var. Halka ne verirseniz onu alıyor. Birazcık birazcık eğitmek lâzım.

Tabii ki var... Bir Ajda Pekkan, Nilüfer, Nükhet Duru, Funda Arar ve Sezen Aksu kolay yetişmiyor... Candan Erçetin'in ve Zuhal Olcay'ın çalışmalarına hayranım. Leman Sam ve güzel kızları Şevval ile Şehnaz, Niran Ünsal, bizim zamanımızdan Rana ve Selçuk Alagöz kardeşler... Zülfü Livaneli müzikte tam bir fenomen... Besteleriyle Timur Selçuk ve Kayahan... Tarkan bir dünya şöhreti. Kenan Doğulu, Mustafa Sandal da öyle. Serdar Ortaç bir hadise. Ve daha birçok... Çok iyi şarkı söylüyorlar. Şarkı söylemek marifettir. Hayatta en iyi bildiğim şey, budur. Sözün özü, Türkiye'de yanlış şarkılar söyleyen güzel sesli usta yorumcular var.

Bu konser 20 saat yapılmış provanın eseridir. İngilizce ve Türk sanat müziği ağırlıkta olmak üzere şarkılar seslendirdim. Bir de şarkılarıyla beraber büyüdüğüm Sezen Aksu ve Ajda Pekkan parçaları söyledi. Burada türkü söylemedim. Çünkü türkü albümüm yakında geliyor.

Taklit etmenin marifet sayıldığı günlerde bir yabancı ünlü müzik adamı dostum İstanbul'a geldi, konuğum oldu. Gazinoları birlikte dolaştık. Bizim yorumcularımızı dinledik, alkışladık. Gecenin sonunda, ben ondan şarkıcılarımıza iltifat beklerken, adam ne söylese beğenirsiniz: 'Çok güzel bir geceydi. Çok teşekkür ederim. Çok eğlendim. Ama bir şeyi çok merak ettim. Kimisi Frank Sinatra gibi İngilizce 'Strangers in the Night' söylüyor, kimisi Gilbert Becaud gibi Fransızca 'Et Maintenant' söylüyor, kimisi Nino Bravo gibi İspanyolca 'Mi Querida Mama' söylüyor. Bu değerli yorumcuların hiç kendi şarkısı yok mu?' Adam yerden göğe kadar haklıydı! İşte bundan esinlendik.

O devrin pop müziğini, bugünkü maskaralıklarla kıyaslamak mümkün değil. Ezgilerin dokusu, icrası, yorumu… O zamanlar akustik müzik yapılırdı. Her şey canlı çalınırdı. Nefesliler, vurma çalgılar… Aranjörler vardı. Her enstrümanın ayrı ayrı partisyonları yazılır, bunlarla çalınırdı. Ezgileri seslendirenlerde yalnızca güzel ses değil, yorum aranırdı. Her güzel sesli insan şarkı söyleyebilir mi sanıyorsunuz?

Yazarlar; meteorlar, gezegenler ve sabit yıldızlar olarak sınıflandırılabilirler. Bir meteor bir an için çarpıcı bir etki yapar. Yukarıya bakar ve "Orada” diyerek bağırırsın ve ardından sonsuza dek görmezden gelirsin. Gezegenler ve gezgin yıldızlar daha uzun bir süre kalırlar. Genellikle sabit yıldızların ışığını yansıtırlar ve daha önceden tecrübe edilmemiş halleriyle hayrete düşürürler; ama bu sadece yakın olmalarındandır ve bulundukları yerdeki verimlilikleri çok uzun süreden beri devam etmekte değildir; hayır, verdikleri ışık sadece yansıtmaktadırlar ve etki alanları sadece yörüngeleri ve çağdaşları arasındadır. Etkileri bir değişiklik ve bir hareket için ve ancak birkaç yıl anlatılacak bir dönem içindir. Sabit yıldızlar gökyüzündeki yerlerini sürekli olarak güvenle koruyanlardır; kendilerinden olan bir ışıkla parıldar, etkilerini bugün de dün olduğu gibi sürdürürler, genellikle çok yıllar öncesinden bu yana bu yeryüzündekilerce ışıkları görülebilmektedir.

Liste
Yükleniyor…