Korkulmaktan çok sevilmek mi iyidir, yoksa sevilmekten çok korkulmak mı? Benim yanıtım bunların ikisinin de gerekli olduğudur; ama ikisini bağdaştırmak güç gözüktüğüne göre, birinden biri olmayacaksa sevilmekten çok korkulmak bence çok daha güvenlidir. Çünkü insanlar hakkında genelde şu söylenebilir: Nankör, değişken, içten pazarlıklı, korkak ve çıkarcıdırlar; onlara iyilik ettiğin sürece hepsi seninledir; yukarıda da dediğim gibi, gerekmedikçe kanlarını, mallarını, canlarını ve çocuklarını sana sunarlar ama bir gerekmeye görsün hepsi senden yüz çevirirler. Sadece onların sözüne dayanan prens, başka önlemler almamışsa, ortada kalır ve yok olup gider; çünkü gönül yüceliği ile değil de para gücüyle edinilmiş dostluklar borç alınmıştır kazanılmış değil ve tam da gerektiği zaman kullanılamaz olurlar. Ve insanlar, kendini sevdirmek isteyenden çok korkutmak isteyeni kırmaktan çekinirler; çünkü sevgi bağı şükranla örülmüştür yani insanların kopartmakta duraksamadıkları bir iplikle zira ki kişisel çıkarları söz konusu olduğunda insanlar hainleşirler; ama korku bağı insanları hiç terk etmeyen ceza yemek korkusuyla dokunmuştur.

Benzer Sözler

Yaşıyor, yani savaşıyor olmak her ne kadar insanın ilk, tek ve âsli çabası olarak kalsa da insanlar kendilerini ister istemez buldukları bu çatışmanın kendilerince doğrulanır bir mahiyet kazanmasını arzu ederler. Zaten yapmak zorunda oldukları işi, itile kakıla değil, gönüllüce yapmak isterler. O yüzden yürüdükleri, ama rotası belli olmayan yolda karşılaştıkları her işaret, her bellilik onlara güven verir. Doğru yolda gittikleri telaşına kendilerini o kadar şiddetle kaptırmışlardır ki kuşatıldıkları anlam çemberinden işlerine gelen her adlandırmayı, her tanımı üzerinde fazla düşünmeksizin benimseyiverirler. Çünkü savaş sürmektedir ve ellerine geçirdikleri her silâhı veya kalkanı kullanmada biraz tereddüt gösterecek olurlarsa öldürücü bir darbe yemekten korkarlar.

Toplumda bir şey var; herkes aldatılmaktan korkuyor. Bu nedenle bu konunun çok güncel olduğunu ve bunun üzerinde yazabileceğimi düşündüm. (...) Bu romanı yazma sürecinde sadakatın bir seçim olduğuna karar verdim. Sadık olmaya insan karar veriyor. Karşısındaki insanı, birlikte yaşadığı insanı değerli buluyorsa ve onu üzmekten korkuyorsa, o zaman bilinçli bir şekilde ona sadık kalmaya çalışıyor. 10 kadar romanım var. Hayat içinde her şey bana ilham verebilir, bütün insan halleri beni ilgilendiriyor. Hepsi yazılabilir.

Liste
Yükleniyor…