Kentin caddeleri, araba farları ve kırık camlı sokak lambalarıyla aydınlanıyordu. Çalışan insansa asla patronu kadar zenginleşemeyeceğini bildiği için hayal kuruyordu. Bu hayalde patronunun da üyesi olduğu bir tarikata giriyordu. Örgüt içinde hızla yükseliyor ve patronunun da dahil olduğu yüzlerce kişinin ruhani lideri oluyordu. Mesai saatlerinde yüzüne doğru sallanan işaretparmağını taşıyan el ve emirler fırlatan dudakların sahibi olan patronu, mesai saatleri dışında bunlarla ayaklarını kavrıyor ve öpüyordu. Şeyh çalışanının ayaklarına kapanan mürit patron hayali eve dönerken zamanın hızla geçmesini ve caddelerdeki karmaşayla ilgilenmemeyi sağlıyordu. İnsanın damlaya, insanların ırmağa dönüştüğü saatlerdi. Hayatla savaşlarına bir sonraki sabah kaldıkları yerden devam etmek üzere siperlerine çekiliyorlardı.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
II. Dünya Savaşı'ndan sonra, dünya tekelci kapitalizminin silah gücünü NATO ve onun içindeki Birleşik Amerika temsil etmektedir.
Kadın çalışamaz diye bir kural yoktur dinimizde. Kadını harcayamaz erkek müminler diye bir kural var. Biz kadın çalışamaz demiyoruz, kapitalizme kurban edemeyiz kadınlarımızı diyoruz. İhtiyacı olduğu için çalışan kadın ayrı, çalışmazsam erkeğe muhtaç olurum diye çalışan kadın ayrı. Batı kültürünün erkekleştirdiği kadın türüne karşıyız biz. Cinsiyetle oynanır gibi kadının fıtratıyla oynanmasına karşıyız. İş sahiplerinin istedikleri kıvamda genç kızları sekreter olarak çalıştırmalarına karşıyız biz. Kadını göz zevki tatmin etmek için, toplumu dejenere etmek için kullanılmasına karşıyız...Ama ihtiyacı olan kadın çalışamaz diyemem, Allah müsaade etti bir şeye, Allah'ın müsaade ettiğine kim karşı çıkabilir? Böyle bir haram yok dinimizde...
Zengin azınlığın çalışan çoğunluk üzerindeki toplumsal ve ekonomik egemenlik sistemini koruyup sürdürecek güçte bir araç olması gerekir. Böyle bir araç vardır. Devlettir bu.
Bir dağın kenarını parçalayabilecek her şey, kraliyet ailesinin veya kapitalist sömürücülerin (tekelciler) katıldığı yüksek sosyete partisine karşı kesinlikle etkili olmalıdır.
İnsanlık tarihi çoğunlukla, bir şeylere sahip olanlarla olmayanlar arasındaki eşitsiz çatışmadan oluşur.
İnsanlar ölmüş ya da ölmek üzere olan bir toplumda yaşadıklarını biliyorlar. Duyguyu reddediyorlar, çünkü her duygunun ucunda eşya, para ve güç var.
Azimli olmadığım doğru ama azimli olmayanların da yaşayabilecekleri bir yer olmalıydı, mevcut yerlerden daha iyi bir yeri kastediyorum. Sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, dişini fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?
Silahınız varsa banka soyabilirsiniz, ama eğer bir bankanız varsa herkesi soyabilirsiniz.
Batı, sömürü kültürüdür. Siyonist Batı, önce kendi insanını, sonra başkalarını sömürerek servet ve güç kazanmıştır. Bu sömürüde daima bir taşla bir-kaç kuş vurma planı yapar. Kapitalizm, “en düşük maliyetle en yüksek kar”ın hedeflendiği rasyonalite anlayışına dayanır.
Tekeliyet'in, kapitalizm'den ayrı olarak, en temel yasası, sadece yeteneksizlerin yükselmesi üzerinedir.
Devletin tekelleştiği ve tekellerin devlet olduğu bir düzene, jenerik olarak, feodalite demek durumundayız. Feodalite mi, parsellenmiş devlet biçimidir. Önümüzde kapitalizm yerine böyle bir model var.
Sanayileşmenin ve kalkınmanın tarihe gömüldüğü bir toplumda akıl bir lükstür; kapitalizm öncesinde ve tekelli düzende, bir rehber olarak, akıl'a gerek olmadığını biliyoruz. Öyleyse akılsızın akıllıyı kovma süreci normal olmaktadır. Tefeciyi siyasetçinin esir aldığı bir toplumda da en akılsızın en yüksek tepeye çıkması ve kütlesel olarak akıldan kaçış yasadır ve bizde şimdi bu yasa yürürlüktedir. Kamu gelirlerinin, fiilen tamamının faiz ödemelerine ayrıldığı bir ülkede tefeciler egemen demektir; insanı tefeci ahlakının yönettiğini anlıyoruz.
Tekelli düzenin millet bilincinden kaynaklanan aidiyet duygularını erozyona uğrattığı kesindir. Tekelli düzenin, hem agnostik yapısı, hem bireyi edilgen hale getirmesi ve hem de yeni parçalı iktidarlar yaratması açısından feodal düzenle, kapitalizm açısından çok daha fazla, benzerlik kurduğunu düşünüyorum.