* Kütüphaneye yaklaşmak sana yaklaşmak gibiydi. Kitaplarla dolu bir geçmişte, kütüphaneyle çevrili bir odada sensizlikten kaçmaya çalışmak dünyanın en zor şeyiymiş. Ben de bıraktım kaçmayı. Okumaya başladım. Senin yazdıklarını, en yakın arkadaşlarının kitaplarını, sevdiğin yazarların romanlarını... Yolu senden geçmiş ne varsa okuyordum.

Lütfen, yalvarıyorum, gidin, televizyonunuzu çöpe atın ve boşalan yere güzel bir kütüphane kurun.

Kitapları yalayıp yutmaya mahkum bir makineyim ben.

İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir.

Eğer okuma yazma biliyorsan sorun yok. Her şey elinin altında… Kutsal kitaplardan, destanlara, romanlara, şiirlere, oyunlara kadar neye ulaşmak istiyorsan ulaşırsın. Ayrıca "adam" olmak için de buna zorunlusun. En azından iyiyi, kötüyü; doğruyu, yanlışı ayırt edebilmek için zorunlusun buna.

Kitapları yalayıp yutmaya mahkum bir makineyim ben.

Cennet bana hep bir kütüphane gibi gelmiştir.

Kitaplar müthiş etkiliyordu beni.

Kitaplar, canlanan polenleri akıldan akıla taşıyan arılardır.

En iyi kitaplar bize bilmediklerimizi söyleyenlerdir.

Zamanların en sevilen, zihnin en güçlü arkadaşları: kitaplar.

Okunacak bir sürü iyi kitap var, oturun da okuyun biraz. Oturun şuraya da aklınızı kurtarın!

Kitaplardan insanları tanıdım ve bütün okuduklarım benim için gerçek oldu.

Mevcut kitapların onda dokuzu saçmadır ve okunabilecek kitaplar da bu saçmalığı ispat edenleridir.

İki bilgi kaynağım var; biri kütüphanem, diğeri seccadem. Allah ikisinden de ayırmasın.

Gazete okumaz ve haksızlığa,

Kitap okumanın dünyadaki en büyük zevk olduğunu ben biliyorum. Bir tek aklım var ama okuduğum her kitaptaki insanın aklına yaslıyorum kendi aklımı. Tarihin en büyük romancıları, beyinleri, düşünürleri, filozofları sizin arkadaşınız oluyor. Size yol gösteriyor.

Okuyabilirseniz her insan bir kitaptır.

Bu kadar az kitap yazılmasının nedeni, yazabilen o kadar az kişinin bir şeyler biliyor olmasıdır.

Okumak gıdadır. Okuyan insanlık, bilen insanlıktır.