Küçük bir çocukken babam beni her yıl Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı cephelere götürürdü. Babam büyük savaşta askerdi. Adını hiç duymadığı Saraybosna diye bir şehirde sıkılan bir kurşun yüzünden Fransa cephelerinde savaşmıştı. Babamın derin endişelerine ve annemin gönülsüz rızasına rağmen hayatımın büyük bölümünü savaşlarda geçirdim.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
1948 yılından bu yana işgal altındaki Filistin halkına özellikle selamlarımı gönderiyorum. Onlarla savaşımız ve kaderimiz birdir. Filistin halkı, Allah'ın izniyle Filistin topraklarında siyasi varlığına, topraklarına ve devletine sahip olacaktır.
Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni.
Suriye'de güvenlik güçlerinin sivil göstericileri öldürdükleri söyleniyordu ama şimdi silahlı isyancılar var ve sormak gerekiyor; kim bunlar?
Savaşın kötülüğüne inanmak için daha vahşi, daha acılı fotoğraflar mı görmeliyiz örneğin? Böyle mi ikna olacağız? Daha güzel bakan babasız Ezidî çocuklar, daha çok ağlayan anneler mı görmeliyiz? Böyle hikâyeler mi dinlemeliyiz? Böyle anlarda kötü bir gazeteci oluyor, mesela rahat fotoğraf çekemiyor, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama Sontag’ın şu yorumunu da hatırlıyorum şimdi yazarken parça parça. Acı fotoğrafları enflasyonundan yaratılan o zehirli merak duygusuna, moderniteye bu anlamda yönelmiş klişeleşmiş eleştirilere rağmen asıl dert tüm bunlara rağmen insanlığı yitirmemek, sığlığa teslim olmamak, anlamak ve anlatabilmek.
Siz savaşla ilgilenmeyebilirsiniz, savaş sizinle ilgilenir. Savaş kazananı da yorar. Ölüm her şeyi eşit yapan doğal sonuçtur. Ölümden korkmayan ölmez; ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Ölüm korkusu, ölüm açısından daha şiddetlidir. Ölüm teşkilatının bir anlamı yoktur. Size yol gösterdim de diyebilirsiniz, ama askeri manada emir vermedim. Kahramanlara emir verilmez.
Düşmandan yüz çevirmek korkaklıktır. Benim ikbalim yücedir. Talihsizlik ise düşmanın nasibidir.
Anne, anne, Çok fazla var senin ağladığın gibi, Kardeşim, kardeşim, kardeşim, Çok var uzaklarda senin gibi ölen, Biliyorsun, bir yol bulmak zorundayız, Bugün buraya biraz sevgi getirmek için
Ben bir asker olarak, Birinci Dünya Savaşı'nda çoğu silah arkadaşımın hayatta kalamadığı bir dönemde hayatta kaldım.
İyilik bu toprakları terk etti; ölümlerden kaçmanın yolu kalmadı. Ölüm, her an, her yerde ölüm.
Kimsenin aklından, "Nasyonal Sosyalistler olmasaydı, Avrupa'da barış hüküm sürerdi," diye bir düşünce geçmesin. Hayır, biz olmasaydık da bizim yaptıklarımızı yapacak kimseler çıkardı. Şartlar olgunlaştığında, görevler yerine getirilmelidir, tıpkı olgunlaşan elmanın muhakkak dalında düşeceği gibi! Bizler kadere karşı çıkamayız, ancak onun peşinden gidebiliriz.
Savaş her şeyin babası ve kralıdır; kimini tanrı, kimini insan olarak ortaya çıkarır; kimini köle, kimini özgür kılar.
Orta halli ailelerinin dört çocuğunun bulunduğu bir ulus, her yirmi yılda bir savaşa girmeyi göze alabilir. Böylece çocuklardan ikisi ölür, geriye kalan ikisi ise soyunu sürdürür.
Vücudumda yaralanmamış yer yok. Gel gör ki, savaş meydanlarında yenilgi yüzü görmeyen Halid, yatağında ölüyor.
Biliyorsunuz, 2000 yılında burada kampanya yürüttüğümde, savaş başkanı olmak istediğimi söylemiştim. Hiçbir başkan savaş başkanı olmak istemez, ama ben savaşın başkanıyım.
Eğer İngiltere'nin dostluğunu aldığım tedbirlerle ve yaptığım gelişmelerle kazanılmadıysa, gelecekte de asla kazanılmayacaktı. Savaşmaktan başka bir seçenek yoktu. Bu savaşa liderlik ettiğim için kadere minnettarım.