Kıbrıs'taki bu haksız durum devam eder, müttefikler bizi yalnız bırakır, NATO yanımızda olmaz, anlayışsızlık hüküm sürer, Türk azınlık ezilir, bu böyle devam ederse günün birinde Batı'nın bu savunma sistemi yıkılır, yeni şartlarla yeni bir sistem ve dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünya içinde yerini bulur!
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kıbrıs Türkü artık sırf müzakere etmek için masaya oturmayacaktır. Son seçimlerde de bu mesajı açıkça verdiler
THY hepimizin üzerinde titremesi gereken bir hazine... Allah onu nazardan saklasın. Yoksa düşman çok... THY’nin bu başarısını kıskanan Batılılar rahat durmayacak. İstanbul Havalimanı’nın büyümesi ve devleşmesini çekemeyecekler. Çok uyanık olmamız lazım.
Türkiye, Batı’nın ayıplarını, kirli dosyalarını, ikiyüzlülüklerini ortaya koyuyor, kanlı sömürge tarihini ortaya seriyor. Batılı dünya düzeni beş yüz yıllık sömürge düzenidir. Sona gelindi. Hazımsızlıkları bundan.
Kim ne söylersen söylesin, içeride kimler ne yalanlar kurgularsa kurgulasın, ne tür kötülükler yayarsa yaysın, Türkiye 2021’de yükselişini sürdürecek. Daha da hızlanacak. Bunu içeride olanlara bakarak göremezsiniz. Dünyaya bakarak, dünyadaki Türkiye tartışmalarını izleyerek görebilirsiniz. İçerideki zihinlere zehir saçan kötülük rüzgârlarından biraz olsun kendini koruyan herkes bunu anlayacaktır.
Dış politikaya 360 derecelik bir perspektiften bakmaya çalışıyoruz. Bu nedenle, NATO üyeliğimiz, Orta Doğu, Kuzey Afrika'daki angajmanımız veya Afrika'ya açılmamız veya Asya ekonomileriyle daha derin ekonomik ilişkilerimiz arasında herhangi bir çelişki görmüyoruz.
Kıbrıs konusunda ortaya koyduğumuz 2 devletli çözüm vizyonumuza, ana vatan Türkiye'mizin tam ve eksiksiz desteğinin devam ettiğini görmek bizlere güven vermektedir. Kıbrıs Türk halkı, Türkiye'nin vermiş olduğu bu büyük güçle dünyada 'Ben de varım.' demeye devam ediyor.
İsveç'in NATO'ya katılmasının ne kadar ciddi olduğunu bazıları anlamıyor. Provokatörler, İsveç'in üyeliğini engellemeye çalışıyor. Türkiye ile tekrar işleyen bir diyaloğa dönmek istiyoruz. Türkiye, kendi kararlarını kendi verir, buna saygı duymak zorundayız, bu süreci sakinleştirmek istiyoruz.
Türkler ne Müslümanlığı, ne milliyetçiliği, ne liberalizmi, ne de sosyalizmi icat ettiler. Bunların hepsi de dışarıdan geldi. Sadece Türkiye’yi incelemek bize Türkiye gerçeğini öğretmez, daha da kötüsü Türkiye dışına kuşkuyla, kaygıyla bakmamıza yol açar. Yapılacak şey Batı’dan ‘felsefe’ ithal etmek değildir, hayali bir ‘Doğu-Batı sentezi’ peşinde koşmak hiç değildir. Yapılacak şey, günümüzde ‘Batı’ adı altında toplanan çelişkiler yumağına bilimsel ve eleştirel yöntemle yaklaşmak, Türkiye’yi bu büyük resim içinde kavramak ve uygarlık kavgamızı da halk güçleriyle, fakat küresel dayanışma olanaklarını da ihmal etmeden yürütmektedir. Ben, bilimsel çalışmaları da bu kavganın bir parçası, hem de önemli bir parçası olarak görüyorum ve tarih, toplum bilimleri ve felsefe alanındaki çalışmalarımda, kendi olanaklarım dâhilinde, bu kavgaya katkıda bulunmaya çalıştım.
Elbette, birçoklarının algıladığı şekliyle İslamcı teröristlerin yönettiği bir ülke düşünülürse; kendi vatandaşlarına yaptıkları göz önünde bulundurulursa: sadece, Türkiye'nin NATO üyeliği konusunu değerlendirmek bir yana, onlara verdiğimiz dış yardımı da sıfırlamalıyız.
Türkiye'ye ilişkin kendimizi kandırmaya gerek yok; Türkiye, kimi özellikleri aynı olsa bile herhangi bir Batı ülkesi değil. Türkiye'de egemen değer yargıları, kültür mirası, geçmiş, tarih, toplumsal hafıza vb. her şey Batı dünyasından çok farklı. Türkiye Cumhuriyeti'nın uygarlık adına yarattığı kayda değer somut bir şeyden söz etmek çok güç ama Türkiye, ülke olarak, İslam, Osmanlı uygarlığına ait bir ülke. Ve en önemlisi, İslam dünyasında Batı'ya en yakın olan ülke.
Türkiye 90'ların sonunda Amerika'dan kurtulabileceğini düşündü. ‘NATO'nun dışında olabilir miyim?’ diyen bir ordu vardı. Ordunun başına ne geldiğini gördük. Türk Ordusu o savaşı kaybetti.
İttifak içinde hiçbir ülke Ukrayna'ya gerek silah verme, gerek diplomasi ve gerekse başka eylemleri ile Türkiye kadar etkili olamadı.
Bu Patriot’ların her biri dünya haritasında bir kara lekedir ve dünya savaşına neden olmak anlamına gelir.
KKTC, mutlak suretle yaşamalıdır. Artık ne geriye dönüş vardır ne de bunu yapmak bize ve bizden sonra gelecek nesillere yakışan haysiyetli bir durum olur. Dünyada insanoğlunun elde ettiği en önemli başarı, kendi devletini kurmak ve bağımsızlığını eline alabilmektir. Doğu Akdeniz'in bu kadar stratejik önem arz ettiği bir dönemde, Doğu Akdeniz'deki stratejik çıkarları açısından Kıbrıs Türkü ve KKTC, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır.
Bence uzun zamandır Türk dış politikasının ileri gelenleri için de bazı çevreler, yalnızca ABD'nin ve NATO'nun bölgedeki uzantısı olma konusunda kuşku duymaya, bunun Türkiye'nin çıkarlarına tamamen hizmet etmediğine inanmaya başlamıştı. Bunu sadece İslamcılar düşünmüyordu; asla böyle olmadı. Kemalistler de, ordu da, sol da, başka çevreler de Türkiye'nin çıkarlarının ABD ile sıkı fıkı dost olmaktan öteye geçtiği görüşündeydi.
Yunanlar toprak konusunda aç, mülteciler konusunda hassasiyetleri var. Türkiye’nin de Türkiye’nin garantisi, egemenlik gibi konularda hassasiyeti var. Tavizlerin bu noktalara odaklanması lazım.
Türkiye'de Amerika ve NATO aleyhtarlığı tamamıyla, yüzde yüz kızıl enternasyonal tertibi ile onun yeraltı "kışkırtma ve propaganda" mekanizmasını ustaca işletmesi ile olmuştur. Türkiye'de Batı'ya karşı davranış Çinlidir, Rus'tur, Türk değildir.
Türkiye, AB’nin güvenliği için kaçınılmaz, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir unsurdur. Ben bunu NATO’da da, Brüksel’de de, ikili görüşmelerde de ifade ettim. Bugün de açıkça söylüyorum çünkü bu bir gerçek.
Türkiye bizim ana vatanımızdır. Benim siyasi hayatım hep bunu söyleyerek geçmiştir. Gençleri ana vatan sevgisiyle yetiştirmeye çalıştım. Hep şunu söyledim, 'ana vatansız KKTC olmaz. Türkiye Cumhuriyeti olmadan bizim o topraklarda huzur ve güven içerisinde yaşamamız mümkün değil. Nitekim bunu 1974'te gördük. Bugün de görüyoruz. Bu nedenle KKTC makamları ile Türkiye'deki makamların iş birliği içerisinde olması, mühim olan bu diyaloğu ve iş birliğini sürdürmektir. Türkiye ne kadar güçlüyse biz o kadar orada huzurluyuz. Gelecek endişesi yaşamadan varlığımızı sürdürüyoruz. Zaman zaman çatlak sesler çıkabilir. Bu her ülkede, toplumda olan ara sıra çıkan seslerden bir tanesi de bizde çıkıyor. Bu Kıbrıs Türkünün de bu şekilde düşündüğü anlamına gelmez. İstisnalar hariç. Dolayısıyla yarınlarda da beraber olacağımız inancı içerisinde biz hep ana vatan-yavru vatan ilişkilerinin kardeşlik ilişkileri içerisinde devam ettirilmesinden yanayız.